Güncelleme Tarihi:
Siber güvenlik farkındalığı kazandırmak ve teknoloji bağımlılığını önlemeyi hedefleyen kapsamlı bir eğitim programının hayata geçmesini sağlayacak protokol, tüm eğitim kademelerinde medya okuryazarlığı yetkinliğini geliştirmek üzere hazırlanacak. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer protokol imza töreninde şöyle konuştu:
“Bugün RTÜK ile böylesine anlamlı bir iş birliğinde hazır olmaktan dolayı mutluluk duyuyorum. Milli Eğitim Bakanlığı epey zamandır malumu olduğu üzere yaklaşık 19 milyon öğrencisi ve 1.2 milyon öğretmeni ile gençlerimizi geleceğe yetiştirmek için her türlü imkanımızla gençlerimizin yanında olmaya, yetiştirmeye sadece tek boyutta değil akademik becerileriyle değil bilişsel olmayan becerileriyle aynı zamanda onları bekleyen tehlikelere karşı da farkındalık oluşturarak her türlü imkanımızı seferber ediyoruz. İletişimlerini, etkileşimlerini artırmaya tam insan olma yolunda her türlü desteği vermeye çalışıyoruz
‘İNTERNET, EĞİTİMİ EN FAZLA ETKİLEYEN UNSURLARDAN BİRİ OLDU’
21’inci yüzyılda yeni tehditlerle karşı karşıya olduğumuzun farkındayız. 21’inci yüzyıl özgürlükler yüzyılı olduğu ifade edilse de bağımlılıkların arttığı bir dönemle karşı karşıyayız. Konvensiyonel eğitim literatüründe matematik, fen okuryazarlığı yaygın olarak kullanılırken bunlara yeni okuryazarlıklar eklenmeye başlandı. Dijital ve medya okuryazarlıkları… Çünkü teknoloji her geçen gün hayatımızı kolaylaştırırken aslında aynı zamanda farklı davranış modelleri de üretmeye başlıyor. Nasıl eğitimde gizli müfredat varsa bu sistemlerin içinde de gizli müfredat var. En meydan okuyucu olan konulardan bir tanesi de genel anlamda internet bağımlılığı özel anlamda ise medya okuryazarlığı. İnternet hayatımızı şekillendirdi, dönüştürdü ve eğitimi en fazla etkileyen unsurlardan biri oldu.
‘TEHDİTLE KARŞI KARŞIYA KALAN BİZİM GENÇLERİMİZ’
Burada da o her bilgiye erişimin bir maliyeti vardır ve o maliyet bağımlılık olarak kendisini ortaya koyar. Özellikle teknoloji akıllandıkça yapay zeka, deep learning dedikleri derin öğrenme mekanizmaları sistemin içine girdikçe aslında bağımlılık kavramı ve bağımlılık davranış modeli istenmeyen bir davranış modeli değil kasten istenen bir davranış paterni oldu. Bunun farkında olmalıyız. Batı literatürüne baktığımız zaman konunun yaygın bir şekilde tartışıldığını görüyoruz ama maalesef bizde çok derinlemesine araştırmaların olmadığını görmekten de üzüntü duyduğumu belirtmek isterim. Aslında akademinin buna çok derin bakması gerekiyor çünkü tehditle karşı karşıya kalan bizim gençlerimiz.
Biz dijital platformlardan uzak durarak onları yok sayarak varlığımızı sürdüremeyiz dijital farkındalığın sunmuş olduğu imkanların hepsini eğitim sistemimize dahil etmeliyiz. COVID-19 salgınında da en hızlı başvurulan yöntemlerden bir tanesi mesafeleri ortadan kaldıran dijital platformlar oldu. Ama bunun yanında bunun getirdiği maliyetleri de göz önünde tutarak özellikle bu maliyetlerin farkında olmayan genç yaştaki, erken yaştaki çocuklarımızı da neye maruz kaldıklarının farkındalığı ile yetiştirmek en büyük sorumluluğumuz.
‘ÇOK KAPSAMLI İŞ BİRLİĞİNİN İLK ADIMINI ATIYORUZ’
İşte bu konuları çok kapsamlı bir şekilde sadece eğitim boyutuyla değil, ekonomi boyutuyla, sosyoloji boyutuyla psikoloji boyutuyla çok kapsamlı bir şekilde masaya yatırmamız ve sürekli gündemimizde olması gereken konulardan bir tanesi olduğunu söylememiz gerekir. Bugün kıymetli RTÜK başkanımızla yürürlüğe sokacağımız iş birliğini basit bir iş birliği olarak görmüyorum. Gençlerimizin ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz, geleceğin güçlü Türkiye’sini inşa edecek gençlerimizi daha dirençli kılacak, dışardan ve içerden gelecek saldırılara ve çok daha bilinçli olacak, farkındalığı yüksek bir nesil olacağı anlamında çok kıymetli buluyorum
Sadece 7 ve 8’inci sınıftaki seçmeli derslere değil diğer derslere de örtülü bir şekilde içeriklerine katacak şekilde çok kapsamlı bir iş birliğinin ilk adımını atıyoruz. Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak zeki, çevik, ahlaklı bireyler yetiştirmek için çalışıyoruz. Bu iş birliğinin de buna vesile olmasını diliyoruz.”