Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin en önemli sosyolog ve siyaset bilimcilerinden Prof. Dr. Şerif Mardin’in anısına İstanbul Şehir Üniversitesi’nde düzenlenen sempozyum, Türk akademi dünyasının önemli isimlerini bir araya getirdi. Açılışını İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Peyami Çelikcan’ın yaptığı sempozyum, Türkiye Cumhuriyeti 26’ncı Başbakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun ‘Yöntemden Teoriye Şerif Mardin’in Türkiye’de Sosyal Bilim Geleneğine Katkısı’ başlıklı konuşması ile devam etti.
ÇINARIN GÖZLERİNDE BİTMEMİŞ İLİM AŞKINI HİSSETİM
Prof. Dr. Şerif Mardin’in öğrencisi olan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Mardin’in Türk düşünce hayatına katkıları nedeniyle rahmetle anıldığını dile getirdi. Davutoğlu, “Gerçek bir hoca ve gerçek bir talebe arasındaki ilişki zaman ve mekan tanımaz. Bu bağlamda, Şerif Mardin Hoca ile ilişkimiz sadece bana rehberlik ettiği bir ilişki değil aslında bir nesil ilişkisiydi. Ben kendisinden bir birikim almaya çalışırdım, o da öğrenci olduğum dönemdeki konular ile ilgili benim görüşlerimi almak isterdi. Vefatından kısa bir süre önce kendisini ziyarete gittiğimde, böyle bir çınarın gözlerinde hala bitmemiş bir ilim aşkını hissettim” diye konuştu.
MARDİN’İN SERÜVENİ DEVAM EDİYOR
Davutoğlu, Mardin’in evinde de öğrencileriyle derslerine devam ettiğini dile getirerek şunları söyledi:
“Nitekim İstanbul Şehir Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptığı dönemde de öğrencileri ile evinde derslere devam ederdi. Bu anlamda Şerif Hoca, akademik çalışmaların son nefeste bitmediğinin en önemli göstergesiydi. Şerif Mardin’in arayışının ve tartıştığı konuların parantezi kapanmadı ve kapanmayacak, çünkü tarih çok hızlı akıyor. Özellikle tarihin hızlı aktığı dönemlerde sosyal bilimlere düşen görev; bu tarihin nabzını tutmak, bu tarihin öncüllerini ve sonrasını aktaracak olan mirası en doğru şekilde tasvir etmek. Şerif Mardin’in sosyal bilimlerde başlattığı tartışmalar bugün de devam ediyor, bir anlamda onun serüveni de devam ediyor. Bugünkü sosyal bilimcilerin bu serüveni nereye taşıyacakları hepimiz için bir sınav konusudur. Bugün dünyada en özgün sosyal bilim kavramlarının teorik olarak Türkiye’de üretilebileceğine inanıyorum. Çünkü başka hiçbir toplumda; kadim, geleneksel kültür, modernlik, küreselleşme, şehirleşme ve teknoloji kullanımı bu kadar karmaşık, bu kadar sofistike ve bu kadar sürprizlerle dolu değil. Bir sosyal bilimler laboratuvarı olma bağlamında, tarihin laboratuvarı Türkiye’dir. Bunun hakkını vermemiz lazım. Bu yaklaşımla, İstanbul Şehir Üniversitesi’nin sosyal bilimlerde yeni çözümler üretecek yöntemlerin, kavramların, teorilerin oluşturulmasına öncülük etmesini umuyorum.”