Güncelleme Tarihi:
Hem edebi eserlerde hem de sinemada deniz, sonsuzluğu ve özgürlüğü simgeler. Bu eserde de insanın özgür olabilmesi için denize açılan kapıdan geçmesi gerektiği vurgulanır.
Denize Açılan Kapı Kimin Eseri ve Kim Tarafından Yazılmıştır?
Denize Açılan Kapı, Türk öykücülüğünün duayen isimlerinden Rasim Özdenören tarafından yazılmıştır. Öykülerde modern insanın yaşadığı sorunları, çelişkileri ve kendi iç dünyasında yaşadığı hesaplaşmaları sade ve şiirsel bir dille anlatan Rasim Özdenören, din, tasavvuf, kültür, dil, edebiyat gibi konularda birçok deneme kaleme almıştır.
Usta yazarın öykülerinde karakterlerin gözlemleri önemli bir yer tutar. Bu gözlemlerde, içinde bulunulan mekan uzun uzun tasvir edilir. Rasim Özdenören, hikayelerinde okurlara ansal kesitler sunar. Durum hikayesinin tüm özelliklerini yansıtan bu eserlerde kişilerin yaşadıklarından çok, izlenimlerine ve ani duygu değişimlerine yer verilir.
Denize Açılan Kapı Konusu
Denize Açılan Kapı kitabı, birbirinden bağımsız 12 hikayeden oluşur. Hikayelerde madde - ruh, cennet - cehennem, iyi - kötü gibi zıt kavramlar üzerinden iletişimsizlik, yalnızlık, kültür ve kuşak çatışması gibi konular ele alınır.
Denize Açılan Kapı Özeti
Kitapta, en yakınındaki kişilere bile yabancılaşıp kendi dünyalarına çekilen insanların iç hesaplaşmaları anlatılır. Öykülerde paraya, mala, mülke çok fazla bağlı olan kişiler tutkularının esiri olarak lanse edilirken, gerçek özgürlüğün tanımı, tüm dünyevi isteklerden vazgeçmek şeklinde yapılır.
Denize Açılan Kapı Türü ve Özellikleri
Yazarın olgunluk dönemi eserlerinden biri olan Denize Açılan Kapı, bir öykü kitabıdır.
Kitapta yer alan öykülerde tasavvufi konular işlenmiştir. Bu yönüyle Rasim Özdenören'in öyküleri, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı gibi ilahi aşkı sembollerle anlatan halk hikayeleriyle benzerlikler taşır. Dünyayı ''sevgiliden ayrı'' bir sürgün yeri olarak gören insanların mutsuzluğu tüm öykülerin ana temalarından biridir.
Bu nedenle hikayelerde ölüm, acı bir son değil, yeni bir başlangıç, edebi saadete götüren bir vesile olarak tasvir edilir. Öykülerde ''sevgiliye kavuşma'' sembolü de kullanılmıştır. Beşeri aşk ne kadar yoğun yaşanırsa yaşansın en nihayetinde fanidir. Rasim Özdenören'in hikayelerinde de bu fanilik, sonuna kadar okura hissettirilir.