Güncelleme Tarihi:
Özellikle COVID-19 pandemi döneminde teknolojik araçlar her yaş ve kesimden bireylerin üzerinde önemli etkilerde bulundu ve evde zorunlu olarak kalındığı zamanların en önemli kurtarıcısı haline geldi. Teknolojiyi görünür hale getiren ise dijital teknolojik araçlardır. Bu araçlar, televizyon, tablet, diz üstü bilgisayar, akıllı cep telefonları, oyun konsolları şeklinde sıralanabilir.
GÖRSEL EFEKTLERE DİKKAT
Dijital teknolojik araçlar her yaş ve kesimden bireyi etkisi altına alma potansiyeline sahiptir. Özellikle çocuklar bu araçların en önemli kullanıcısı ve takipçisi durumundadır. Çok erken yaşlardan itibaren çocuklar dijital teknolojik araçları kullanıyor ve bu araçların kendilerine verdikleriyle kendilerine yönelik bir dünyada yaşamaya başlıyor. Ancak unutulmaması gereken dijital teknolojik araçların özelliklerinin çocukların gelişim alanlarında istenmeyen sonuçları da çıkarabileceğidir. Dijital teknolojik araçlar içinde çocukların en sıklıkla kullandıkları akıllı telefonlar, tabletler ve diz üstü bilgisayarlardır. Bu araçlarda en fazla tercih edilen ise çizgi filmler, oyunlardır. Dijital teknolojik araçlarda çocukların izledikleri/oynadıkları yapımlar daha yakından incelendiğinde ise birtakım özellikler göze çarpıyor. Bu özellikler çocukların ilgilerini çekmek ve daha sonra izlenirliği/oynanırlığı sağlamak amacıyla olağan üstü görsel ve işitsel efektleri kullanmalarıdır. Bu görsel ve işitsel efektler ise çocukların hayal dünyalarına olumlu ya da olumsuz yönde etki ederek birtakım sorunlara yol açabiliyor. Çocukların dijital teknolojik araçları kullanımlarına yönelik yapılan Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması çarpıcı sonuçlar veriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) (2021) verilerine göre çocukların yüzde 82.7’sinin dijital teknolojik araçları kullandıkları tespit edildi. Bu çocukların ise yüzde 66.1’i dijital araçlarla oyun oynamış, ya da çizgi film/ film izlemek için (yüzde 10.1) dijital teknolojik araçları kullanıyorlar.
Oldukça yüksek yoğunlukta oynanan oyunların ise yüzde 54,3 oranında savaş oyunu olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Elde edilen bu veriler özellikle çocukların gelişim dönemleriyle birleştiğinde ise ortaya istenmeyen sonuçların çıkması olası hale geliyor. Bu istenmeyen sonuçlar her yaştan çocuğu etkilese de, özellikle gelişimin en hızlı olduğu dönemlerde yer alan bebeklik (0-2 yaş) ve okul öncesi dönem (3-6 yaş) çocukları için daha da tehlikeli bir konuma gelebiliyor. Çocukların maruz kaldığı ve istenmeyen bu durumlar sonucunda, çocukların gelişim alanları zarar görebilmekte, uyku düzenleri bozulup, uyku sorunları ortaya çıkabiliyor.
KALİTESİZ BİR UYKUYA NEDEN OLMAYIN
Bebeklik döneminde bulunan çocukların en temel ihtiyaçları sevgi ve saygıya dayanan bir ilişkinin devamı olup, çocukların uyaran olarak insan sesini tercih ettikleri biliniyor. Ancak bebeklerin uyumaları sırasında annenin sesi yerine dijital teknolojik araçlardan yararlanılarak uyutulmaları, bebeklerin uykuya dalamamalarına, huysuz davranışlara, uykudan uyanmalarına ve dolayısıyla kaliteli bir uyku süreci geçirememelerine neden olabiliyor. Bebeklik döneminden sonra okul öncesi dönemdeki çocuklarda kullanılan dijital teknolojik araçların da çocuklar üzerinde hem uyku süresini hem uyku kalitesini etkilediği, çocukların uykuya dalamama gibi problemleri sıklıkla yaşamalarına neden olduğu biliniyor.Okul öncesi dönem, çocukların gelişimlerinin hızlı olduğu bir süreçtir. Bu hızlı gelişmeye rağmen çocukların bazı gelişim alanlarında sınırlılıklar da mevcuttur. Bu dönemde bulunan çocuk, hayal gücünün etkisiyle hareket etmekte, hayal gücüne dayalı korkuları, kaygıları olabilmekte ve çocuklarda birtakım korkular bu dönemde gün yüzüne çıkabilir. Çocuklar gün içinde yaşadıkları herhangi bir olaydan etkilenmekte, bu nedenle gerçekçi olmayan durumları düşünmekte ve başına gelebileceği endişesiyle kendince savunma sistemleri oluşturur. Örnek olarak çocuğun izlediği/oynadığı bir program/oyundan sonra burada gördüklerini gerçek olarak algılayıp, odasında ya da yatağının altında bu canavarların olacağı ve anne-baba gidince onu yutacakları gibi düşüncelerle odasına gitmek istememesi ya da uyumaya direnmesi verilebilir.
Özellikle TÜİK (2021) tarafından yapılan araştırma sonuçlarında da ifade edildiği gibi çocukların en fazla oynadıkları oyunların savaş oyunu olması, izlenen yapımlarda şiddetin, korkunun sıradanlaştırılması bu kapsamda önemlidir. Nitekim çizgi filmlerde gözlenen ölen ya da yaralanan karakterlerin hiçbir şey olmamış gibi tekrar ortaya çıkması ve bir şekilde intikamlarını alacakları imgesi vurgulanmaktadır. Böyle bir durum ise çocukların bilişsel gelişimlerindeki özellikleri birleştiğinde korkuların, kaygıların ya da kendisinden de intikam alınacağı düşüncesinin ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Üstelik uyku problemleri çocuklarda sadece uykuya dalarken görülmemekte, uyku sırasında yaşanılan gece terörleri, karabasanlar, kabuslar ile de etkileniyor. Çocukluk döneminde gece terörü gün içinde yaşadığı ve etkilendiği sürecin gece uykusuna yansıması olup çocuk gece bir anda çığlık atarak uyanıra ve bir türlü sakinleştirilemiyor.Yine karabasanlar ve kabuslar da yaşamış olduklarına yönelik çocuğun gece uykularında ortaya çıkan uyku problemleri arasında sayılıyor.
MAVİ IŞIĞA DİKKAT
Dijital teknolojik araçların çocukların uyku süresinde yaratabileceği problemler sadece bunlarla sınırlı değildir. Okul dönemi ve ergenlik dönemindeki çocuklar bilişsel gelişimlerinde yaşanan ilerlemelerle birlikte gördüklerini ya da yaşadıklarını gerçekle bir tutmamakta daha başarılıdır. Ancak tüm çocukları etkileyen önemli bir problem de çocukların uyku sürelerinin her geçen gün bir saat daha azalmasıdır. Öyle ki çocuklar daha fazla dijital teknolojik araçlarla bir arada olmak için gece geç saatlere kadar ayakta kalabilmekte, sabah erkenden uyanmak zorunda kalmaktadır. Bu durum ise çocukların kaliteli uyku geçirme sürelerini ve uyku sırasında salınan büyüme hormonunun salınımını ciddi oranda etkileyebiliyor. Çocukların dijital teknolojik araçlarla bir arada olmalarında önemli olan ve uykularını etkileyebilecek bir diğer problem ise dijital araçların salınım yaptıkları ultraviyole ışınlarıdır. Ultraviyole ışınları bir başka ifadeyle mavi ışıklar, cihazların gün içinde verimliliğini arttırmak için kullanılıyor. Ancak bu ışınlar, uyku kalitesini ciddi oranda etkiliyor. Üstelik bu ışınlar sadece belirli bir araçta değil, tüm dijital teknoloji araçlarında az ya da çok bulunmakta. Daha da önemlisi ve tehlike yaratan durum ise bu ışınlara kısa bir süre maruz kalmanın bile istenmeyen sonuçları rahatlıkla beraberinde getirebileceği gerçeğidir. Mavi ışık yayan dijital teknolojik araçların sadece uykuya geçiş sürecini yavaşlatmakla yetinmediği, büyüme hormonunu baskıladığı, uyku süresini kısalttığı ve bunun sonucunda gün içerisine yansıyan hareketler yaşandığı ifade edilmekte. Gece kaliteli bir uykunun uyunamaması, gün içerisinde dikkatini toplayamama, gündüz aktif olması gereken durumlarda pasif hareketler, gündüz önüne geçilemeyen uyku ataklarının yaşanmasına neden oluyor. Tüm bunlara ilave olarak uyku sırasında istemsiz diş gıcırdatmalarına neden olup, kaslar mavi ışına istemsiz kasılmalarla uyku sırasında eşlik ediyor.
YARIM SAATTE BİR KONTROL
Gelişim alanları açısından okul dönemi ve ergenlik döneminde bulunan çocuklarda uykunun etkilenmesine neden olan bir diğer etken ise dijital teknolojik araçlarla girdikleri sosyal medya hesaplarıdır. Çocuklar, yaptıklarını, beğenilerini gün içinde sosyal medya hesaplarından paylaşmakta, bu paylaşımların kaç beğeni aldıklarını görmek için dijital teknolojik araçlardan olan akıllı telefonlarını sürekli yanlarında bulundurmak istiyorlar. TÜİK (2021) tarafından yapılan araştırma sonuçlarına da bu durumun yansıdığı görülmektedir. Çocukların yüzde 32.3’ü gün içerisinde her yarım saatte bir yapmış oldukları paylaşımların, akranları ya da diğer insanlar üzerinde ne derecede etkide bulunduğunu belirlemek amacıyla akıllı telefonlarını kontrol ettikleri belirlendi. Bu durum ise akıllı telefonların çocuğun uyku sürecinde bile yanında bulunduğunu göstermesi açısından önemlidir. Çünkü her ne kadar aktif olarak kullanılıyor olmasa bile, akıllı cep telefonlarının kapalı oldukları anda bile çıkardıkları mavi ışınlar çocuğun uyku süresi üzerinde etkisini devam ettirebilme potansiyeline sahip olarak üretiliyor. İfade edilen tüm bu olumsuz durumlar ise dijital teknolojik araçların çocukların uyku sürelerinde önemli etkilerde bulunduğunu göstermektedir. Bu kapsamda ebeveynler olarak birtakım önlemlerle bu olumsuz durumların yaşanmasının önüne geçmek ve dijital teknolojik araçları çocukların gelişimlerini desteklemek amacıyla kullanmak mümkündür. Ebeveynlerin, öğretmenlerin ve toplumdaki tüm bireylerin aşağıdaki noktalara dikkat etmesi önem taşımaktadır. Bunlar:
• Her şeyden önce çocukların odalarında televizyon, tablet, diz üstü bilgisayar gibi araçları bulundurmamasına dikkat etmek gerekmektedir. Bunun yanında internetin açılıp kapanması işlevinin ebeveynlerde olması ve çocuklar yatmadan belirli bir süre önce internetin kapatılması, çocukların mavi ışınlardan etkilenmelerini önleyecektir.
• Uykuya geçiş sürecini kolaylaştırmak açısından uykuya dalmadan önce tüm aile okuma saati etkinlikleri gerçekleştirebilir. Bu kapsamda herkes kendi ilgi alanına göre bir kitap seçerek belirler, hep bir arada ve tüm dijital teknolojik araçlar kapatılarak okuma saatleri düzenlenebilir. Belirlenen bir gün okunanlar tüm aile bireylerinin bir arada olduğu süreçte paylaşılabilir.
• Özellikle bebeklik döneminde bebeklerin uyumalarının doğal yöntemlerle, ninnilerle gerçekleştirilmesi gereklidir. Böylece bebek hem sakinleşebilecek, hem de sosyal- duygusal ve bilişsel gelişimi başta olmak üzere tüm gelişim alanları üzerinde önemli etkilerde bulunulabilecek.
• Okul öncesi dönem çocuklarının uykuya dalmalarını kolaylaştırmak için yanlarında oturmak, onlara bir kitap okumak ne kadar önemliyse, çocukların gün içinde izledikleri/dinledikleri/oynadıkları teknolojik yapımları ebeveynlerin birlikte izlemesi/oynaması ve gerektiğinde açıklama yapmaları da bir o kadar önemlidir. Böylece çocukların gördüklerini gerçekle bir tutmaları da önlenmiş olacak ve çocukların uykuya dalışları ve uyku kaliteleri olumlu yönde etkilenmiş olacak.
• Tüm bunların yanında çocukların dijital ekrana maruz kaldıkları sürelerin de mutlaka belirlenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda 24 aydan küçük bebeklerin hiçbir şekilde dijital araçlarla bir arada olmamaları sağlanmalı, okul öncesi dönemde bu süre 20-30 dakika ile okul döneminde 40-70 dakika ve ergenlik döneminde 120 dakika ile sınırlandırılmasına da dikkat edilmelidir.
Kaynaklar
Breen, R., Pyper, S., Rusk, Y., Dockrell, S. (2007). An investigation of children’s posture and discomfort during computer use. Journal of Ergonomics, 50(10), 1582–1592.
Coppola, R., Schembri, R., Manzo, G., Sgro, F. (2021). Possible use of technological tools in outdoor movement education. Journal of Physical Education and Sport, 21, 702-708.
Çakıral, M. (2016). Televizyon kıskacınca çocuk ve subliminal mesajlar. İstanbul: Ferfir Yayınları.
Graves, L., Stratton, G., Ridgers, N.D., Cable, N.T. (2007). Energy expenditure in adolescents playing new generation computer games. Sport BMJ, 335-22-29.
Holloway D, Green L,, Stevenson K (2015). Digitods: Toddlers, Touch Screens and Australian Family Life. M/C Journal,18 (5), https://doi.org/10.5204/mcj.1024.
Jacobs, K., Hudak, S., McGiffert, J. (2009). Computer-related posture and musculoskeletal discomfort in middle school students. Work, 32(3), 275–283.
Kuru, N.B.,Kolcu, M. (2021). Covid-19 pandemisinde okul çocuklarında (6-10 yaş) teknolojik araç kullanımının belirlenmesi: İstanbul örneği. Turkish Journal of Family Medicine and Primary Care, 15(3), 552-560.
Mustafaoğlu, R., Zirek, E., Yasacı, Z., Özdinçler, A.R. (2018). Dijital teknoloji kullanımının çocukların gelişimi ve sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri. ADDICTA: The Turkish Journal on Addictions, 5(2), 227-247.
Neuman, D. (2014). Qualitative research in educational communications and technology: A brief introduction to principles and procedures. Journal Computer High Education, 26, 69-86.
Özdinçler, A.R., Rezaei- Azim, D., Abanoz, E.Ş., Atay, C., Keleş, Y.A., Tahran, Ö., Köroğlu, F. (2019). Okul çağındaki çocuklarda teknoloji bağımlılığının postür ve vücut farkındalığı üzerine etkisi. Bağımlılık Dergisi, 20(4), 185-196.
Özer, D. (2017). Motor gelişim. N. Aral ve T. Duman (Eds.). Eğitim psikolojisi. İçinde (s. 76-102). Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.
Straker, L. M., Coleman, J., Skoss, R., Maslen, B. A., Burgess-Limerick, R., Pollock, C. M. (2008). A comparison of posture and muscle activity during tablet computer, desktop computer and paper use by young children. Ergonomics, 51(4), 540–555.
Summers P, De Sollar, A., Leathers H. (2013). Toddlers on technology: A parents’ guide, Bloomington: Author House.
TUIK (2021). Çocuklarda bilişim teknolojileri kullanım araştırması. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Cocuklarda-Bilisim-Teknolojileri-Kullanim-Arastirmasi-2021-41132. Erişim tarihi: 06.02.2022.
PROF. DR. NERİMAN ARAL KİMDİR?
Prof. Dr. Neriman Aral Ankara’ da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümünden mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Anabilim dalında Yüksek Lisansı, Ankara Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Anabilim dalında doktora öğrenimini tamamladı. Prof. Dr. Aral Cerebral Palsyli çocukların eğitim ve rehabilitasyonu ile ilgili bir merkezde üç yıl Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı olarak çalıştı. Ankara Üniversitesi Çocuk Gelişimi Anabilim Dalında 1987 yılında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı, halen Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü öğretim üyesi olarak görevine devam etmektedir. Prof. Dr. Neriman Aral, Ankara Üniversitesi’nde birçok idari görevler aldı, 2017-2020 yılları arasında Sağlık Bilimleri Fakültesi dekanlık görevlerini yürüttü. Prof. Dr. Aral, Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nda YÖK Temsilcisi olarak görev yaptı. University at Buffalo the State University of New York Institute of Education, Department of Learning and Teaching Early Years and Childhood bölümünde üç ay süreyle misafir araştırmacı olarak gözlem ve incelemelerde bulundu. Prof. Dr. Neriman Aral, Avrupa Birliği, TÜBİTAK ve Üniversite kaynaklarınca desteklenen projelerde, Okul Öncesi Eğitimi programlarının güncelleme çalışmalarında görevler aldı. Uluslararası ve ulusal birçok kongrede bildiriler sundu, bilimsel kongre organizasyonlarında görevler yaptı. Uluslararası ve ulusal dergilerde makaleleri, kitaplarda bölüm yazarlığı ve alana yönelik birçok kitabı bulunan Prof. Dr. Aral evli ve bir çocuk annesidir.