Güncelleme Tarihi:
Koncuk, yaptığı yazılı açıklamada, Türk Eğitim-Sen'in Danıştay 8. Daire'ye yaptığı başvurucu sonucu, sözlü sınav aşamalarında başarısız sayılan adayların yeniden başvuruda bulunabilmeleri için ciddi zaman sınırlamasıyla karşı karşıya kalmalarına sebebiyet veren Doçentlik Sınav Yönetmeliği'nin durdurulmasına karar verildiğini belirtti. Genel Başkan Koncuk, Resmi Gazete’de yayımlanan 7 Şubat 2015 tarihli ve 29260 sayılı yayımlanan Doçentlik Sınav Yönetmeliği'nin "Doçentlik Sınavı" başlıklı 6’ncı maddesinin 6’ncı fıkrası ve 20’nci fıkrasının içeriğine dair bilgi verdi. Türk Eğitim-Sen'in Doçentlik Sınav Yönetmeliği'nin 6’ncı Maddesinin 6’ncı fıkrasında ve 20’nci fıkrasında yer alan bazı ibareler nedeniyle Doçentlik Sınav Yönetmeliği'nin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açtıklarını vurgulayan Koncuk, "Danıştay 8. Dairesi'nin 12 Ekim tarihli kararı ile eser incelemesi veya sözlü sınav aşamalarında başarısız sayılan adayların yeniden başvuruda bulunabilmeleri için ciddi zaman sınırlamasıyla karşı karşıya kalmalarına sebebiyet veren bu yönetmeliğin, bahsi geçen ibarelerinin yürütmesinin durdurulmasına karar verildi" dedi. Kararın gerekçesine yönelik ise Koncuk, şu bilgileri verdi:
"Doçentlik Sınav Yönetmeliği'nin Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılması ve Yönetmelik hükümlerinin yürütülmesi yetkisinin de Yükseköğretim Kurulu Başkanı’nda olduğu hesaba katıldığında ayrı bir tüzel kişiliği olan Üniversitelerarası Kuru’un bu Yönetmelikle bağlı yetki içerisinde tutulması, yetki kurallarına ve hukuka uygun olmayacak. Her ne kadar doçentlik sınavı ile ilgili 2547 sayılı yasada Yükseköğretim Kurulu’na verilen yetki genel bir yetki olsa da Üniversitelerarası Kurul’un görev ve yetkilerini belirleyen özel ve yasal düzenlemeler karşısında Yükseköğretim Kurulu’nun anılan alanda (başarısız olan adayların hangi dönemlerde başvurabileceği) düzenleme yapılabileceğinin kabulü mümkün değil. Diğer yandan Üniversitelerarası Kurul’un dava konusu yönetmeliğe olumlu görüş vermesiyle kanunda geçen bu yetkiden feragat etmesi düşünülemeyeceği gibi bu yetkinin devri için de açık bir yasal düzenleme gerektiği de tartışmasızdır."