Güncelleme Tarihi:
Bir çocuğun ilk yılları, ilerleyen süreçte gelecekteki gelişiminin temelini oluşturur ve bilişsel ve sosyal gelişim dahil olmak üzere yaşam boyu öğrenme ve öğrenme becerileri için güçlü bir temel sağlar. Çocuğun yaşamının ilk yıllarında aldığı eğitimin önemi, genellikle çok üzerinde durulmayan bir durum, ancak okulöncesi eğitimi bir çocuğun gelecekteki başarısının temel yapı taşı olarak görülüyor. Çünkü bu dönemde uygulanan nitelikli ve sistemli eğitim programları sayesinde çocukların, daha parlak bir gelecekleri olmasına yardımcı olmak amacıyla tüm gelişimleri desteklenerek gerekli olan bilgi ve becerileri edinmeleri sağlanıyor.
OKULÖNCESİ DÖNEMDEKİ DENEYİMLER BEYNİN ÇALIŞMA BİÇİMİNİ BELİRLER
Okulöncesi eğitiminin önemini gösteren güçlü ve tutarlı kanıtlar var. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Beyin gelişimi, bir çocuğun hayatının ilk aşamalarında en hızlıdır ve beyin gelişiminin üçte ikilik bölümü 0-4 yaş arasında tamamlanır. Bu nedenle okulöncesi dönemdeki deneyimler beynin çalışma biçimi için belirleyicidir.
- Okulöncesi eğitimi alan çocuklar ile almayanlar arasındaki potansiyel öğrenme eşitsizliklerini ortaya çıkaran araştırmaların sonuçları erken eğitime yatırımın - Özellikle dezavantajlı çocuklar arasında sadece bilişsel yetenekleri değil, aynı zamanda sosyallik, motivasyon ve öz saygı gibi kritik davranışsal özellikleri de geliştirdiğini gösteriyor. Bu nedenle erken müdahale hizmetleri, bir çocuğun gelişimsel yolunu değiştirebilir ve çocuklar, aileler ve topluluklar için sonuçları iyileştirebilir. Dolayısıyla okulöncesi eğitim almayan çocuklar bu eğitimden yararlanan akranlarının gerisinde kalabiliyor.
- Çocukların okula başlamadan önce öğrendiği okuryazarlık ve matematik becerileri, daha sonraki yaşamlarındaki akademik başarıları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Araştırmalar, nitelikli okulöncesi eğitime üç yıl veya daha uzun süre devam eden çocukların dördüncü sınıfta okuma yazma ve aritmetik testlerde çok daha iyi performans gösterdiğini, okulöncesi eğitimine devam etme süresimim formal eğitimin tüm altı yılına göre daha büyük bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. Okulöncesi eğitimi alanlar Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sonuçlarında daha başarılı oluyor. Öğrencilerin okulöncesi eğitim alma durumu PISA’da öğrenci başarısını etkileyen en temel faktörler arasında yer alıyor.
- Okulöncesi eğitimi alan çocuklar ilerleyen okul kademelerinde daha başarılı olur. Gelecekteki yetişkinler olarak, okulöncesi eğitim almayanlara göre daha iyi kariyer fırsatları, daha iyi sağlık, daha düşük bağımlılık ve suç oranlarına sahipler.
- Eğitim faydaları ekonomik faydalara dönüşür. Erken çocukluk eğitimini desteklemek bir maliyet değil yatırımdır. Okulöncesi eğitime yatırım yapmak, ekonomik büyümeyi desteklemeye yardımcı olurken aynı zamanda gelecekteki başarı için gerekli özellikleri ve bilişsel becerilerin gelişimini hedeflemeye yardımcı olur.
OKULÖNCESİ EĞİTİM ÇOCUĞA NE GİBİ YARARLAR SAĞLAR?
Okulöncesi eğitimin çocuklara kazandırdığı pek çok faydadan söz etmek mümkün:
Gelişmiş sosyal beceriler: Çocuklar, okul ortamında akranlarıyla tanışır, erken yaşta ‘sosyalleşme’ ve ‘arkadaşlık’ ilişkilerindeki deneyim çocukların özgüvenini geliştirmeye yardımcı olur. Çocuklar, diğer çocuklarla ve yetişkinlerle daha iyi ilişki kurmayı öğrenir. Okulöncesi eğitim ortamı, çocukların başkalarını dinlemelerine ve kendi fikirlerini ifade etmelerine, arkadaş edinmelerine, paylaşmalarına, işbirliği yapmalarına ve eylemlerinden sorumlu olmalarına olanak tanıyan yaşam beceriler edinmelerine olanak tanır.
Bütünsel gelişim: Çocukların tüm gelişimi gözönüne alınarak güçlü ve zayıf yönleri belirlenerek, uygun eğitim programlarıyla desteklenir. Bu süreçte, akranlar arasındaki etkileşim bu bağlamda son derece önemli.
Yaşam boyu öğrenme isteği: Çocuklara sunulan bilgiler oyunlar, eğlenceli ve heyecan verici etkinlikler aracılığıyla öğretilirse öğrenmeye karşı merak uyandırır. Çocukların erken yaşta kazandıkları bu merak duygusu ilerleyen eğitim kademelerine de yansır.
Eğitimin değeri: Okulöncesi eğitim ortamları, çocuklara eğitimin gerekliliği konusunda tamamen farklı bir bakış açısı sağlar. Bilgiyi kavramak ve onları hayatlarına uygulamak, eğitimin değerini görmelerine olanak sağlar. Kaliteli okulöncesi eğitim programları, çocuğun fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimi için onu bir ömür boyu hazırlayan güçlü bir temel oluşturmaya yardımcı olur.
Takım çalışması: Bir kişinin takım çalışması yeteneği, başkalarının görüşlerine saygı duymasına, dinleme becerilerine ve eşitliğe yönelik zihniyetine dayanır. Tüm bu nitelikler küçük yaşta öğretilmeli. Okulöncesi etkinliklerinin çoğu grup çalışmasına odaklanır ve çocukların grup olarak çalışmaya yönelik tutumlarını geliştirmelerine yardımcı olur.
Dayanıklılık: İçinde yaşadığımız toplum sürekli değişiyor bu nedenle dayanıklılığı olabildiğince erken geliştirmek önemli. Okulöncesi öğretmenleri tarafından sunulan zor/çaba gerektiren senaryolaştırılmış durumlar, çocukların kendi deneyimleriyle öğrenmelerine yardımcı olur. Çocuklar zorlukları nasıl yöneteceklerini ve zorluk zamanlarında direnç geliştirmeyi öğrenir. Bu durumlar, gelecekteki zorlukları aşabilmeleri için kullanacakları daha iyi başa çıkma stratejilerinin temelini oluşturur.
Konsantrasyon: Okulöncesi görevlere ve faaliyetlere katılım, bir çocuğun daha yüksek düzeyde dikkatini vermesini gerektirir. Etkinliklerin tekrar tekrar gerçekleşmesi, dikkat becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Kaliteli erken çocukluk programları, yeni deneyimler, yeni ortamlar ve yeni arkadaşlar keşfetme fırsatlarını en üst düzeye çıkarırken, dinleme, grup görevlerine katılma, yönergeleri takip etme ve bağımsız çalışma becerilerini de geliştirir.
Kendine güven ve benlik saygısı: Bir kişinin yeteneklerini keşfetmesi için iyi olma duygusu önemli. Akranlar ve öğretmenlerle olan olumlu etkileşimler, kendileri hakkında olumlu bir bakışı teşvik eder.
Beyin gelişimi: Okulöncesi öğretmenleri tarafından hazırlanmış etkinlikler beynin gelişimini artırır. Analiz ve mantıksal akıl yürütmeyi içeren çeşitli etkinlikler, çocukların bu becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur.
Çeşitliliği öğrenme: İçinde yaşadığımız dünyada çok fazla çeşitlilik olduğu için çocuklara toplumdaki farklılıkları takdir etmeleri ve kabul etmeleri öğretilmeli. Her yeni kelime, deneyim ve kişi, küçük bir çocuğu büyüyeceği kişiye dönüştürebilir. Bunun nedeni, erken çocukluk döneminde bir kişi üzerinde daha büyük bir izlenim sahibi olmanın mümkün olmasıdır. Bu nedenle okulöncesi dönemde farklılıklara saygı, hoşgörüyü içeren kapsayıcı bakış açısı kazandırılması önemli.
PANDEMİ SÜRECİ VE OKULÖNCESİ EĞİTİM
Hiç beklemediğimiz bir anda karşılaştık ve yaşamımıza; pandemi, COVID-19, korona, sosyal mesafe, karantina, uzaktan eğitim, evden çalışma gibi çeşitli sözcükler girdi. Pandeminin hızla ortaya çıkmasıyla birlikte, küçük çocukların sosyal izolasyon ve COVID-19 gereksinimleri sırasında yaşadıkları bireysel bağlamları bütünleştiren yapı iskelesi kurabilecekleri öğrenme deneyimlerine ihtiyaçları var. Bu nedenle okulöncesi öğretmenlerinin, yüz yüze öğrenme deneyimini doğrudan bir çevrimiçi öğrenme platformuna kopyalamaya çalışmaktan kaçınarak; çocukları doğal ortamlarıyla etkileşime girerek meşgul eden öğrenme deneyimleri tasarlamalarına ve ardından bu öğrenmeyi çevrimiçi veya kağıt tabanlı öğrenmeye aktarmaları gerekiyor. Tüm çocukların öğrenmeye erişimi olmasını ve öğrenmeye aktif olarak katılmalarını sağlamak için kapsayıcı etkinlikler uygulanması önemli. Bununla birlikte okulların yüz yüze eğitime kapatılmasıyla, bazı aileler uzaktan eğitime (örneğin, bilgisayar ve internet erişim sorunları gibi) tam olarak katılma kapasitesine sahip olamadıkları için eğitim sonuçlarındaki eşitsizlikler de maalesef daha da arttı.
Jean Piaget’nin dediği gibi “Çocuklar, yalnızca kendi icat ettikleri şeyi gerçekten anlarlar”. Çocuklara araştırma ve keşiflerine olanak sağlayacak, sorgulamalarını yapabilecekleri, deneyimleyerek öğrenebilecekleri fırsatlar sağlamak gerekiyor. Okulöncesi eğitim başarılı bir gelecek için zemin hazırlar. Araştırmalar, kaliteli okulöncesi eğitimin, çocukların sahip olduğu fırsatların eşit bir düzeye getirilmesi, ve yoksulluk ve eşitsizliğin nesilden nesile geçişinin önüne geçilmesinde önemli bir araç olabileceğini gösteriyor.
PROF. DR. BERRİN AKMAN KİMDİR?
Lisans, yüksek lisans ve doktora derecelerini Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü’nden aldı. Üniversiteden mezun olduktan sonra sırasıyla İlkadım Anaokulunda eğitimci, TRT Çocuk ve Gençlik Programları Müdürlüğü Susam Sokağı Programı ve TV Dairesi Başkanlığı Yayın Planlama ve Koordinasyon Müdürlüğünde araştırmacı olarak çalıştı. İngiltere Exeter Otistik Çocuklar Merkezinde, Japonya’da NHK Televizyonu ve Tokyo Üniversitesinde, Stanford Üniversitesinde çalışmalarda bulundu. 1992 yılında araştırma görevlisi olarak göreve başladığı Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi bölümünde 2000 yılına kadar öğretim üyesi olarak çalıştıktan sonra, 2000 yılından bu yana Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak çalışmalarına devam ediyor. Hacettepe Üniversitesi Beytepe Anaokulu Eğitim Koordinatörlüğü, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü görevlerini yaptı. 2019-2020 (Ocak) TÜBİTAK 2219 Doktora Sonrası Araştırmacı Bursu kapsamında bir yıl University of California Berkeley Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak Prof. Elliot Turiel ile birlikte çalışmalarda bulundu.