Güncelleme Tarihi:
Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri olan International Business Machines (IBM) tarafından 2017 yılında yapılan araştırmada, gelecek 5 yıl içinde ihtiyaç duyulacak en önemli özelliğin STEM yani bilim, teknoloji, matematik ve mühendislik olduğu ortaya koyulmuştu. Aynı şirketin 2023 yılında yaptığı araştırmada ise gelecek 5 yıl içinde ihtiyaç duyulacak önemli özellikler arasında; öncelikleri belirleme ve zamanı düzenleme, iş birliği, çatışma çözme ve uzlaşma ile analitik düşünce ve soyutlama kavramlarının öne çıktığı görüldü. Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş da bu özelliklerin sadece okullarda kazandırılamayacağını belirterek ailelerin çocuklarına öncülük etmesi gerektiğine dikkat çekti. Baltaş, teknoloji ile psikolojinin hayatımızda kesiştiğini dile getirerek şunları söyledi:
ÇÖZMEMİZ GEREKEN 3 TİP SORUN VAR
Hepimiz akademik başarının esasında hayat başarısını temsil etmediğini biliyoruz. Elbette akademik başarının hayata katkısı var ama okulun parlak çocuklarına baktığımızda çok azının hayatta aynı şekilde parladığını görüyoruz. Bunun en önemli nedeni de akademik başarı için gerekli zeka özelliklerinin hayatla ilgili sorunları çözmede çok işlevsel olmaması. Çünkü akademik başarı için güçlü bir hafıza, analitik ve kavramsal düşünce ile soyutlama gibi özellikler gerekiyor. Ancak hayatın genelinde üç tür sorun çözüyoruz. Bunlar kolay, zor ve karmaşık olarak sıralanıyor. Kolay sorunlara yemek tarifini örnek verebiliriz. Bunun bir tarifi var ve bakıldıktan sonra yapılabilir. Zor sorunlarınsa bir algoritması var. İster bir koltuk yapın ister uzaya uydu gönderin. Bunlar bir kere çözüldüğü zaman geliştirilebiliyor. Ancak karmaşık sorunlar, ‘bir ilişki nasıl yürür’, ‘iyi bir çocuk nasıl yetiştirilir’, ‘kuşaklar arası çatışma nasıl önlenir’ gibi sorulardan oluşuyor.
KARMAŞIK SORUNLAR PSİKOLOJİ İLE ÇÖZÜLEBİLİR
Karmaşık sorunları çözmek için bilgelik zekasına sahip olmak gerekir. Bu zekanın da beş özelliği var. Birinin bakış açısını almak yani hayata onun baktığı gibi bakmak, kendi bilgisinin ve gücünün sınırlarını kabul etmek, çatışmalara uzlaşmacı ve uzun dönemli çözümler üretmek ve evrensel ahlak ilkelerini hesaba katmak. Yani psikolojik açıdan yetkinleşmiş olmak. Bunlar çoğunlukla bazı insanlarda 50 yaşından itibaren gelişiyor ama bu noktada okul öncesi dönemdeki eğitim de çok önemli. Çünkü hayattaki en önemli beceriler bu dönemde çocuklara kazandırılıyor. Çocuklara bu dönemde birbirlerine karşı saygılı olmak, çevreyi temiz tutmak ve hiçbir canlıya zarar vermemek gibi en temel toplumsal kurallar öğretiliyor. Ancak bu öğretilenlerin evde de pekiştirilmesi lazım. Fakat ülkemizde çoğu evde bunlar bırakın pekiştirilmeyi öğretilmiyor bile.
‘AİLE SOFRASINDAN EKRANLARI KALDIRIN’
“Aileler, diğer insanlara verdikleri tepkilerle çocuklarına iyi örnek olmalı. Mesela anne veya babasının bir çatışmayı çözme biçimi çocuklarına da örnek olur. Ayrıca aile sofralarından ekranları kaldırmak gerek. Bu hem telefon hem de televizyon için geçerli. Aile sofrası günlük olayları konuşurken çocuklara değerlerin kazandırılacağı yerdir. Bu sofra, ebeveynlerin çocuklarına sorumluluklarıyla ilgili hesap sorduğu bir yer değil neşeli bir yer olmalı. Burada, ‘sınavdan kaç aldın’ gibi sorular sorulsa bile ‘bugün kime yardım ettin, kimden yardım istedin, hangi arkadaşının başarısına katkıda bulundun’ gibi konular da konuşulmalı. “