Çocuklarınıza sorumluluk verin

Güncelleme Tarihi:

Çocuklarınıza sorumluluk verin
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2020 09:38

Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş, Türkiye’de geniş kitlelere, psikolojinin insan ihtiyaçları ve iş hayatının sorunları için bir çözüm olduğunu gösteren öncülerden biridir. Stres ve beden dili kavramlarını Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la birlikte Türkiye’ye tanıttı. 1989 yılında yayınlanan “Üstün Başarı” kitabı öğrenmenin nörobilimsel temelleri ile öğrencilerin ihtiyaçları arasında köprü kuran ilk çalışma oldu.

Haberin Devamı

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde zamanında doktora yapan, stres kavramı ile Türkiye’ye tanıştıran bu konuda binlerce seminer veren Prof.Dr. Baltaş, Türk kültürünü ve değerlerini, insanını iyi tanıyan, psikolojinin duayenlerinden bir bilim insanı. Prof.Dr. Baltaş, çocuklara küçük yaştan itibaren sorumluluk verilmesi gerektiğini belirterek, “Altı yaşından başlayarak çocuklar yataklarını yapmalı. Bir yaşında oyuncaklarını toplamalı. İki yaşında yemekleri kendileri yemeli. Aileler, çocuğu hayata katmalı. Bu basit gibi gözüken öneriler sorumluluk ve bağımsızlık kazandırır. Pahalı okullardan alınan diplomalardan daha fazla hayat başarısına katkı sağlar. En geç 15 yaşında her sene yazın 1-1.5 ay, garsonluk yapsın, AVM’de çalışsınlar. Yetişkin dilini öğrenmek, sıradan gibi gözüken işleri yapan insanların emeklerine saygı duymak için. Yönetici veya patron oldukları zaman birlikte çalıştıkları insanların saygı ve hayranlık duyacağı kişi olmalarını sağlar” diyor. Prof. Dr. Acar Baltaş ile eğitim ve aileyi konuştuk:

Haberin Devamı

Çocuklarınıza sorumluluk verin

- Çocukluk yıllarınız nasıldı?
Orta halli bir ailede doğdum. Anne ve babam Işık Lisesi’nde okumuşlar, savaş yıllarında okulu bitirmeleriyle gurur duyarlardı. Arnavutköy’de bugün koruma altındaki bir yalıda büyüdüm, O zamanlar yalılar orta halli ailelerin oturduğu bir yerdi. Çocukluğum dört kültür içinde geçti. Arkadaşlarımız eşit dağılımdaydı, esnafımız da öyle. Ermeniler, Yahudiler, Rumlar ve Türkler iç içe idi. Dört dilde küfür eder, dört bayram kutlardık. Arnavutköy İlkokulu’nun ardından İstanbul Erkek Lisesi’nde yatılı okudum. Hayatımı burası şekillendirdi diyebilirim. O zamanlar yatılı okuma mecburiyeti vardı, hepimiz yatılıydık. 8 sene orada okudum. Bir yıl sınıfta kaldım. İlk gençliğim Galatasaray’da yüzücü olarak ve sutopu oynayarak geçti. Bugün yerle bir edilmiş olan Galatasaray adası, Boğazın göz bebeği, bizim spor mabedimizdi.

Haberin Devamı

- Neden psikolojiyi seçtiniz?
Kendimi bildiğimden beri, kese kağıtlarının gazetelerden yapıldığı dönemden beri okurum. Okulda da olağanüstü iyi Türk ve Alman edebiyat hocalarımız vardı. Bizi roman kahramanları konusunda düşündürüp, empati kurmamızı sağlarlardı. Lise ikinci sınıfta psikoloji okumaya karar vermiştim. Lise birinci sınıfta Jean-Paul Sartre, Albert Camus okurduk, lise birinci sınıfta ‘Veba’yı okumuştum. Ne kadar anlardık ayrı. Onları okumak bizim aramızda statü sembolüydü. Akranlarıma göre hareketli, haylaz, yönetilmesi zor bir öğrenciydim, ancak entelektüel açıdan kendini geliştirerek derinlik kazanmaya çalışırdım. İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü ilk tercihimdi, oraya girdim. Ancak, hayata hazırlayacak, güçlü bir eğitim almadım. O yıllarda en büyük kazancım 2’inci sınıfta kütüphanede tanıştığım hayat arkadaşım Prof. Dr. Zuhal Baltaş oldu. O zamandan başlayan beraberlik 50 yıldır devam ediyor.

Haberin Devamı

- Çocukluk yıllarında hayalinizdeki meslek neydi?
Çok okurdum. Evde ansiklopedi okurdum, okumaya meraklı yatkın biriydim. Öğrencilik yıllarımda Galata kulesinde takdimcilik, disk jokeylik, turizm rehberliği yaptım. Türk gruplarını otobüsle Avrupa’yı gezdirirdim. İki yıl da Kültür Koleji lise öğretmenliği görevinde bulundum. Orada psikoloji ve ahlak derslerini verdim. Haftada iki sat girdiğim derslerde iz bıraktığımı görüyorum. Hiçbir öğrencimi sınıfta bırakmadım. Ancak, soruları da kolaylaştırmadım. Öğrenene kadar hep sınav yapardım. Sonrası Tıp Fakültesi sanırım. Evet. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Prof.Dr. Nedim Zembilci’nin yanında doktora çalışmalarına başladım. Klinik nörofizyoloji doktorası yaparak ‘tıp bilimleri doktoru’ ünvanı ile Türkiye’nin ilk nöropsikologu, sonrasında uygulamalı psikoloji doçenti ve profesör oldum. Bütün ünvanlarımı Cerrahpaşa’da aldım. Prof.Dr. Zuhal Baltaş da Halk Sağlığı Anabilim dalında aynı kariyeri takip etti.

Haberin Devamı

- Stres konusundaki seminerlerinizle Türkiye’yi dolaştınız.
Eşim Zuhal Baltaş stres konusunda, ben de yüksek beyin fonksiyonları konusunda çalıştım. Amerika’da doktora sonrası çalışmalarımda izleme fırsatı bulduğum uygulamaları; yüksek beyin fonksiyonları ve stresle birleştirdik. Türkiye’de ilk defa 1983’te ‘Stresle Başaçıkma ve Sağlıklı Yaşam’ seminerleri yaptık, 1986’da kitabını yazdık. Birçok konuda öncü olduk. Eşimle Türkiye’de psikolojinin geniş kitlelerin ihtiyacına cevap vermesine yönelik önemli yol aldık. Bu yolculuk sırasında ciddi zorluklar yaşadık. Rahmetli İbrahim Arıkan’ın davetiyle Türkiye’de ilk rehberlik servisini, 1987 yılında MEF Dersaneleri’nde kurdum, Zuhal Baltaş daha sonra MEF Okulları’nın kurucu ekibi içinde yer aldı.

Haberin Devamı

Çocuklarınıza sorumluluk verin

BIRAKIN ÇOCUKLAR KÖKLERİNİ TANISIN
Herkes evinde sonsuz sayıdaki resmi tasnif etsin. Çocukların küçüklük dönemlerini canlandırın. Onu yaşamış gibi hissetsinler. Büyük anne ve babaları arayın, anıları tekrar canlandırın. Hayatta olamayanlarla ilgili anıları anlatın, kimliklerini, hayat yolculuklarını, hayatlarındaki dönüm noktalarını hikaye edin. Onların bilgeliğinden size, sizden çocuğunuza yansıyanları anlatın. Böylece çocukların köklerini tanımalarını sağlayın, yaşadıkları güçlükleri öğrenip, köklerini fark etsinler. Falih Rıfkı Atay’ın Zeytindağı kitabını, Kemal Tahir’in Esir Şehrin İnsanları’nı okutun. Herkes başka bir yerde başka bir ülkede zengin olabilir, ama kimse kökünün dışındaki toprakta mutlu ve huzurlu olamaz. Anne babalar korona günlerini, çocuklarına ülkenin, ailenin tarihini anlatarak, köklerini tanıma fırsatı vermek için kullanabilirler. Böylece çocuklar yaşadıkları topraklara sahip çıkmak ve ilk fırsatta kendisini yurt dışına atmak için sabırsızlanmayacak bir bilince sahip olurlar.

ÇOCUKLARI HAYATA KATIN
Altı yaşından başlayarak çocuklar yataklarını yapmalı. Bir yaşında oyuncaklarını toplamalı. İki yaşında yemeğini kendileri yemeli. Anne ve babanın çocuklarını hayata katmaları önemli. Ödevini unutan çocuğun ödevini mahcup olmasın diye okula yetiştirmek, servisi kaçıran çocuğu okula götürmek ona iyilik yapmak değildir. Kibarlık ve nezaket kurallarını öğretin. Bunların çoğu anaokulunda öğrenilir. Lütfen demeyi, teşekkür etmeyi, üzdüğü birinden özür dilemeyi, ev sahibi başlamadan yemeğe başlamamayı, yemekten izin istemeden kalkmamayı öğretin. Anaokulunda öğretilen kurallar, insanları farklı kılar.

Çocukların öğrenci kulüplerinde, sivil toplum örgütlerinde görev almalarını teşvik edin, belli projelere önderlik etmesini önerin. Bunlar emir verme yetkisine sahip olmadığı insanlara iş yapma becerisi kazandırır ve hayat başarısı için diplomadan daha çok işe yarar. Mutlaka en geç 15 yaşında her sene yazın 1-1.5 ay, garsonluk, AVM’de satış gibi bir iş yapmasını sağlayın. Böylece yetişkin dilini öğrenir, sorumluluk alır, insan ilişkilerinde sınırların nereden geçtiğini anlar. Sıradan gibi gözüken işleri yapan insanların emeklerine saygı duyar. Bu özellikler onun iyi yönetici ve iyi patron olmasının özünde iyi insan olmasını sağlar. Gençler yaz tatilinde çalışsın. Kazandığı parayla da yurtiçinde gezsin. Yaşı büyüdüğünde Avrupa’yı gezsin. Üniversite hayatında en az iki ciddi staj yapsın. Açık kaynaklardan üç-dört sertifika alsın. Genç işsizliğinin bu kadar yüksek olduğu bir dönemde, size böyle bir genç gelse ve yaptıklarını anlatsa, ona dersiniz? Senin not ortalaman düşük diyebilir misiniz? Kim böyle bir genç insanı işe almaz.

MESLEKTEN ZEVK ALIYORSANIZ DOĞRU YOLDASINIZ
Gençlere, “Bir işi yaparken aldığınız zevk, o işten kazandığınız paradan aldığınız zevkten fazla ise doğru yoldasınız demektir” diyorum. Para kazanmak mı, hayat tarzı mı? İnsanlar ruhlarını kurutan birçok işten para kazanıyorlar ve anlamsız bir hayat yaşıyorlar. Yatkın olduğunuzu hissettiğiniz işi yapın. Çünkü bugünün dünyası artık okulda öğrendiklerinizle hayatımızı geçireceğimiz bir dünya değil. Bugünün dünyası farklı disiplinlerin köprülendiği bir dünya. Yatkın olduğunuz işe yönelirseniz onu para kazandıracak başka işle tamamlayabilirsiniz. Hayat başarısının temelindeki en önemli nokta, fonksiyonel insan ilişkisi kurma becerisine sahip olmaktır. Fonksiyonel insan ilişkisi, karşınızdakine kendisini iyi hissettirmektir. Klasik olacak olsa da, başarının üçüncü ayağının zora ve zahmete katlanmak olduğunu düşünüyorum. Başka bir ifadeyle, düşmek, kalkmak, başarısız olmayı göze almak, gerektiğinde yardım istemek, hayal kırıklığına uğramak ancak devam etmek ve böylece yeterlilik kazanmaktır.

OYUNCAĞA BOĞMAYIN
Fakirlik sınırındaki ailelerin hepsinin evinde aşırı miktarda oyuncak var. Çocukların oyuncaktan duydukları heyecan,paketini açana kadar sürüyor. Bolluk yaratıcılığı geliştirmez. Tam tersine az sayıdaki oyuncaktan farklı seçenekler oluşturmak, sıkılmak yaratıcılığı harekete geçirir. Oyuncak bolluğu çocuğun sevgisini parayla alma yoludur. Bunun yerine onun sevgisini, ilgiyle kazanmak doğru bir yoldur.

MESLEKLER DÖNÜŞECEK
Tüm mesleklerde farklılık olacak. Bu konuda düşünen insanlar hep şunu söylüyor: İşbirliği, insan ilişkilerinde iyi olmak, insanları kendilerini iyi hissettirecek fonksiyonel ilişkiler kurabilmek. Eleştirel düşünce ve yaratıcılık en temel özellikler. Bunun arkasında da merak, öğrenme isteği yatıyor. Ben okullarda mümkün olsa çocukları grup projelerinde çalıştırırım.

KİMDİR?
Prof. Dr. Acar Baltaş, Türkiye’de geniş kitlelere, psikolojinin insan ihtiyaçları ve iş hayatının sorunları için bir çözüm olduğunu gösteren öncülerden biri oldu. Ortaöğrenimini Istanbul Erkek Lisesi’nde, yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde tamamlayan Acar Baltaş, doktorasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yüksek beyin fonksiyonları konusunda yaptı ve klinik nöro-fizyoloji alanında Tıp Bilimleri Doktoru unvanını aldı. Bilimsel çalışmalarının dışında Baltaş, yasal yollarla toplam 700 bin satışı yapılmış pek çok kitap yazdı. Başlıca eserleri Stres ve Başaçıkma Yolları (Zuhal Baltaş’la birlikte), Bedenin Dili (Zuhal Baltaş’la birlikte), Üstün Başarı, Türk Kültüründe Yönetmek, Hayalini Yorganına Göre Uzat, Akılsız Duyguların Cezasını Kararlar Çeker, Bir Yolculuk Olarak Liderlik ve İlk İşim’dir (Handan Odaman’la birlikte). Acar Baltaş, Türk kültürünün değer sisteminden çıkan dönüşüm programları ve ekip çalışması konusunda birçok kuruluşun başarılarına katkıda bulundu. Zuhal Baltaş’la kurucusu oldukları, iş hayatında gözlenebilir zihniyet değişikliği ve ölçülebilir iş sonuçları için kurum ve çalışan etkinliğini hedefleyen Baltaş Grubu’nu yönetiyor. 1996-1999 yılları arasında Türk A Milli Futbol Takımı’nın, 2002-2003 sezonunda Galatasaray Futbol Takımı’nın psikolojik danışmanlığını yaptı, bu görevi 2005 yılında Türk A Milli Futbol Takımı’yla sürdürdü. Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde antrenörlere yönelik, “genç sporcularda karakter gelişimi” ve “psikolojik performans danışmanlığı” programlarını yönetti. Ayrıca, 2009-2016 yılları arasında Harp Akademileri’nde kurmay subay adaylarına ve her rütbede terfi eden generallere kişilik ve liderlik eğitimleri verdi. Prof. Dr. Zuhal Baltaş ile evli ve iki çocuk babasıdır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!