Güncelleme Tarihi:
Dünyada çocuklara bayram armağan eden tek ülkeyiz. 23 Nisan Çarşamba günü, Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, TBMM’nin açılması üzerine çocuklara armağan ettiği Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta coşkuyla kutlanacak. Bayram nedeniyle Türkiye’nin farklı illerinden 4 çocuk seçtik. Çocukların ortak dileği vardı: Çocuklara şiddet uygulanmasın, çocuk işçiler olmasın, çocuklar ölmesin!
14 yaşında hurda ve kağıt toplayarak 12 kardeşine bakıyor
Batman Şehitler İlkokulu’nda 8’inci sınıfta okuyan 14 yaşındaki Süphan Demir, sabah okula gidiyor, öğleden sonra da sokaklarda kağıt toplayıp satıyor. Bazen 6’ncı sınıfta okuyan kardeşi de ona yardım ediyor. Babası iş oldukça inşaatta çalışıyor. 20 yaşındaki abisi başka bir şehirde oturuyor, ihtiyaç olduğunda ailesine maddi destekte bulunuyor ama evin tüm yükü Süphan Demir’in üstünde. İki ablası evli olan Demir, bir ablası ve 6 üvey, 5 öz olmak üzere 12 kardeşi ile anne babasına ve babasının ikinci karısına bakıyor. 23 Nisan’da arkadaşları bayram kutlarken, çalışacak olan Süphan Demir’in tek hayali resim öğretmeni olmak. Süphan, günlerini nasıl geçirdiğini şöyle anlatıyor: “Okuldan sonra kardeşimle birlikte meydandaki arabamızı alıp kağıt, karton, plastik, hurda topluyoruz. Günde en fazla 15 lira para kazanabiliyorum. Akşam 17.00’ye kadar çalışıyoruz sonra eve dönüyorum. Parayı annemin pazar alışverişi için ona veriyorum. Kendi isteğimle işe gidiyorum ve aileme yardımcı oluyorum. Mahallemizin adı Huzur ama burada “Huzur” yok. Çocuklar kaçırılıyor, kötü alışkanlıkları olanlar var. İşe gittiğimde bunlardan da uzak kalmış oluyorum. Akşamları soru bankası çözüyorum. ”
Eğitimleri yarım kaldı
Kendisinden iki ay büyük üvey ablasının annesine yardım etmek için 8’inci sınıfta okulu bıraktığını anlatan Süphan, 10 kardeşinin okula devam ettiğini belirterek şunları söylüyor: “Öz ve üvey annem var. İkisi de aynı evde yaşıyor, çalışmıyorlar. Babam serbest işçi. Bazen inşaatta çalışıyor bezen pazarda. 16 kardeşiz 2 ablam evli, bir ağabeyim üniversiteyi yarım bıraktı ve Eskişehir’e gitti orada otomotiv yan sanayide çalışıyor. 10 kardeş okuyoruz. 4’ü okula gitmiyor. 5 kardeş aynı odada ve yatakta yatıyoruz. Derslerim genel olarak iyi, fen başarısız gelmişti diğerleri ise orta seviyede.”
Çocuklar ölmesin, kaçırılmasın
“Elimde bir sihirli değnek olsa evim olsun isterim” diyen Süphan, “Çocuklar ölmesin” diyerek sözlerine şöyle devam ediyor: “Durumumuzun kötü olmamasını, çok odalı kendi evimizde anne babamla oturmak, iş sahibi olup küçük kardeşlerimi okutmak isterdim. Bir de kaza, bela uzak olsun dilerdim. 23 Nisan’da her zaman okula gider kutlamaları izlerim. Arkadaşlarımı izler mutlaka halay çekerim. Ama sonra arabamı alıp işe giderim. Dünyada ve ülkemde çocukların ölmesini, kaçırılmasını hiç istemiyorum.”
Ozan Aydoğan 10 yaşında İstanbul Kartal’da yaşıyor. Kartal Mehmet Hilmi Altay İlkokulu, 4’üncü sınıf öğrencisi. Öğretmen anne babanın tek çocuğu. 23 Nisan’ın tüm dünya çocuklarına armağan edilmiş tek bayram olmasının önemli olduğunu anlatan Ozan, bu bayram için dileklerini şöyle anlatıyor: “Benim doğum günüm 21 Nisan ama hep 23 Nisan’da kutluyoruz. Çocuklara armağan edilmiş bir bayram olduğu için 23 Nisan’da kutlamayı tercih ediyoruz. Önce bayram etkinliklerini izliyorum, sonra arkadaşlarımla doğum günümü kutluyorum, gece de annem ve babamla Kartal’da geziyoruz. 23 Nisan için öncelikle ülkemizde adaletin sağlanmasını, dünyada çocuk işçilerin ve şiddet gören çocukların olmamasını isterdim. Dışarıda daha çok oyun oynayabilmek için de yeşil alanların artmasını diliyorum. Bir de dayım ve teyzem Giresun’da oturuyorlar, bu 23 Nisan’da yanımda olmalarını isterdim.”
Ömer Fırat Çiçek ise, ilkokul 3’üncü sınıf öğrencisi. Wisc-R Zeka Testi uygulanan Ömer Fırat, diğer yaşıtlarına göre daha hızlı öğrenme yeteneğine sahip. Acarkent Doğa İlkokulu’nda okuyor. Geçen yıl wisc-r testi uygulanan Ömer, bu yıl kendisi gibi hızlı öğrenme yeteneğine sahip arkadaşlarıyla aynı sınıfta. Anne ve babası bankada çalışıyor. Ailenin tek çocuğu ama, “Bir kardeşim olsa iyi olabilirdi” diyor. Geçen yılki sınıfında hem derslerde çok sıkıldığını, hem de hızlı öğrendiği için arkadaşlarının dalga geçtiğini anlattı. Yaşıtlarına göre hızlı öğrenme yeteneğinden, yani üstün zekalı bir çocuk olmaktan memnun olduğunu belirten Ömer Fırat Çiçek, şimdi diğer arkadaşları da kendisiyle aynı hızda öğrenme yeteneğine sahip olduğu için bir sorun yaşamadığını anlatıyor. İletişimi kuvvetli, çabuk kaynaşan bir öğrenci olduğu için eski sınıfından ayrıldıktan sonra, yeni arkadaşlarıyla bir sorun yaşamadığını söylüyor. Okul dışında da kendi deyimiyle, “bebeklikten” tanıdığı birçok arkadaşı var. Ömer, en çok robotik ve Fransızca derslerini seviyor. İleride kimyager olmak istiyor, çünkü deney yapmayı ve bilimi seviyor.
Her çocuk eşit eğitim hakkından yararlansın
23 Nisan’ın, Atatürk tarafından çocuklara armağan edilmiş olmasının bu bayramın en büyük özelliği olduğunu söyleyen Ömer Fırat Çiçek, bütün dünya insanlarının çocuk haklarına sahip çıkmasını, her çocuğun eşit korunma ve eşit eğitim hakkından yararlanabilmesini diliyor. En büyük isteğini ise şöyle anlatıyor: “Çocukların aç kalmamasını, uzun süre yaşayabilmesini, çok küçük yaşlarda ölmemesini, güzel yaşamalarını, ülkelerin çocuk haklarına sahip çıkmasını isterdim.”
Mehmet Altun 7 yaşında. Şanlıurfa Halfeti’de Yukarı Göklü 100. Yıl İlkokulu’nda 2’nci sınıfa gidiyor. Kasabada yaşayan ve 5 kardeş arasında en küçük olan Mehmet, Türkçe’yi okulda öğrendi. Bir ağabeyi asker, diğerleri çalışıyor, ablası lisede. Annesi ev hanımı, babası ise iş buldukça çalışıyor. Kürkçe’yi çok iyi konuşabilen Mehmet 23 Nisan’ı ve hayallerini şöyle anlatıyor: “Her şeyi Kürtçe ile açıklıyoruz. Türkçe bilmiyordum. Annem de konuşamıyor. Okumayı, yazmayı, harfleri okulda öğrendim, ablam da evde yardımcı oldu, ders çalıştırdı, kelimeleri öğretti. Türkçe dersinde zorlandım. Yazı yazamıyordum, bazı harfleri unutuyordum. Ama teneffüslerde Türkçe bilen arkadaşlarımla konuşmayı denedim, her iki dili de konuşuyorum. Bazılarıyla Türkçe bazılarıyla Kürkçe ile anlaşıyoruz. Yanımda oturan sıra arkadaşım da yardım etti. 4 kardeşim var. 15, 14, 13 ve 11 yaşlarında. Tek başıma kaldığım bir odam yok. Erkek kardeşimle aynı oda da yatıyorum. 23 Nisan’nda okulda öğretmenimizle şarkı söyleyeceğim. Arkadaşlarım ile birlikte olacağım. Daha sonra saklambaç oynamak istiyorum. Büyüdüğümde ise askerlik yapacağım. Okulumuzun yakınında bir karakol var. Bazen onları arabalarıyla geçerken görüyorum. Kıyafetlerini çok seviyorum. Renkleri çok güzel. Babam pazarcılık yaptığı için okul bitince ona araba, anneme de altın almak isterdim. Elimde sihirli bir değnek olsa bir kale yapardım. İçine arkadaşlarımla girip saklambaç oynardım. Bence herkes istediği gibi eğlenmesin.
1)Çocukların temel hakları neler?
- İnsan hakları çocuklar için de geçerlidir. Dünya üzerindeki tüm çocuklar doğuştan itibaren korunma, katılım, gelişme, yaşama, barınma, eğitim, sağlık, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklara sahipler.
2) Aile, toplum ve Okul içinde çocuğa gelişme imkanı sunacak ortam nasıl yaratılabilir?
- Her çocuğun temel haklarını koruyacak bir çevreye ihtiyacı var. Bunu da sağlayacak kurum öncelikle devlet olmalı. Kültür, eğitim, sağlık gibi imkanlar ücretsiz sunulmalı. Aile çocuğun gelişimden sorumludur ancak eşit ortamda eğitim, çevre güvenliği, ulaşım gibi hizmetler devlet tarafından karşılanabilmeli. Örneğin bir çocuğa aile bakamıyorsa, ihtiyaçlarını gideremiyorsa sorumluluğu devlet alabilir ya da destek verebilir.
3) Her çocuğun nitelikli ve eşit eğitim alabilmesi için neler yapılmalı?
- Öncelikle her çocuğa ulaşılarak en uygun ortam sunulmalı. Sınıflar buna uygun düzenlenmeli. Eğitim kurumları fiziki olarak engelli öğrenciler için de hizmet verebilecek nitelikte olmalı. Ulaşım sorunu varsa gidermek gerekiyor. Okul yolu aile için maddi külfet haline gelmemeli. Çocuklara verilecek eğitim ücretsiz olmalı ve kılık kıyafet, ders araçları da bu kapsamda yer almalı. Öğrencilerin beslenme, beden ve ruh sağlıkları düzenli aralıklarla kontrol edilmeli. Öğretmen ve eğitim içeriği her kurum için aynı kalitede olmalı.
4) Risk altındaki çocuklar, gelişme çağında olumsuzluklardan nasıl korunabilir?
İlk aşamada her alanda hizmet personeli duyarlı olmalı. Çocuk haklarını ihlal etmeden çalışmalarını sürdürmeliler. Örneğin aile hekimleri 0-6 yaşındakileri fiziksel ve ruhsal sağlık açısından kontrol etmeli. Öğretmenler ise düzenli takip gözlem yapabilmeli. Uzmanların bu konularda bilgili olması ve gereken birimlere yönlendirmede bulunması da önemli. Karşılaşabilecek riskler analiz edilmeli ve önlenmesi için çalışılmalı. Örneğin araç kullanımında çocuklar için uygun olmayan durumlar, internet kafelerde siber suçlara maruz kalanlar gibi. Beslenmeden barınmaya kadar bu tehditler geçerli. Bu amaçla sosyal hizmetler, emniyet, adalet, çalışma, sağlık, milli eğitim bakanlığı gibi kurumlar ortak hareket etmeli. İyi bir veri toplama ve değerlendirme sistemi oluşturulmalı.
5) Çocuğun demokratik ortama katılımı nasıl sağlanabilir?
- Öncelikle aile ve okulda çocuğun görüşünün alınması gerekiyor. Onların fikirlerine önem verilmeli ve saygı duyulmalı. Kendilerini anlatmalarına, isteklerini söylemelerine imkân verilmeli. Kısıtlayıcı kurallardan uzak durulmalı. Yetişkinlerin yönlendirmesi dışında resmi kurumlarda çocukların temsiliyetleri sağlanmalı. Gazete, dergi gibi yayın organlarında görüşlerine yer verilebilir. Ayrıca bu amaçla radyo ve benzer programları da yapabilirler.