Dershaneleri zorla kapatma yok

Güncelleme Tarihi:

Dershaneleri zorla kapatma yok
Oluşturulma Tarihi: Aralık 04, 2013 16:41

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dershanelere ilişkin tartışmayla ilgili, "Zaman zaman hiç hoş olmayan, doğru da olmayan kapatma gibi ifadeler kullanılmış olabilir. Milletimiz bilsin ki bunları zorla kapatmak veya kapanmaya zorlamak gibi bir düşüncemiz asla yoktur" dedi.

Haberin Devamı

Arınç, Başbakanlık Merkez Bina'da dershane temsilcilerini kabul etti. Son günlerde hükümetle dershaneler arasında arzu etmedikleri bir tartışma ortamı doğduğunu belirten Arınç, "Bu tartışma ortamında ne yapmak istediğimiz, neyi, nasıl yapmak istediğimiz doğrusu çok açık olmadı ve bu konu giderek büyüdü ve hoş olmayan bir takım sözler, davranışlar ortaya çıktı" diye konuştu.

Arınç, 15 gün önce yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında konunun tüm paydaşlarıyla yeniden ele alınmasını ve sonucuna göre hükümetin karar vereceğini ifade ettiğini, son Bakanlar Kurulu toplantısında da konu üzerinde yapılan sunumları dinlediklerini ve konunun enine boyuna tartışıldığını anlattı.

Kendi çocuklarının da dershaneye gittiğini, halen çocukları dershanelerde bulunan milletvekilleri ve bakanlar olduğunu belirten Arınç, "Bunlar Türkiye'nin, eğitim sistemimizin bir parçası oldular. Onlara karşı bir husumet içerisinde değiliz. Yani 'dershanelerimiz kötü kurumlar' haşa böyle bir şey düşünerek bunu ortadan kaldırmak gibi bir kötü düşüncemiz yok. Sadece yeni eğitim sisteminde dershanelere olan ihtiyacın giderek azalacağını ama daha çok okullaşma ihtiyacının artacağını düşündük" diye konuştu.

"Bir özendirmeyle teşvikle dershanelerimiz bu birikimlerini okula dönüşme yolunda kullanabilirler mi diye bir düşüncemiz oldu" diyen Arınç, şöyle devam etti:
"Zaman zaman hiç hoş olmayan, doğru da olmayan kapatma gibi ifadeler kullanılmış olabilir ama milletimiz de bilsin ki bunları zorla kapatmak veya kapanmaya zorlamak gibi bir düşüncemiz asla yok. Bunlar hür teşebbüstür. Aslında çok da kazançlı olmayan bir sektörde iş yapıyorsunuz. Başka yerlere sermaye koymakla daha çok kar etme imkanı varken belki eğitime katkı belki bu alanda ihtisaslaşmış arkadaşlarımızın bir çabası olarak görmek lazım. Kar marjı çok yüksek bir işin içinde değilsiniz. Arkadaşlarımdan biliyorum, dershane sahipleri de var dostlarımız, oraya giden çocuklarımızdan da bilgiler alıyorum. Vatanperver bir hizmetin içindeydiler ama biz de iddiası olan bir hükümetiz. Sağlıkta, ulaşımda, enerjide nasıl bir reformu başardıysak burada da artık dershanelerimizin öğretmenleriyle, çalışanlarıyla imkanı olan binalarımızda veya arsalarımızda okul ihtiyacımızı karşılayabilir miyiz diye bir çabanın içine girildi."

Konunun yeni bir düşünce olmadığını, 1996'dan bu yana hükümetlerin, siyasi partilerin programlarında yer aldığını vurgulayan Arınç, "Ne var ki bir büyük gürültüyle tartışılmaya başlandı. Bunu arzu etmedik. Aklıselimle ve rasyonel hareket edeceğiz dedik. Meseleye ideolojik bakmıyoruz. Bunun ispatı da arkadaşlarımızın katkılarını önemsemektir" dedi.

Arınç, "Rasyonel baktığınız zaman da ne olabilir konusu üzerinde bakan arkadaşlarımız, bürokratları çalıştılar, arkadaşlarımızın önerilerini dikkate aldılar ve bir geçiş süreci içinde sektör zarar görmeden acaba bu dönüşüm gerçekleşebilir mi? Bu konuda ocak ayından başlayarak Eylül 2015 tarihi, öyle bir sistemi düşünerek aklımıza geldi. Bu tarihe kadar hem dershanelerin varlığını sürdürmesi hem de açık lise mi, akademik lise mi, özel kolej mi bunların hangilerinin tercih edileceği konusunda bakanlığımızla müşterek çalışma yapılmasını uygun gördük" değerlendirmesinde bulundu.

Bundan sonra kanunlaşma aşamasında da daha sonrasında da katılmayı arzu eden sektörün temsilcileri olursa beraber çalışacaklarını belirten Arınç şöyle devam etti;
"Onların önerileri, yol göstermeleri elbette önemli. Meseleye kategorik bakmadığımızın, ideolojik bakmadığımızın ispatı olarak el ele vererek bu meseleyi çözeceğiz."

Çok önemli bir sosyalleşme alanı olarak görüyorum

Dershanelerin sadece test öğreten, test çözümüne yönelik başarıyı veya beceriyi kazandırmaya yönelik unsur olarak görülebileceğini ancak kendisinin dershaneleri gençler için çok önemli bir sosyalleşme alanı olarak gördüğünü belirten Arınç, "Bu çocuklarımız nereye gideceklerdi dershane olmasaydı. Ne yapacaklardı, neyle karşı karşıya kalacaklardı. Meseleye sadece eğitim boyutuyla değil biraz da sosyal, kültürel, aile boyutuyla da değerlendirmemiz gerekiyordu. Şüphesiz test çözme teknikleri mevcut okullarımızın sistemi içerisinde de öğrencilerimize kazandırılabilir. Dolayısıyla dershanelerin bugüne kadar yaptıkları şu kadar yıldan bu yana bu çabalara hem teşekkür etmemiz lazım hem de bundan sonra yine eğitim reformunun parçası olacak şekilde dershanelerin artık bir dönüşüm içinde olması gerekiyor" diye konuştu.

Dershane temsilcilerinin işbirliği yapacaklarını söylediklerini belirten Arınç, "Üzüldüğüm bir konu bunu daha evvel başarmalıydık. Bu kavga gürültü olmadan diyelim ki 1 yıl, 6 ay, 2 yıl öncesinden bizim böyle bir çabamız olacak, siz ne düşünüyorsunuz diye çözmeliydik" dedi.

Önceki Milli Eğitim Bakanlarının önemli görevler yaptıklarını ancak söz konusu adımın bu dönemde atılabildiğini ifade eden Arınç, gecikmiş de olsa bir işbirliğinin devam edecek olmasını önemsediğini söyledi.

Bel altına vuruşlar bu vesileyle ortaya çıktı

Konuyla ilgili ikinci üzüntüsünü paylaşan Arınç, şöyle konuştu:
"Bir fitne kelimesini istemeyerek veya arzu etmeyerek kullandım. Bu iki taraf arasında değil, yani dershaneler camiasından bir fitne çıkarılmış, hükümet tarafından bu fitneye iştirak edilmiş gibi bir algılama çok yanlış olur. Birileri bu tartışma içerisinden bir siyasi sonuç çıkarmış olabilirler. Bunu da nitekim görüyoruz. Bazı yayınlardan, sözlerden, twitlerden görüyoruz. Çok yüz kızartıcı, insanı şaşırtıcı bir takım gelişmeler oldu. Tartışma dershane boyutundan da adeta çıktı. Dolayısıyla dershaneleri temsil eden şu cemaat veya şu şirket veya şu birlik adına bunu söylemiyorum ama birileri durumdan vazife çıkarmak suretiyle iki tarafın karşı karşıya gelişini bir fitne ateşine döndürme gayreti içine girdi. Ne biz hükümet olarak ne dershaneler, bu fitneyi söndürmesi için gayret etmesi lazım. Bunu herkes de rahatlıkla bilmeli. Bel atına vuruşlar bu vesileyle ortaya çıktı. Bir takım yayınların, konuşmaların, hesaplaşmaların dershaneler üzerinden yapılmaması lazım. Çünkü bu bizim gençliğimizle ilgili, eğitimimizle ilgili bir konu. Biz yanlış yapmamaya gayret ediyoruz hükümet olarak ama yanlışımız varsa bunu eleştiriyle, gelip söyleyerek yapabilirsiniz, her zaman kapımız açık. Arkadaşlar bu medeni davranışı gösterdiler. Bir takım insanlardan göremediğimizi ifade edeyim ama başından beri sayın bakanımızla veya başka ilgili arkadaşlarımızla bir araya geldiler ve bugün olumlu bir sonuç meydana geldi. Pazartesi günkü açıklamadan itibaren olumlu herkesin yeni bir ümide kapıldığı, gittikçe artan kızgınlığın ve çatışmanın tamamen bittiğine yönelik işaretler almamız zannediyorum sizleri de bizleri de çok mutlu etti. Dilerim bu yeni anlayış çerçevesinde meseleleri daha da iyi bir işbirliğiyle götürelim."

Haberin Devamı

Dershane temsilcileri

Özel Dershaneler Birliği (ÖZ-DE-BİR) Başkanı Faruk Köprülü de verdiği destek dolayısıyla sektör adına Arınç'a teşekkür etti.

Dershane sahipleri ve çalışanlarının infial içinde olmalarına karşın taşkınlığa izin vermeden yaptıkları işi önemseyerek hareket ettiklerini belirten Köprülü, "Bizi cesaretlendiren, yüreklendiren, tekrar hayata döndüren görüşmeler oldu. Bundan sonraki süreçte birlikte hareket ederek hazırlanacak taslağın birlikte hazırlanacağı olgusu bizi mutlu etmiştir" dedi.

Köprülü, henüz sürecin oluşması noktasında bulunduklarını ve somut bir karar alınmadığını da anlattı.

Tüm Özel Eğitim Kurumları Derneği (TÖDER) Yönetim Kurulu Üyesi Metin Özer, ülkenin gerilimli bir süreç yaşadığını, bundan en çok eğitimcilerin zarar gördüğünü savunarak, dönüşüm için ortaya konulan süre konusunun, meselenin daha sağlıklı yürütülmesine katkı sağlayacağını söyledi.

Özel Öğretim Derneği (ÖZDER) Genel Başkanı Ahmet Akça ise eğitim reformunu engellemek veya karşı çıkmak gibi bir arzularının hiçbir zaman olmadığını, dershaneciliğin devam etmesi yönünde bir dayatmada da bulunmadıklarını, gençliğin sağlıklı eğitim almasının önemli olduğunu belirtti.

TÖDER Genel Sekreteri Hüseyin Uysal da Bakanlar Kurulunda kendilerini rahatlatan bir karar alındığını ifade ederek, süreci çok iyi değerlendirerek hayırlı olanı gerçekleştirmek için ellerinden gelen gayreti ortaya koyacaklarını bildirdi.

Güven Dershane Sahipleri Derneği (Güven-Der) Başkan Yardımcısı Eyüp Kılcı, ortak bir zemin oluşturacak bir metin üzerinde henüz konuşulmadığını belirterek, sürecin bundan sonra içinin doldurulacağını, olumlu yaklaşımın devam etmesini beklediklerini anlattı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!