Güncelleme Tarihi:
Her yıl binlerce aday öğretmen olma hayaliyle üniversite tercihlerinde eğitim fakültelerini seçiyor. Mezun olunca da iş bitmiyor. Atanabilmek için Kamu Personeli Seçme Sınavı’ndan (KPSS) iyi puan alıp, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yeni uygulaması ile bir yıl ‘stajyer öğretmen’lik yapmaları, ardından yazılı ve sözlü sınavda başarılı olmaları gerekiyor. Adaylar bu aşamalardan geçerken Türkiye’de ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde eğitim kalitesinin yetersizliğinden yakınan uzmanlar, sorunun kaynağı olarak ‘niteliksiz öğretmen’ yetiştirilmesini gösteriyor. Çözüm için de bu fakültelerin müfredatı, akademisyeni, alınacak öğrenci sayısı ile ilgili düzenlemeler yapılmasını öneriyorlar.
BAŞARI SIRASI ŞARTI GELİYOR
Yükseköğretim Program Atlası’nın tanıtımında konuşan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, gelecek yıl için eğitim fakültelerine de başarı sırası barajı getirmeyi düşündüklerini söyledi. Şubat ayında yapılan 30 bin öğretmen ataması sırasında Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da yaptığı konuşmada öğretmen doluluk oranları ile ilgili, “Bu atamayla birlikte öğretmen doluluk oranımız yüzde 93’e ulaştı” bilgisini vermişti. Eğitim Fakülteleri Dekanlar Konseyi Başkanı Prof. Dr. Selahattin Turan’a göre ise, bu fakültelerin temel sorunları nitelikli öğretim üyesi eksikliği, çok fazla gencin eğitim fakültelerini istihdam için yararlı görmesi ve pedagojik formasyon sertifikalarına yönelmesi olarak sıraladı. Prof. Dr. Selahattin Turan’ın işaret ettiği sorunlardan satır başları şöyle:
KAÇ ÖĞRETMEN ATANACAĞI RAPORLANMALI
Eskiden sadece Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi vardı. Şimdi birçok üniversite açıköğretim bölümü açtı. Buradaki sosyoloji, felsefe gibi bölümlere binlerce insan kaydoluyor. MEB öğretmen atamasına esas olan maddede diyorki, “Eğitim fakültesi dışında atanacaklar mutlaka öğretmenlik sertifikası almak zorunda.” Bu nedenle diğer fakültelerde okuyanlar iş ve istihdamdan dolayı bir umutla sertifika programlarına yöneliyor. Türkiye nüfusunun yüzde 65’i, 35 yaşın altında. Bu genç nüfusu istihdam edecek alanlarda politikalar geliştirilmediği sürece pedagojik formasyona yönelmeyi engellemek mümkün değil. MEB’in yapması gereken 2040’a kadar hangi alanda kaç öğretmen atanacağı konusunda ulusal bir rapor yayımlamak ve kamuoyu beklentilerini aşağı çekmek. Üniversitelerden kaç kişinin öğretmenlik için pedagojik formasyon aldığını bilmiyoruz. Sayının 500 bini aştığı söyleniyor. İşin ilginci bunları veri olarak tutan bir kurum yok. Ne YÖK, ne MEB maalesef kanıta ve veriye dayalı bir eğitim politikası geliştirebildi. Olaya sadece fakülte bağlamında bakmak da doğru değil. Diyelim ki MEB bir meslek lisesine, motor öğretmeni atayacaksa elektrik elektronik mühendisliğini bitirmiş, iş bulamamış birini atayabilir. Çok da birbirinden uzak alanlar değil ama bu da nitelikli öğretmen seçme ve atama sürecini zayıflatıyor.
KONTENJANI FAZLA DEĞİL
Eğitim fakültelerinin kontenjanının fazla olduğunu düşünmüyorum. YÖK geçen yıl ikinci öğretim bölümlerini kapattı. 2 milyon insan sınava giriyorsa, iyi kötü bu çocuklar yükseköğretimi talep ediyor, demektir. Onların yüzde 20’sini alıp yüzde 80’ini dışarıda bırakarak çözüm üretemeyiz. Türkiye’deki eğitim fakülteleri yetiştirme ve nitelik olarak fena değil.
GELİŞİME AÇIK OLMALI
“Bir eğitim fakültesi öğrencisi öncelikle, çocuklarla çalışmaya ve öğretmenlik mesleğine yatkın, mesleki yönden ahlaki ilkeleri içselleştirmiş, çok yönlü, her zaman gelişime açık, etkili iletişim becerilerine hakim kişilik özelliklerine sahip olmalı. Bundan sonra mesleki alan bilgisi ve genel kültür bilgisini fakültede kazandırabiliriz.”
ÖĞRENCİLERİN ENTELEKTÜEL YÖNLERİ ZAYIF
- Okul öncesi, özel eğitim, ölçme değerlendirme alanında yetişmiş nitelikli öğretim üyesi açığı var.
- Diğer fakültelerden mezun olup pedagojik formasyon alanlarla birlikte atanamayan öğretmen sayısı da artıyor.
- Formasyon alan öğrenci fazla olunca hafta içi ve hafta sonuna ders konuluyor. Bu da öğretim üyesi sayısındaki yetersizlik sorununu artırıyor.
- Dünyada birçok eğitim fakültesine öğrenci kabulünde mülakat yapılıyor. Türkiye’de böyle bir sistem yok, sınav puanına bakılıyor. Adayın öğretmenliğe yatkınlığı dikkate alınmıyor.
- Öğrenciler aşırı derecede test odaklı. Yeni neslin öğrenme biçimi görsel öğrenmeye dayalı. Şu anda eğitim fakültelerindeki öğrenciler, Doğu-Batı klasiklerini okumuyor, entelektüel yönleri zayıf kalıyor. Yeni nesle özgü bir müfredat geliştirilmedi. Müfredat çağa uygun değil.
KIZ ÖĞRENCİ SAYISI ERKEKLERİN İKİ KATI
MEB’in 2015-2016 eğitim yılı verilerine göre, örgün eğitimde 993 bin 794 öğretmen görevli. Kadın öğretmen sayısı erkeklerden fazla. Öğretmenlerin 447 bin 958’i erkek, 545 bin 836’sı kadın. Şu anda eğitim fakültelerinde okuyan kız öğrencilerin sayısı erkeklerin neredeyse iki katı kadar. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) ‘Kim Öğretmen Olmak İster’ raporuna bakılırsa gelecek yıllarda da kadın öğretmen üstünlüğü devam edecek. Raporda, Türkiye’de öğrencilerin yüzde 25’inin öğretmenlikle ilgili bir kariyer planladığı belirtiliyor. Ayrıca kızların, erkeklere oranla öğretmenlikte kariyer yapmaya daha sıcak baktığı da tespit edildi.
FORMASYONDA 10 KAT ARTIŞ
YÖK, diğer fakülte mezunlarının pedagojik formasyon eğitimi alarak atanamayan öğretmen sayısını artırmasının önüne geçmek için MEB’den görüş alıp üniversitelere toplam 15 bin pedagojik formasyon kontenjanı verdi ve yükseköğretim kurumlarına ayrılan öğrenci sayısını açıkladı. Ancak YÖK daha sonra gelen talep nedeniyle kontenjan belirlemeyi üniversitelere bıraktı. Buna göre YÖK’ün belirlediğinden 10 kat fazla kontenjan ayıran da oldu. Örneğin, Gazi Üniversitesi için YÖK’ün belirlediği sayı 350 idi, üniversite senatosu ise 4 bin kontenjan açtı.
İYİ ÖĞRETMEN BİR-İKİ YILDA BELLİ OLUR
Dünyanın önde gelen eğitim ekonomistlerinden Prof. Dr. Eric Hanushek, Türkiye’de atanmayı bekleyen öğretmenler ve nitelikli öğretmen alımıyla ilgili Hürriyet’e şu değerlendirmeyi yapmıştı: “Kimin daha iyi bir öğretmen olacağını önceden kestirmemiz mümkün değil. Bu konularda yapılan araştırmalar sınıfa girdikten sonra, bir-iki sene içinde kimin çok iyi bir öğretmen olacağını anlayabileceğimizi gösteriyor. Ama o bir-iki yıl geçmeden bilemiyoruz. Amerika’da bunu ölçmenin bir yolunu henüz bulamadılar. Dolayısıyla işe girmeden önce ömür boyu sürecek bir sözleşme imzalamanın çok akıllıca olmayacağını düşünüyorum.”
RAKAMLARLA 2014-2015’TE EĞİTİM FAKÜLTELERİ
Eğitim fakültesi sayısı: 92 (Devlet: 74 Vakıf: 18)
Eğitim fakültesinde okuyan öğrenci sayısı: 217 bin 96 (Kız: 143 bin 767 Erkek: 73 bin 329)
Eğitim fakültelerindeki öğretim elemanı sayısı: 8 bin 679 (Kadın: 3 bin 935 Erkek: 4 bin 744)
Kontenjan: 46 bin 15
Örgün eğitimde görevli öğretmen sayısı: 993 bin 794 (2015-2016 verileri)
HANGİ AŞAMALARDAN GEÇİYORLAR?
- Eğitim fakültesi mezunlarının KPSS’den yeterli puan alması gerekiyor.
- Ataması yapılanlar bir yıl stajyer öğretmenlik yapıyor. Sonra asli öğretmenliğe geçiş sınavına ve mülakata tabi tutuluyorlar. İkisinde de başarılı olanlar asli öğretmen olarak göreve devam edebiliyor.
- Diğer fakülte mezunlarının ise önce pedagojik formasyon sertifikası alması şart.