Güncelleme Tarihi:
Bu özellikleri düşününce ülkemizdeki eğitim sistemini ve aileleri gözümün önüne getirdim. Keşfetmenin yolu meraktan geçiyor, ama merak eden ve soru soran çocuk okulda da evde de dışlanmıyor mu? Keşfetmeyi ne kadar sevdiriyoruz, bir düşünelim isterseniz.
Düşünceli bir çocuk olması için sosyal olması gerekiyor değil mi? İyi de sosyallikten anladığımız çocukları alışveriş merkezlerine götürmek, okulun bahçesinde top oynamasına izin vermek değil mi?
Biraz varlıklıysak, her şeyi onlara altın tepsilerde biz verirsek nasıl dirençli çocuk yetiştiririz? En düşük puanlı vakıf üniversitesini kazandığı zaman sanki Harvard’a kayıt olmuş muamelesi yapıp, okula para ödeyip, çocuğun altına da yüz bin dolarlık otomobili çekerken hangi dirençten söz ediyoruz acaba?
Kendisini anlaması yani farkındalık kazanması için gözlem yapmasına, entelektüel gelişimine ne kadar katkıda bulunuyoruz? Zoraki kitap okuma seansları düzenleyip sosyal aktivitelere iteklemiyor muyuz? Ellerine aldıkları playstation konsolu ya da cep telefonu tuşları arasında birbirinin gözlerine bile bakmadan saatlerce kıpırdamadan oyun oynadıklarında sessiz kalan bizler değil miyiz?
Daha okula yazdırırken en önemsiz dersler müzik, beden eğitimidir anlayışını beyinlerine kazıyıp, sonra da yaratıcılıktan nasıl söz ediyoruz?
Yüksek hedeften anladığımız sadece sınav skorları olursa, ne olursa olsun sadece kendini düşün mottosuyla empati yeteneğinden yoksun bireyleri önce ailede, sonra okulda desteklersek ne bekliyoruz?
İtiraz sesleri yükseldi gibi..
Biz sadece mükemmel çocuk yetiştirmenin peşindeyiz; empatik düşünen, yaratıcı, sosyal, dirençli, iyi iletişim kuran kısacası duyarlı, iyi insan yetiştirmek daha geri planda kalıyor. Hadi bu bayram biraz düşünelim. Hiç değilse çocuklarımızla temas kurarak, göz göze gelerek gerçekten bir arada sevgiyle olalım. Samimi olalım. İyi bayramlar...