Güncelleme Tarihi:
Bu düşünce doğrultusunda Milli Mücadeleyi gerçekleştirip Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlayan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu mücadeleyi destekleyip gönül verenler de ülkenin hangi şartlar altında kurulduğunun tüm halk tarafından bilinip ona göre sahip çıkılmasını istemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş mücadelesinde önemli olayların yaşandığı günlerin birer milli bayram olarak kutlanıp ilelebet yaşatılması hedeflendi.
23 NİSAN 1920 TBMM AÇILDI
Orta Asya’daki ilk Türklerden bugüne kadar farklı dönemlerde görülen bayram kutlama geleneği, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasından sonra da devam etti. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde 23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM’nin açılışı, kurtuluş mücadelesinin en önemli safhalarından biri oldu. Düşman işgaline direniş gösteren Türk milletinin oluşturduğu irade ve “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi, TBMM’nin temel dayanağını oluşturdu. Böylece Meclis, vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı için verilecek mücadelenin merkezi haline geldi. Bu aynı zamanda Türk halkının kendi iradesiyle yeni bir devlet kurduğunun da ilanıydı. Nitekim TBMM’nin açılışıyla kişi egemenliğinden ulus egemenliğine geçilmiş, Meclis halkın tek temsilcisi haline geldi. TBMM’nin açıldığı 23 Nisan günü ise milli bayram olgusunun en güzel tezahürü oldu. TBMM, 23 Nisan 1921’de aldığı bir kararla bu günü 'Milli Bayram' olarak kabul etti. Böylece 23 Nisan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk milli bayramı oldu. Daha sonra bu bayram saltanatın kaldırılışı ile alakalandırıldı, 1 Kasım tarihi “Milli Hâkimiyet Bayramı” olarak kabul edildi. 1 Kasım, Milli Hâkimiyet Bayramı olmasına rağmen bu tarihten sonra Meclisin açılış tarihi olan 23 Nisan, Milli Bayram olarak kutlandı ve zamanla 1 Kasım tarihi unutuldu.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN İLK RESMİ BAYRAMI
Başlangıçta ‘Milli Bayram’ olarak kutlanılmaya başlanan 23 Nisan’ın çocuklarla anılmaya başlanması ise Himaye-i Etfal Cemiyetinin çalışmalarıyla oldu. Balkan Savaşları ve akabinde Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı coğrafyasında yetim ve öksüz kalan çocuklar için 1914 yılından itibaren açılan darüleytamlar, 1921 yılında Himaye-i Etfal Cemiyeti olarak yeniden çalışmalarına başladı. Cemiyet, kimsesiz çocuklar için bayramı fırsat bilerek yardım toplamak amacıyla 23 Nisan 1923’te pul çıkarttı. Basılan bu pullar ile 23 Nisan Milli Bayramı kutlamalarından elde edilen gelirler çocukların ihtiyaçları için kullanılmak istendi. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk resmi bayramı olarak kutlanan 23 Nisan Milli Bayramı, 1927 yılına kadar ‘Çocuk Günü’, ‘Çocuk Bayramı’ gibi kavramlarla anıldı. 1927 yılından sonra da ilk kapsamlı Çocuk Bayramı kutlamaları yapıldı. ‘Çocuk Bayramı’ Mustafa Kemal Paşa ve hükümetin de desteği ile 1929 yılında ‘Çocuk Haftası’ adıyla yedi güne çıkarılarak kutlamaların coşkuyla yapılması için hazırlıklara çok öncesinden başlandı. 27 Mayıs 1935’de çıkarılan Milli Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun ile 23 Nisan’da kutlanan ‘Milli Bayram’ adı ‘Milli Hâkimiyet Bayramı’ olarak değiştirildi. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra da 23-30 Nisan Çocuk Haftası, ilk günü de Çocuk Bayramı olarak kutlanmaya devam ediliyor. Resmi tanımla ‘23 Nisan Milli Hâkimiyet Bayramı’ ve bu tanımda yer almayan ‘23 Nisan Çocuk Bayramı’ ortaklaşa hazırlanan törenlerle kutlandı.
UNESCO, 1979 YILINI ‘ÇOCUK YILI’ İLAN ETTİ
Günümüze kadar kesintisiz olarak yapılan 23 Nisan kutlamaları, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, UNESCO’nun 1979 yılını ‘Çocuk Yılı’ olarak ilan etmesinin ardından, ‘Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği’ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşıdı. Bayram, 1981 yılında ise Milli Güvenlik Konseyi’nin Ulusal Bayramlar ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanun’un ‘23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramıdır’ hükmündeki kararı ile resmi bir isme ve statüye kavuşturuldu.
Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi ‘Çocuklar geleceği yapacak adamlardır.’ Bu sebeple çocuklarımıza, Türk milletinin iradesini ve egemenliğini temsil eden TBMM’nin açıldığı gün olarak 23 Nisan’ın önemi anlatılmalı, cumhuriyet değerlerinin benimsetilmesi sağlanmalıdır. Geleceğimiz olan çocuklara, verdiğimiz istiklal mücadelesinin önemli bir safhasını oluşturan 23 Nisan’ın, milli bir şuur ve bilinç aşılayabilmek için de önemli bir vesile olduğunu unutmamak gerek. ‘Onların temiz yüreklerinde; yurt, ulus, aile ve yurttaş sevgisiyle beraber doğruya, iyiye ve güzel şeylere karşı sevgi ve ilgi uyandırmaya çalışılmalıdır’. Kimsesiz çocukların yaralarının sarılmaya çalışılmasıyla Milli Hâkimiyet Bayramı’ndan Çocuk Bayramı’na dönüşen 23 Nisan’ın aynı zamanda tüm dünya çocuklarının sevgi, kardeşlik ve dostluk bağlarının güçlenmesi için bir bağ olduğu muhakkaktır. Zira bu bayram sadece Türkiye’deki çocukların değil dünyadaki tüm çocukların kutladığı bir bayram haline geldi.
İçinde bulunduğumuz bu Nisan ayında Türkiye’nin bağımsızlığının simgesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışının 102’nci yılını ve bu vesile ile çocuklara armağan edilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayacağız. Pandemi nedeniyle iki yıldır kısıtlamalar getirilen 23 Nisan kutlamalarının eski coşkusuyla yapılması, bu mirasa verdiğimiz önemi tüm çocuklarımıza hatırlatmalıyız. Milletimize ve bütün çocuklara kutlu olsun.
DOÇ. DR. FİRDES TEMİZGÜNEY KİMDİR?
Akademik hayatına 2006 yılında Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi kürsüsünde araştırma görevlisi olarak başladı. 2008 yılında Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Türkiye Cumhuriyeti Anabilim Dalında Yüksek Lisansını tamamladı. Aynı Enstitüde 2014 yılında “Emval-i Metruke Meselesi (Ermenilerden Kalan Mallar 1915-1923)” başlıklı tezi ile Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Doktoru unvanını aldı. 2015 yılından beri aynı üniversite ve bölümde Dr. Öğretim Üyesi, 2019’dan itibaren de Doçent olarak görevini devam ettiriyor.