Deprem travması ve sınav stresi nasıl yönetilmelidir?

Güncelleme Tarihi:

Deprem travması ve sınav stresi nasıl yönetilmelidir
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2023 10:54

Depremi travmatik bir şekilde yaşayan 8’inci ve 12’nci sınıf öğrencileri bu yıl aynı zamanda yaşamsal bir sınava girecek. 6 Şubat’ta yaşanmış travmalara bir de sınav stresi eklenince adaylar ne yapmalı? Ne gibi yöntemler uygulayarak performanslarını düşürmeksizin sınava hazırlanmalılar?

Haberin Devamı

Kanımca son yıllarda eğitim alanında ülkemizin yaşadığı en büyük sorun bu yazıya konu oldu. Deprem bölgesinde yaşayan öğrenciler, girecekleri sınav nedeniyle en kritik yılda çok boyutlu, çok katmanlı bir problemle yüz yüze kaldılar. Psikolojik, sosyolojik, eğitsel, teknolojik ve teknik açıdan görülmemiş bir dezavantaj silsilesi ile yüz yüze kalan bir öğrencinin öğrenme sürecine yapılacak dış ve iç kaynaklı katkılar neler olabilir? Bireysel olarak çocuk-genç ne yapabilir?

FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ
Bu yazıyı hazırlarken sahadaki birçok branş öğretmeni ve rehber öğretmenlerle görüşmeler yaparak önce durum tespiti yapıldı, sonra çözüm yolu geliştirildi. Mevcut duruma bakarsak: Ülkemizde öğrencilerin tüm yaşamını etkileyen ve adeta geleceklerini belirleyen Liselere Giriş Sistemi kapsamındaki merkezi sınav ve Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) gibi sıralama temelli sınavların, sadece yılın bir hafta sonundaki birkaç oturumda yapılarak öğrencilere bir “kariyer patikası” sunması bölgesel ve ekonomik imkanlar dikkate alındığında zaten mantıklı olmadığı gibi, gözle görülen bir fırsat eşitsizliğinin de kanıtı. Deprem gibi olağanüstü bir durum olmasa bile bu sınavlar zaten yeterince adil değildir. Bu aşamada her yıl birkaç dezavantajlı gencin bireysel başarı haberleri ile mucizevi çıkışlar bizleri avutur.

Haberin Devamı

TRAVMANIN ETKİSİ FARKLIDIR
Hal böyleyken deprem travması yaşamış gençlerin ister başka illere nakledilip eğitimlerine gurbette devam etmeleri, isterse halen o bölgelerde yaşıyor olmaları her halükârda deprem bölgesindeki öğrencilere ek ve derin dezavantajlar sağlar. Bu dezavantajların eğitim ve psikoloji profesyonellerinden oluşan ekiplerce hassas bir şekilde değerlendirilmesi gerekir çünkü her bir öğrencinin yaşadığı travmanın şiddeti ve etki boyutu farklıdır. Kimi öğrenci sadece sarsıntıyı hissetmiş ve korkmuştur, kimisinin yaşadığı ev yıkılmış ama can kaybı olmamış, kimisi bazı akrabalarını kimisi de birinci derece akrabalarını kaybetmiş ve maalesef bazıları ise uzuvlarını kaybetmiş olabilir. Bu durumda her gruba farklı destek ve yaklaşım gerektiği aşikardır. Yani psikolojik danışma ekiplerinin olaya bütüncül olarak değil, bireysel yaklaşabilmeleri önemlidir.

Haberin Devamı

PSİKOLOJİK DESTEK VERİLMELİ
Görünen tek çözüm, depremi yaşayan öğrencilerde bir yandan yaşanan travmanın etkileri azaltılırken diğer yandan da sınav motivasyonu sağlanarak bilgi edinme süreçlerine öğrenciyi hazırlamak şeklindedir. Bu aşamada devletimizin ciddi sayıda psikolojik destek sağlayıcı uzman personel, rehber öğretmen ve farklı branşlarda eğitimciyi teşvik ve organize etmesi gerekir. Travmatik deneyimleri (örneğin ebeveyn kaybı) aynı olan genç ve çocuklar gruplar halinde terapi görecek şekilde desteklenirken, eş zamanlı olarak “bu durumdan kurtulma reçetesi olarak” sınav hazırlığı, verimli öğrenmenin nasıl başarılacağı konusunda birer haftalık toplu ama bireye dokunan etkinlikler yapılmalıdır. Psikolojide canlı varlıklar için çok bilinen bir betimleme vardır. “Canlı acıdan kaçar, mutluluğa koşar” bu kural mutlaka işleyecektir. Çocuk veya genç sınava hazırlığı bir avunma ve unutma faaliyeti olarak görecektir. Bunun için gereken alt yapı, personel içtenlikle organize edilebilmelidir. Gelecekte bu çocukların depremle sekteye uğrayan eğitim hayatlarındaki “dezavantajlı durumları” büyüyerek “sosyal yaralara”, hatta gelecekte adı konacak bir “sosyal-psikolojik sendroma” dönüşebilir. Kısacası bu çocuklar, travma ve dezavantajlı durumları sağaltılamazsa gelecekte toplumla hesaplaşmak isteyen bireylere dönüşebilirler. Bu nedenle Milli Eğitimin Bakanlığı ve Üniversitelerin ilgili birimleri yanında nitelikli STK’ları da sürece katılarak gecikmeden duruma müdahil olması gerekir.

Haberin Devamı

NİTELİKLİ ÖĞRETMENLER
Devletimiz hızlı bir şekilde, çeşitli uzmanlık alanlarından oluşmuş kalabalık ve profesyonel ekiplerle bölgede sınava kadar yoğun önce psikolojik, sonra pedagojik çalışmalar yapması elzemdir. Büyük çadırlarda çocuklar-gençler önce psikolojik açıdan güçlendirilmeli, ardından psikolojik destek verme konusunda hızlı eğitim almış “nitelikli öğretmenler” yardımıyla çocukları öğrenme ve sınav stresiyle baş etmek üzere motive edecek programlar uygulanmalıdır.
Bakanlığımızın profesyonel ekipleri organize ederek açık hava ve büyük çadırlarda büyük ekranlarla toplu ve eş zamanlı olarak bireysel desteği önceleyen bir yaklaşım (1. adım) sergilediği an öğrencilerde LGS ve YKS’nin yaşam çizgilerini değiştirecek bir çıkış olacağı algısı yükselecektir. Bu durumda öğrenci hızlı ve etkin nasıl ders çalışabilirim arayışına girecektir.
Eğer kitaplar yıkıntılar altında kaldıysa, internet yoksa ve bilgisayara-tablete ulaşılamıyorsa, öğrenci yukarıda belirtilen “birinci adım psikolojik destek” etkisi ile bu kez eğitsel destek talep edecektir. Sunulan sosyal ortam kendisine terapötik etki yaparken yeniden öğrenmeye motive olan öğrenciye hemen MEB-EBA Test soruları, EBA’nın bilinen sahne, öğretmen ve dekorları ile büyük tip çadır veya konteyner salonlarda bir okul atmosferi sağlanmalıdır.

Haberin Devamı

DEPREMZEDE ÖĞRENCİYE YOL HARİTASI
Peki travmaları giderilmiş depremzede öğrenciye nasıl bir yol haritası sunulabilir?
1-
Öğrencinin bu yıla özel olarak ikinci dönem konularının sınav içeriğine dahil olmadığına, sürecin kolaylaştığına, yani bir avantajı oluştuğuna ikna edilmesi gerekir.

2- Öğrenme sürecinin konu bazlı değil, öğrenme stili ve teknik-taktik temelli olarak inşa edilmesi gerektiği anlatılarak kendi öz öğrenme stillerini hızla keşfetmeleriin sağlanması gerekir.

3- Hızlı, verimli “öğrenme örnekleri” yaşatılan çocuklara, önce öğrenmesi kolay konular üzerinden kendilerine has öğrenme stil ve tekniklerini keşfetmelerine fırsat tanınmalıdır.

Haberin Devamı

4- Bakanlık tarafından her sene başında dağıtılan EBA soru bankalarını depremzede öğrencilere acilen tekrar dağıtılmalıdır. Gönüllü kurum ve kuruluşlardan her ile gönderilen yazılı kaynaklar uzman öğretmenler tarafından hızla tasnif edilerek büyük eğitim çadırlarında paylaştırılmalı, burada her tür kaynak dev ekranlara yansıtılarak ve bireysel kullanılabilir kopyalarla öğrencilerin soru çözme, soru çözümü görme kültürleri artırılmalıdır.

İŞ YÜKÜ AZALTILMALI
5- LGS ve YKS için ikinci dönem konularının sınavlara dahil edilmemesi kararı oldukça isabetli fakat bu depremzedelere özel bir avantaj sağlamıyor. Bu karar sınava giren bütün öğrenciler için iş yükünün azaltılması fırsatı oldu ve her yarışmacı öğrenciye sunuldu Depremzede öğrencilere özel avantaj sağlanması isteniyorsa o bölgede kayıtlı gençler için farklı sorulardan oluşan özel bir sınav yapılarak daha temel bilgiler sorulabilmelidir.

6- Her il ve ilçelerinde internet, yemek, su ve uzman eğitimci desteği olan büyük konteyner kütüphaneler oluşturulmalıdır. Mevcut okul sistemine bu konteyner ders çalışma, sınava hazırlık konteynerleri eklemlendirilmelidir.

7- Deprem travması ve sınav stresi gibi yaşlarının ve psikolojilerinin kaldıramayacağı şartların tüm olumsuzluğuna rağmen; EBA özetleri ve soru bankalarının sunulması, eş zamanlı olarak gönüllü öğretmenlerle kollektif soru çözme egzersizleri öğrencilere yeniden ayağa kalkma, geleceğini kurtarma motivasyonu katabilecektir.

8- Bu süreçte çalışmaları “akran eğitimi” üzerine olan akademisyen ve eğitim uzmanlarının uygulamalı çalışmaları ile gençler ve çocuklar akran eğitimi yaklaşımı ile bir birlerine öğretim faaliyetleri yapabilecekleri zeminlere kavuşturulmalıdır. Bir birlerine öğretme, yani dayanışmacı kollektivist yaklaşım, ortak kaynak kullanımı, bilginin daha hızlı aktarılarak öğrenilmesi ve aslında bir birlerini tedavi edecek şekilde sosyal bağlanmayı sağlarken, yaşanan travmayı unutmayı da kolaylaştıracaktır.

9- Mayıs ayı itibariyle her ilde, ilçede açık hava dershaneleri, görevli-gönüllü öğretmen destekleri, konteyner kurslar oluşturulabilmek hem öğrencilerde, hem de ailelerde yeniden bir amaca veya hedefe bağlanma duygusu yaratacaktır.
10- Bölgede resen görevlendirilen doktorlarda olduğu gibi, deprem bölgesine kurulacak büyük çadır ve konteyner kütüphane ve açık hava dersliklere her ilden gönüllü veya görevlendirme ile öğretmen davet edilmelidir. Gelecek öğretmenlerin ek ödeme gibi özlük hakları da gözetilerek sağlıklı bir organizasyon ile bölgedeki çocuklar taşımalı ve davetli olarak psikolojik, eğitsel, sosyal kültürel bir süreçle tekrar kazanılabilir. Bu kazanım eş zamanlı olarak sınav hazırlığına da olumlu bir bakış ve cesaret sağlayabilecektir zira her birey mevcut durumlarındaki olumsuzluk ve acıları unutmak üzere bir uğraşı peşinde olur. Bu uğraşı da ancak iyi bir eğitim ümidi olabilir.

 MEMDUH SAMİ TANER KİMDİR?
1984 yılında Yalova Lisesinden mezun olarak Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya bölümüne girdi ve 1989 yılında Kimyager unvanıyla mezun oldu. Aynı yıl Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Nükleer Teknoloji Anabilim Dalında yüksek lisans (master), daha sonra aynı Enstitünün Nükleer Uygulamalar Bölümünde Radyofarmasötikler (Radyoaktif ilaçlar) üzerine Doktorasını yaptı. Tez çalışmaları için İngiltere, ICRF-Londra Kraliyet Kanser araştırma merkezinde Prof. Dr. Stephen J. Mather’in davetlisi olarak araştırma faaliyetlerinde bulundu, bu sırada İngiliz Eğitim sistemini inceleme fırsatı da bularak ‘Bilim Eğitimi’ ile ilgilendi.
Ege Üniversitesi Nükleer Tıp Ana Bilim Dalında, Bilim Uzmanı olarak asistan eğitim programları ve Radyofarmasi çalışmaları yaptı. 2007 yılında Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalına kurucu öğretim üyesi olarak geçti. Halen bu fakültede, fizik Eğitimi Anabilim Dalı’nda görev yapmaktadır. Fizikokimya, Radyofarmasi, Fen Astronomi Astrokimya ve Kimya Eğitimi konularına odaklanmıştır. Çocuklara yönelik bilim eğitimi çalışmaları özel ilgi alanıdır. Son 10 yılda “Deneylerle Bilim Okulu” adlı proje okulu ile yaz dönemlerinde Akdeniz Üniversitesi kampüsünde çocuklara yönelik TÜBİTAK destekli bilim etkinlikleri düzenlemektedir. Bilim Toplum çalışmaları ile TÜBİTAK 4006 Programı Antalya İl Temsilcisidir. Antalya Kimya Olimpiyatlarını başlatarak TÜBİTAK Bilim Olimpiyatlarından sonra hayata geçirilmiş ‘Türkiye’deki tek Kimya Olimpiyatı’nın yürütme kurulu başkanıdır. Ayrıca Dünya’da ve ülkemizde yeni bir bilim dalı olan Astrokimya ile ilgilenmektedir. Astrokimya Eğitim Derneği Yönetim Kurulu başkanıdır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!