Güncelleme Tarihi:
Sistem değişken bir hal alınca bazı öğrenciler çalışmayı bile bıraktı. Başarıya götüren sihirli kelime ’hedef’tir. Geleceklerini göremeyen öğrenciler olarak hedefleri belirlemekte sıkıntı çekiyoruz. Hedef yok olduğu için “Nasıl çalışacağız, nereden başlamalıyım?” sorularına yanıt bulamıyoruz. Ders çalışmaya hevesimiz kalmıyor. Okuldan soğuyoruz. Bizi motive edecek kaynaklar bulmaya çalışıyoruz. Kendimizi dersten başka şeylere yönlendirerek bir nevi rahatlatmaya uğraşıyoruz. Fakat yol tekrar çıkmaza giriyor: “Sınavda ne yapacağım?”
NE, NASIL SORULUR BİLEMİYORUZ
Sınav ilk defa bu sene uygulanacağı için neler sorulur, nasıl sorulur, neyle karşılaşacağımızı bilemiyoruz. Geriye dönüp baktığımızda elimize alıp bakabileceğimiz örnek sorular bulamıyoruz. Üzerimizdeki gerginlik artıyor. Sınavın iki günde iki oturumdan oluşması, ilk sınava girdikten sonra barajı geçip geçemediğimizi bilmeyecek olmamız kaygılandırıyor. “Ya geçemezsem?” korkusuyla yeniden karamsarlığa kapılıyoruz.
VÜCUDUMUZ SİVİLCELER, BAŞ AĞRILARIYLA TEPKİLER VERİYOR
Soruların alanlarımıza göre yeterli olmadığını düşünüyoruz. Sözel alandakilerin matematik çözememesi, sayısal alandakilerin paragraf yapamaması baskıyı daha da artırıyor. Bütün bu psikolojik sorunlar altında vücudumuz bir şekilde tepkiler göstermeye başlıyor. Sivilceler, baş ağrıları, yeni ortaya çıkan hastalıklar, kaygı, endişe, hayattan nefret etme...
DENEY FARESİ GİBİ HİSSETMEK İSTEMİYORUZ
Değişen sistemi anlamaya çalışıyoruz. Durmadan düşünüyor, sonuç olarak ne yapacağımızı bilmiyoruz. Mutlu bir gelecek için çabalamalıyız. Sınavı kazanmamız için de harekete geçmemiz gerekiyor. Eğitim hayatımız boyunca yapılan bütün değişimlerin üzerimizde denenmesinden yorulduk ve bir o kadar da yıprandık. Her değişiklikte aynı aşamalardan geçiyoruz. Endişe, baskı ve olumsuzluk duygusu. Kalan eğitim zamanımızda deney faresi gibi hissetmek istemiyoruz.