Güncelleme Tarihi:
Araştırma için TÜBİTAK koordinasyonunda oluşturulan Türkiye Deprem Platformu’nun ‘Kuşadası Körfezi İçindeki Fayların Depremselliğinin ve Aktif Tektonik Özelliklerinin Yüksek Çözünürlüklü Deniz Tabanı Ölçümleri ile Belirlenmesi Projesi’ ortaya kondu. Proje kapsamında TÜBİTAK MARMARA Araştırma Gemisi’yle yola çıkan 10 kişilik araştırma ekibi 12 gün boyunca deniz üzerinde çalıştı. Tamamlan ilk seferde elde edilen bulgularla geçmiş depremlerin verilerine ulaşıldı. Projenin ikinci seferinde, hangi fay hattının kaç yıllık olduğu netleştirilip bir sonraki şiddetli depremin ne zaman yaşanacağının öngörülmesi hedefleniyor. Projenin yürütücülüğünü üstlenen İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Gülsen Uçarkuş, yaptıkları çalışmanın detaylarını anlattı:
ÖĞRENMEMİZ GEREKENLER VAR
Proje, TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal’ın oluşturduğu Türkiye Deprem Platformu’nun deniz ayağı kısmında ortaya çıktı. İzmir’i etkileyen deprem burada tetikleyici rol oynadı. Bu bölgedeki depremselliği, fayların karakterini anlayıp tehlikeyi ortaya koymak amacıyla yola çıktık. Çünkü deprem konusunda Ege Bölgesi’nde bilmediğimiz ve öğrenmemiz gereken şeyler var. Bu bir örnek, bundan sonra tüm bölgeler için yapılması gereken bir çalışma. Denizdeki ya da karadaki aktif faylara ait sismolojik veriler var elimizde ama bu fay geçmişte ne kadar sıklıkla kırılmış? Bunu söyleyebilmek için deniz tabanında sondaja benzer bir çalışma yapılıyor. Söz konusu fayın deprem üretme aralığını bilirsek yaklaşık ne zaman tekrar kırılacağını ön görebiliriz. Marmara Denizi’ni örnek verelim; her 150-200 yılda bir şiddetli depremler oluyor. Marmara Deniz için “Dünya’nın en iyi deniz laboratuvarı” denir çünkü dünyaca ünlü bilim insanları geldi burada çalıştı. Ancak Ege Denizi, daha az bilgimiz olan bir yer. Dolayısıyla biz Marmara tecrübesini aldık ve burada uygulayacağız. İlk seferde 1300 kilometrelik bir alanda bölgenin röntgenini çektik.
DENİZ ALTINDAKİ FAYLARI İNCELEMEK DAHA ZOR
Denizde meydana gelen depremler ve karada meydana gelen depremler arasındaki fark şu: Bir fay karada kırıldığı zaman yerbilimciler olarak sahaya anında intikal edebiliyoruz ancak Kuşadası körfezinde, Sisam Adasının kuzeyinde meydana gelen depremde olduğu gibi, deniz altında meydana gelen depremlerde, oraya intikal etmek için tek bir yöntemimiz var. Bir araştırma gemisi ve bunun sahip olacağı teknolojik altyapı. Dolayısıyla kara çalışmalarına nazaran denizlerdeki deprem araştırmaları biraz daha zahmetli ve yüksek teknoloji gerektiriyor. TÜBİTAK’ın yarattığı bu platform çerçevesinde, dört üniversite bir araya gelerek, uzmanlıklarımızı aynı potaya koyduk ve MARMARA Araştırma Gemisi marifetiyle bu projeyi tasarladık.
BİR SONRAKİ SEFERDE NELER OLACAK?
Üniversitelerimizin Deniz Araştırmaları odaklı çalışan merkezlerinden bilim insanlarıyla bir araya gelerek oluşturduğumuz bu proje, Kuşadası Körfezi’nde deprem üretme tehlikesi taşıyan denizaltına uzanan fayları disiplinli bir yaklaşımla incelemeyi hedefliyor. Proje kapsamında fayların sualtında görüntülenmesi için teknolojisi yüksek cihazlar kullanılıyor. Proje ekibi, daha önce farklı denizlerde bu tür ekipmanları kullanarak veri toplamış, işlemiş ve değerlendirmiş bilim insanlarından oluşuyor. Bu çalışmada fayları görüntülemek için hem TÜBİTAK MAM R/V MARMARA gemisinin teknolojik alt yapısını, hem de katılımcı üniversitelerin sualtı akustik veri toplayabilen cihazlarını kullanıyoruz. Sefer esnasında şu ana kadar Kuşadası Körfezi deniz tabanını kesen birçok fayı akustik verilerde görüntüledik. Sefer dönüşü topladığımız verileri değerlendirmeye başlayacağız. İlk ayakta elde edilen bu bulgular projenin jeolojik örnekleme odaklı bir sonraki ayağının planlanması için de kullanılacak. TÜBİTAK MARMARA Gemisi’nin ikinci seferinde, aktif fayların civarında jeolojik örnekleme yaparak, geçmişte meydana gelmiş depremlerin daha önce bahsedilen katmanlardaki deformasyonları tespit edilecek ve radyometrik yöntemlerle de bir yaşlandırmaya gidilecek. Dolayısıyla bu fayların ürettiği depremlerle ilgili, depremsel döngüyle ilgili hep beraber önemli bilgisel bulgular elde etmeyi amaçlıyoruz. Çalışmalarımızın bir sonraki aşamasında İzmir ve bölgesinin depremselliğini belirleyebilmek için yeni bir veri seti oluşturulmuş olacak. Bu anlamda gerçekten heyecanlıyız.