Değişen öğrenme ortamları ve teknolojinin rolü

Güncelleme Tarihi:

Değişen öğrenme ortamları ve teknolojinin rolü
Oluşturulma Tarihi: Nisan 30, 2015 17:39

Gelişen teknoloji ile birlikte öğrenme ortamları da değişip, dönüşüyor. Bu süreçte birçok eğitim kurumu, vizyon ve hedefleri doğrultusunda teknoloji kullanımı ile ilgili çeşitli uygulamaları hayata geçirdi ve bu uygulamaların sonuçlarını almaya başladı.

Haberin Devamı

Yaşanan değişim aslında sadece teknoloji ile ilgili değil, öğrencilerle öğretmenlerle tüm paydaşlarla ilgili. Bilgiye ulaşmanın bu kadar hızlı ve kolay olduğu bir dönemde, önemli olan bilmek değil yapabilmektir.

Ülkemizde ve dünyada birçok eğitim kurumu, eğitimde teknoloji entegrasyonu konusunda yatırımlar yapıyor ve eğitim öğretim süreçlerini, çeşitli projeler ile destekliyor. Bu konuda yürütülen süreçler ve projeler için tek bir yol ya da tek bir doğru yok. Ancak, eğitimde teknoloji entegrasyonuna yönelik yürütülen projelerin başarıya ulaşması için dikkat edilmesi gereken bazı ortak noktalar var.

Hedefe ulaşmak için plan yapılmalı

Öncelikle, konunun okul yöneticileri tarafından benimsenmesi, bu sürecin okula, öğrencilere ve öğretmenlere her anlamda katkı sağlayacağına inanılması önemli. Ardından, teknoloji politikası, hedefler ve yol haritası üzerinde çalışılması gerekiyor. Belirlenen hedeflere ulaşılmasını sağlayacak iyi bir planlama yapılmalı ve bu plan doğrultusunda ilerlemek lazım.

Haberin Devamı

Bir okulun ‘teknoloji politikası’ okulun bu konudaki bakış açısını yansıtarak, yaklaşımını belirliyor. Bu bakış açısı okulun misyonu ve vizyonu doğrultusunda farklılıklar gösteriyor. Bu politika doğrultusunda okulun ulaşmayı istediği noktayı ‘teknoloji hedeflerini’ belirlemesi gerekir. Belirlenen hedeflere ulaşılmasını sağlayacak planlama ve atılacak adımlar okulun teknoloji konusundaki ‘yol haritasını’ oluşturur. Bu hedefler belirlenirken net ve ölçülebilir hedefler konulması projelerin başarıya ulaşıp ulaşmadığının ölçülebilmesi açısından önemli.

Teknoloji, herkes için yeni fırsatlar ve deneyimler yaratabilecek güce sahip. Öğrenenin kendi hızında ilerlemesini, farklı kaynaklardan bilgiye ulaşmasını, zaman ve mekan sınırlarının dışına çıkmasını mümkün kılıyor. Bu durumda öğretmen tek bilgi kaynağı olmadığı gibi okul da tek öğrenme ortamı değil.

Dolayısıyla, öğretmenin rolü de yol gösterici, öğrencisiyle beraber öğrenen ve deneyimleyen olarak değişiyor. Bu süreçte öğretmenin bakış açısını değiştirecek çalışmalar yapılması, okulda bir öğrenme ve gelişim kültürü oluşturulması, öğretmenleri destekleyecek etkinlikler planlanması ve bu konuda sürekliliğin sağlanması sınıfta bir değişim yaratabilmenin önemli bir boyutu.

Hemen her sunumda ve çalıştayda bahsi geçen, ‘The Partnership for 21st Century Skills’ organizasyonu tarafından belirlenmiş olan 21’inci yüzyıl becerilerine şu an uyguladığımız yaklaşımlarla ulaşmanın ne kadar mümkün olduğunun sorgulanması önemli. Bu sorgulamanın ardından, eğitim ortamlarımızı yeniden tasarlamak, müfredatımızı yeniden yapılandırmak, bakış açımızı ve yaklaşımlarımızı gözden geçirmek gerekir.

Haberin Devamı

“Müzik değişince dans değişir”

Öğrenciler için çevrimiçi olmak nefes almak kadar olağan ve sıradan bir durum. Dolayısıyla, bizim için anlaması zor olan pek çok yeni durum onların gündeminde bile değil. Değişim her zaman bir miktar korkutucu ve endişe verici olabiliyor. Öğretmenler olarak bu değişimi yönetebilmeli ve sınıflarımızda bir farklılık yaratabilmeliyiz. İçinde bulunduğumuz durumu çok iyi anlatan bir Afrika atasözünü hatırlamakta fayda var: Müzik değişince dans değişir.

Bu nedenle birtakım güncel yaklaşımların farkında olup, eğitim süreçlerimizde yeni uygulamalara yer vermemiz gerekiyor. Bu yeni durumun bir parçası olan çevrimiçi kaynaklar, eskiden hayal bile edemeyeceğimiz kaynaklara ulaşmamızı mümkün kılıyor. Hem öğrenciler hem de öğretmenler için müthiş bir deneyim ve fırsat yaratıyor.

Haberin Devamı

‘Sen de Yap (Makers)’ hareketi, ülkemizde de ilgi görmeye başlayan, öğrencilerin üretim aşamasına geçmesini destekleyen yaklaşımlardan biri. Bu yaklaşımın okullarda benimsetilmesi, öğrencilerin tüketmek yerine üretmeye odaklanmalarını kolaylaştırıcı bir başlangıç noktası olacak.

3D yazıcılar ve 3D teknolojilerin eğitim ortamına dahil olması ile birlikte yaratıcılık, üretim, mühendislik, inovasyon, ileri düzey bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımı gibi kazanımlara ulaşmak kolaylaştı. Bu teknolojiler okullarda da yerlerini almaya başladı.

‘STEM / STEAM (Science, Technology, Engineering, Art, Math)’ okulların gündemine aldığı ve şu an üzerinde çalıştığı güncel yaklaşımlardan bir diğeri. Fen bilimleri, teknoloji, mühendislik, matematik ve sanat alanlarına önem veren projeler yürütülmesine yönelik çalışmalardan oluşuyor. Birçok okul STEAM projesi yapmaya başlamanın yanı sıra, mevcut müfredatlarını da bu yaklaşıma uygun olarak güncellemeye ve ilişkilendirmeye önem vermeye başladı.

Programlama, konusunda son iki yıldır tüm dünyada uygulanan Kodlama Saati (Hour of Code) projesi ile okullarda bu konularda farkındalık yaratıldı. Bu farkındalık ile programlama dersleri eğitim ortamlarına ve birçok okulun müfredatına dahil olmaya başladı.

Giyilebilir teknolojiler (wearable technologies) ve internet nesneleri (IoT, internet of things), günlük yaşamda kullanılan cihazların internete bağlanarak veri alışverişi yapmasını, bu verileri analiz ederek kendi kendine karar vermesini ve kullanıcıları yönlendirmesini sağlıyor. Bu tür cihazların programlanması ve yeni ürünler geliştirilmesi öğrenciler için okul ortamında sıra dışı bir deneyim fırsatı yaratıyor.

Haberin Devamı

Oyunlaştırma ve hikayeleştirme yöntemleri

Oyunlaştırma (gamification), insanların davranışlarını ve eğilimlerini değiştirmek için oyun mekanizmalarının, aslında oyun olmayan aktivitelere uygulanmasıdır. Oyunlaştırma yöntemlerinin öğrenme ortamlarında uygulanması, öğrenenler için katılım ve motivasyonu arttırıyor, öğrenmenin kendiliğinden gerçekleşmesini kolaylaştırıyor.

Hikayeleştirme (storytelling), anlatılacak olan içeriğin bir hikaye kurgusuyla aktarılmasını sağlayacak bir teknik. Bu teknik öğrencide birçok becerinin gelişmesini sağlıyor. Öğrencilerin üzerinde çalıştıkları içeriği hikayeleştirmek üzere, önce tüm detaylarıyla anlaması, sonra karakterleri belirlemesi, ardından da hikayesini oluşturması gerekiyor. Tüm bunlar yüksek zihinsel beceriler, hayal gücü ve yaratıcılık gerektiriyor ve öğrencilerin bu becerilerinin geliştirilmesini destekliyor.

Ters yüz edilmiş sınıflar (Flipped Classroom), yaklaşımı temel olarak, ders sırasındaki zamanı öğrenci-merkezli, grup çalışmaları, araştırma, yaratıcılık, problem çözmeye yönelik aktiviteler ile geçirmek, öğrencinin kendi kendine öğreneceği konuları sınıf dışı zamanlara aktarmayı öngörüyor.

Teknoloji bu yaklaşımın uygulamasında oldukça kullanışlı bir araç olarak kullanılıyor. Çoğu öğretmen öğrencinin kendi kendine öğreneceği bilgi seviyesindeki konuları hazırladığı çalışmalarla ders zamanı dışına taşıyor ve ders zamanlarını öğrencilere yukarıda ele alınan becerileri kazandırmaya yönelik etkinliklerle daha verimli geçiriyor.

Haberin Devamı

Tasarım odaklı düşünme, birlikte çalışma, grup çalışması, beyin fırtınası, soru sorma, sorulara cevap verme, ilişkileri kurma, yaratıcılık, alışılmışın dışına çıkma gibi becerileri destekliyor. Özellikle bir problem çözme yaklaşımı olan bu düşünme becerisi, öğrencilere kazandırılmaya çalışılıyor. Birçok okul sınıf ortamlarını bu becerinin kazanılmasını destekleyecek şekilde tasarlamaya yönelik projelere başladı.

Öğrenci aktif bir role bürünüyor

Tüm bu yaklaşım ve uygulamalar öğrencilerin okulda ders dinleyen pasif rollerinden, üreten ve aktif bir role bürünmelerine katkı sağlıyor. Bu durumda, klasik sınıf ortamından yeni öğrenme ortamlarına dönüşüm ihtiyacı ortaya çıkmış ve yeni öğrenme ortamları kavramı okulların gündeminde yer almaya başladı.

Bu kavram öğrenmenin dört duvarı olan kapalı bir sınıf ortamıyla sınırlandırılması yerine, sınıf dışına taşarak okulun her alanında devam eden, hatta okul sınırlarını aşan bir hale gelmesini hedeflemek üzere okul ortamında ve öğrenme tasarımlarında yapılacak değişikliklere yönelik uygulamaları içeriyor.

Okulun içerisindeki mobilyaların tasarımından, kullanılan sıra ve sandalyelere, öğrencilere sağlanan dijital kaynaklara ve internet hizmetlerine kadar, öğrenmeye dair her konuda bir iyileştirmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda okul eko sistemlerinde köklü bir değişim önümüzdeki yıllarda hepimizin üzerinde çalıştığı en temel konulardan biri olacak gibi gözüküyor.

Gelişen teknoloji ile birlikte öğrenme ortamları da değişip ve dönüşüyor. Bu değişim ve dönüşümün temel amacı, öğrencilerin öğrenme sürecine dahil olmasını sağlamak olmalı. Sınıf ortamlarında teknoloji kendiliğinden ve doğal bir biçimde yer almalı. Nasıl ki öğrencilerin ders kitabı, defteri ya da diğer malzemeleri, sınıftaki tahtayı, duvardaki haritayı sınıfın bir parçası olarak görüyor ve bunlardan hiçbir projede bahsetmiyorsak, eğitimciler olarak bizler de ne zaman teknoloji ve teknoloji destekli projelerden yeni bir şey gibi bahsetmemeye başlarsak, işte o zaman bu konuda başarıya ulaşabilmiş olduğumuzdan söz ediyor olacağız.

* Türkiye Özel Okullar Birliği tarafından organize edilen, 14. Geleneksel Eğitim Sempozyumu 29-31 Ocak 2015 tarihlerinde ‘Geleceğin Öğretmeni’ teması ile Antalya’da gerçekleşti. Bu önemli sempozyum’da ‘Değişen Öğrenme Ortamları ve Teknolojinin Rolü’ konulu bir oturum gerçekleştirdik. Özel Okullar Birliği IT Komisyonu üyeleri; Dİlara Vardar /dilaravardar26, Birkan Kılıç / @birkankilic, Elif Kara Öztürk / @elifkaraozturk ve Sedat Yıldız / @sedatyildizcom olarak deneyimlerimizi yansıttığımız bu oturumda öğrenme ortamlarındaki değişim sürecine bir öğretmen ve bu değişimde teknolojinin rolüne bir teknoloji uzmanı gözüyle bakmaya çalıştık.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!