Güncelleme Tarihi:
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi’ndeki zirvede 156 katılımcı tarafından 62 panel gerçekleştirilecek. Türkiye’yi yükseköğretim sektöründe hem bölgesel hem de küresel bir ‘cazibe merkezi’ haline getirmeyi ve üniversitelerin uluslararasılaşmasına katkı sağlamayı amaçlayan etkinlikte ilk gün 2 binin üzerinde ziyaretçi ağırlandı.
İŞ BİRLİĞİ VE REKABETLE ŞEKİLLENECEK
Zirvenin açılışında konuşan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar; değişen ve gelişen dünyada akademik iş birliklerinin önemine vurgu yaparak şunları söyledi: Yükseköğretimin geleceği, iş birliği ve rekabetin ikili doğasını benimseme becerimizle şekillenecektir. Bunun potansiyelini kabul ederek daha dinamik, yenilikçi ve etkili bir eğitim ortamı yaratabiliriz. Liderler, eğitimciler ve politika yapıcılar olarak, bu bizim sorumluluğumuzdur. Bu zirve sırasındaki etkileşimlerimizin yükseköğretimin sürekli ilerlemesine katkıda bulunacağına ve küresel bir bilgi ve fikir alışverişini teşvik edeceğine eminim.
YÜKSEKÖĞRETİMDE ZİHNİYET DEĞİŞİYOR
Tüm sektörlerde olağanüstü değişimlerin yaşandığı bir çağda buluyoruz. Yükseköğretim sistemimizi geliştirmenin ayrılmaz bir parçası olan üç kritik kavramsal yaklaşım var. İlki “her yerde öğrenme” paradigması. Günümüzde eğitim artık fiziksel sınıflarla sınırlı değil. Öğrenciler artık dünyanın her yerinden ders materyallerine erişme, tartışmalara katılma ve projeler üzerinde iş birliği yapma esnekliğine sahip.
‘YAPAY ZEKA’YI DİKKATLE İZLİYORUZ
İkinci kavramsal konuya geçerken, dijital teknolojilerin derin dönüşümünün bazı yönlerine değinmek gerekir. Son yıllarda dijital teknolojilerde küresel çapta kayda değer gelişmelere tanık olduk ve yapay zekânın her yerde var olduğuna dair günlük raporlar dikkatimizi çekti. Bizler de bu dönüşüm süreçlerinin içinde yer alıyor ve yükseköğretim sistemimizi süregelen dijital devrime uyumlu hale getirmek için durmaksızın çalışıyoruz. Yapay zekanın yükseköğretim üzerindeki etkilerini dikkatle izlemeye ve bunlara yanıt vermeye devam edeceğiz. Yapay zeka tarafından yaratılan yeni işler, gelir ve servet dağılımını kesinlikle etkileyecektir. Geleneksel kamu ve özel sektördeki işler bir şekilde yapay zeka becerileri gerektirecektir. Türkiye’de yapay zekâ alanında nitelikli işgücü talebini karşılamak için gerekli çalışmaları yürütmeye devam edeceğiz.
İŞ BİRLİKLERİ VE ‘YENİ AĞLAR’
Üçüncü prensip olarak da yükseköğretimde yeni ağlar kurma konusuna değinmek istiyorum. Kamu ve özel sektör de dâhil olmak üzere tüm paydaşlarla iş birliklerinin geliştirilmesinin, özellikle dijital teknolojiler bağlamında büyük önem taşıdığını söylemek abartı olmaz. Bu perspektiften hareketle son dönemde ilgili Bakanlıklar, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Savunma Sanayi Ajansı ve diğer bazı ilgili Türk kurumlarıyla iş birliği yaptık. Ulusal öncelikleri göz önünde bulundurarak projelerimizi ilerletmek için stratejik ve entegre bir yaklaşımın vazgeçilmez olduğuna inanıyoruz. Bu hedeflere ulaşmak istiyoruz ve bu da yükseköğretimi sürekli olarak izlememizi, kapasitemizi artırmamızı ve sıkı kalite standartlarını korumamızı gerektiriyor. Bu nedenle, bilgi, teknoloji ve kapasite açısından dış ortaklarla bağlantının kolektif başarımız için çok önemli olduğuna inanıyoruz.