Güncelleme Tarihi:
Bu etkinlik ve gözlemler sayesinde çocuklar günlük yaşamda gerçekleşen olayları, geceyi, gündüzü, güneş ve ay ile mevsimleri, doğadaki hareketleri, neden- sonuçlarını, olaylar arasındaki bağları daha kolay öğrenirler.
ÇEVRE SORUNLARINDAN EN FAZLA ÇOCUKLAR ETKİLENİR
Okul öncesi ve ilkokul yaş dönemindeki çocuklar, bilişsel, sosyal-duygusal, fiziksel, psiko-motor, dil ve estetik gelişim alanlarında hızlı gelişme gösterdikleri bir süreci yaşarlar. Bu yaş dönemlerinde, temel alışkanlıkların ve becerilerin yanı sıra çocuklara çevre bilincinin kazandırılması da büyük önem taşır. Yapılan araştırmalar, çevre sorunlarından en fazla etkilenen grubun çocuklar olduğunu gösterir. Oysa, temiz ve sağlıklı bir dünyada yaşamak, çocukların temel hak ve gereksinimi. Çocukların tüm gelişim alanlarında sağlıklı adımlar atarak büyümeleri ve öğrenmeleri için ekolojik dengeye sahip sağlıklı bir çevrede yaşamaları gerekir. Çocuklara çevre bilinci kazandırılması ise okulöncesi dönemden itibaren sistemli ve planlı doğa/kamp eğitimleri vermek ve tabiatı fark etmeleriyle olanaklı.
MOTOR BECERİLERİ GELİŞTİRİR
Bu dönemdeki çocuklara çevre bilinci kazandırmada ise, okulöncesi eğitim programında yer alan fen ve doğa etkinlikleri önemli rol oynar. Doğadaki gezi, gözlem ve oyun içerikli etkinliklerin çocuklarda el, göz, kas koordinasyonu ile birlikte çocuğun bedenine ilişkin özelliklerini keşfetmeyi sağladığı öncelikle bilinmeli. Çocuk ne kadar dayanıklı, hızlı olduğunu arkadaşları ile kendini kıyaslayarak fark edebilir, bu aşamada refleksleri ve motor becerilerinin gelişme sürecini basit etkinliklerde bile hemen fark edebilir.
ÖNEMİ PANDEMİDE ANLAŞILDI
Özellikle erken çocukluk döneminde zekanın oyunla keskinleştiğini, algının ise doğal çevrede oyunla güçlendiği bilinir. Doğada yapılan etkinlikler varlık ve mekan çeşitliliği ile obje zenginliği açısından devasa bir laboratuvar, özgür bir okul ve sınırları çok büyük bir öğrenme alanıdır. Son 5 yılda Türk eğitim sisteminde okul dışı öğrenme yaklaşımlarının öğretmenler ve eğitim yöneticileri tarafından önemsendiği biliniyor. Özellikle pandemi döneminde kapalı kalan öğrencilerde çok önemli bazı gelişim eksikleri çarpıcı olarak gözlemlenmiş, okul dışına taşan doğa eğitimlerinin önemli bir ihtiyaç olduğu daha iyi anlaşıldı.
DOĞADA ÖĞRENMENİN FAYDALARI
Doğal çevrede bitki, hayvan, gökyüzü, göl-deniz, orman eko sisteminde çeşitli etkinlikler yaşatılan çocukların yaşamın temeli olan fen bilimlerini çok daha iyi kavrayabileceği bilimsel olarak ispatlanmış bir konu. Fen sınıfta, laboratuvarda sınırlı öğrenilir ancak farkındalığı yüksek bir öğretmen rehberliğinde en iyi öğrenme doğada gerçekleşir. Örneğin okul öncesi ve ilk-ortaokul döneminde bütün çocuklar fen alanının biyoloji kısmına yönelir, öğrenme tercihlerini biyoloji veya jeoloji içerikli konular lehinde kullanır; doğal olan her şeye odaklanırlar. Bu tercih aslında çocuğun gelişim sürecinde kaçınılmaz bir basamağın kullanılma sırasıdır. Çünkü bir kuş yuvasında yumurtaları görmek, bir balığın sudaki hareketlerini ve farklı böceklerin davranışlarını incelemek, arı veya karıncaların kollektif yaşamlarını gözlemlemek, çiçeklerin renkleri, kokuları, ağaç dallarından yapılan objeleri kullanmak, hatta toprağı-kumu kazmak, suyla oynamak bile çocuklar açısından doyumsuz saatler geçirebilecekleri etkinliklerdir.
DERS BAŞARISINI ARTIRIR
Bilim eğitimi, doğayı inceleme teknikleri ve doğadaki fen içerikli öğrenme faaliyetlerinden oluşan “doğa eğitimi” oturumlarında her bilginin oyun ve gözlem yoluyla verilmesinin çocuklarda soyut düşünme becerisini de geliştireceği şüphesizdir. Doğadaki olayların (yağmur, sis, güneşin enerjisini hissetmek, gölgede ürpermek, ıslak bir yüzeyin zamanla kuruması, kuru malzemelerin bir saat camı veya mercekle yanması, yaprakların farklı dönemlerde farklı renklere bürünmesi vb) arkasında yatan enerji, büyüme, buharlaşma, dönüşme, çürüme, parçalanma gibi fenomenler çocukta soyut kavramlarla düşünme becerisinin gelişmesine yardımcı olurken ders başarısını beraberinde getireceği unutulmamalı.
SORGULAMA PRATİĞİ KAZANDIRIR
Günümüzde, okul başarısı için ebeveynlerin çocuklarını doğadan, gezi gözlem yapılacak temiz havası ve yüksek efor gerektiren parkurlar ve şüphesiz buralarda yapılacak fiziksel yarış ve oyunlardan uzaklaştırdığı sıkça gözlenir. Oysa “iyi tasarlanmış” bir okul dışı öğrenme etkinliği sayesinde iştahı açılmış, güneş ışınları sayesinde D vitamini ihtiyacını gidermiş, oyun oynayarak enerjisini boşaltmış ve tabiata doymuş, günü adeta renklendirilmiş bir çocuk, sanata, renklere, estetiği geometri ve matematik-fen derslerine hazır hale gelir. Doğa etkinliklerinde bilmediği her şeyi öğretmenine ve arkadaşlarına soran çocuk, sorgulamayı ve aldığı cevapları mantık filtresinden geçirme ve kendi yorumunu yapabilme pratiği elde etmiş olur. Yani iletişim, konuşma, sosyalleşme, sportif becerilerin ortaya çıktığı, kendi beden kapasitesini keşfettiği bir sürece dahil olması çok değerli bir öğrenme sürecidir. Bu süreçten çocuklar, hatta gençler uzak tutulmamalı; bilakis okul yönetimleri, öğretmen ve aile bu konuda çocuğun okul dışı etkinliklere katılma konusunda imkanlar üretmelidirler. Doğada öğrenme çok boyutlu olup (ses, renk, koku, temas, gözlem) beynin gelişim sürecine de destek sağlar. Son yıllardaki çalışmalar göstermiştir ki, en basit tarımsal faaliyetler (bitki veya tohumların dikimi, büyümenin gözlemlenmesi sırasında sulama, bakım, gün ışığına bağlı değişimler veya bir hayvanın bakım-besleme sorumluluğu) ile hayvan sahibi olmak, öncelikle biyoloji-fen konularına ilgi duyarak olumlu tutum geliştirmeyi sağlar. Davranış ve tutumlardaki olumlu değişim aynı zamanda öğrenme isteğini de geliştirirken okul öncesi yaş grubundan orta öğretimdeki lise öğrencilerine kadar hızlı anlayan, çabuk kavrayan ve soru soran, sorumluluk sahibi, sosyal becerileri gelişkin, şiddetten uzak, iletişime açık bir gelişim performansı ile sonuçlanır.
ÇOCUK ‘MUTLU ÖĞRENME’ AŞAMASINA GEÇER
Çocuk fiilen bedenini kullanarak, ince motor becerileri ve yaratıcılığını kullanarak doğada gözlem yapma fırsatı yakaladığı an mutlu öğrenme fazına geçer.Teknolojiden uzak olarak doğada yapılan her faaliyet özellikle okul öncesi ve ilkokul yaş grubu için çok önemli bir konudur. Okul dışı öğrenme faaliyetleri ile sınıfı ve okulu oluşturan duvarların ötesine geçmek, doğadaki süreçlerin bir parçası olmak, milyonlarca yıldan beri genler yolu ile aktarılmış doğal becerileri kullanarak 5 duyu organının rehberliğinde kendini ve çevresini inceleme fırsatı verilmiş çocuk bu yaklaşımdan şüphesiz çok hoşnut olur. Ayrıca doğada kendisini şaşırtan bilgileri bilen ve kendisine öğreten öğretmeniyle iş birliğinde yeni bir boyut yaşarken öğrenme ve eğitim açısından çok faydalı bir deneyim olur.
KAYNAKÇA
Taner MS, OKUL DUVARLARININ ÖTESİNE ÖĞRENME YOLCULUĞU Editörler Fitnat Köseoğlu, Uygar Kanlı, NOBEL AKADEMİK YAYINCILIK, 2019 ISBN: 978-605-7846-99-0
PROF. DR. MEMDUH SAMİ TANER KİMDİR?
1984 yılında Yalova Lisesinden mezun olarak Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya bölümüne girdi ve 1989 yılında Kimyager unvanı ile mezun oldu. Aynı yıl Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Nükleer Teknoloji Anabilim Dalında yüksek lisans (master), daha sonra aynı Enstitünün Nükleer Uygulamalar Bölümünde Radyofarmasötikler (Radyoaktif ilaçlar) üzerine Doktorasını yaptı. Tez çalışmaları için İngiltere, ICRF-Londra Kraliyet Kanser araştırma merkezinde Prof. Dr. Stephen J. Mather’in davetlisi olarak araştırma faaliyetlerinde bulundu, bu sırada İngiliz Eğitim sistemini inceleme fırsatı da bularak “Bilim Eğitimi” ile ilgilendi.
Ege Üniversitesi Nükleer Tıp Ana Bilim Dalında, Bilim Uzmanı olarak asistan eğitim programları ve Radyofarmasi çalışmaları yaptı. 2007 yılında Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalına kurucu öğretim üyesi olarak geçti. Halen bu fakültede, fizik Eğitimi Anabilim Dalı’nda görev yapmaktadır. Fizikokimya, Radyofarmasi, Fen/Astronomi/Astrokimya ve Kimya Eğitimi konularına odaklandı. Çocuklara yönelik bilim eğitimi çalışmaları özel ilgi alanıdır. Son 10 yılda “Deneylerle Bilim Okulu” adlı proje okulu ile yaz dönemlerinde Akdeniz Üniversitesi kampüsünde çocuklara yönelik TÜBİTAK destekli bilim etkinlikleri düzenliyor. Bilim Toplum çalışmaları ile TÜBİTAK 4006 Programı Antalya İl Temsilcisi’dir. Antalya Kimya Olimpiyatlarını başlatarak TÜBİTAK Bilim Olimpiyatlarından sonra hayata geçirilmiş ‘Türkiye’deki tek Kimya Olimpiyatı’nın yürütme kurulu başkanıdır. Ayrıca Dünya’da ve ülkemizde yeni bir bilim dalı olan Astrokimya ile ilgilenmektedir. Astrokimya Eğitim Derneği Yönetim Kurulu başkanıdır.