Güncelleme Tarihi:
İşlerin yolunda gittiğini ve ne yaptığının farkında olduğunu öğretmenin hem aileye, hem de çocuğa hissettirebilmesi gerekiyor. Öğretmene güvenen anne-baba, bu duyguyu çocuğuna da yansıtacak ve çocuk da kendisinin güvende olacağına inanacaktır.
Öğrencinin okul kaygısı da tıpkı diğer duygular gibi gerçektir ve olduğu gibi kabul edildiğini hissetmesi önemli. Bu nedenle öğretmenin durumu anlayışla karşılaması ve çocuğu bu duygularıyla kapsıyor olması ilerideki okul uyumu açısından değerli olacak. Çünkü çocuk, o sırada alışık olmadığı ve yadırgadığı bir durum için gerçekten kaygı duyuyordur. “Korkma, korkulacak bir şey yok” denildiğinde, sürekli olarak korkulacak bir şeyi olduğunu algıladığından bu tür komutlar içeren cümleler gerginliği artırır.
Öğretmenin desteği neden önemli?
* Öğretmen sınıf düzenini, çocukları korkutmadan sağlayabilmeli.
* Çocuğa karşı esnek, hoşgörülü ve tutarlı olmalı.
* Sevecen ve ilgili öğretmen, çocuğun uyumunu kolaylaştırırken, mesafeli ve kararsız bir yaklaşım güvensizlik yaratarak çocuğun endişesini katlayabilir.
* Öğrencinin okulda kendini terk edilmiş ve yalnız hissetmesine yol açacak kızma, bağırma, küçük düşürme, incitme ve kıyaslama gibi davranışlardan kaçınılmalı.
* Bu sırada çocuğun ilgisini çekebilecek sınıf içi aktiviteler de anlamlı olacaktır.
* İlk etapta çocuğun sınıf içi çalışmalara katılmaya zorlamaktan kaçınılmalı, başlangıçta kolaylıkla üstesinden gelebileceği görevleri alması için desteklenmeli.
* Akranlarıyla değişik oyun ve görevler yoluyla ilişkiler kurmaya başladığında, öğrencide kendi kendini denetleme becerisi ve guruba ait olma duygusu ön plana çıkar.
* Çocuğun eksik ve yetersiz yönlerini vurgulamak yerine, başarıları ön plana çıkarılmalı.
* Ona; okulda hangi durumlarda kimden, nasıl yardım alacağı ve ihtiyaçlarını nasıl karşılayabileceği öğretilmeli.
* Öğretmen kendi iç çatışmalarını, bunalımlarını, öğrencinin ailesine olan kızgınlığını öğrenciye yansıtmamalı.
Adım adım okulla buluşturulmalı
Tüm bu ilişkilerin yeterli ve kaliteli bir biçimde düzenlenmesi ve tedirgin çocuğun okula alışması açısından eğitim programına geçmeden hemen önceki uyum haftası dönemi son derece kıymetli. Olumsuz davranışlarını göz önünde bulundurup ailelere; çocuklarının güvende olduğu, kaygılı yaklaşımlarının çocuğa yansıyabileceğinin hatırlatılması gerekiyor.
Çocuğun anne-babası ya da güven duyduğu kişiyle okula gitmesi desteklenmeli, gerektiğinde bu kişinin, öğrencinin kendini rahat hissedinceye kadar kısa bir süre sınıfta oturması, kademeli olarak sınıf kapısının dışında, okul kantininde ve daha sonra da okul bahçesi gibi uzaklıklarda durması sağlanmalı.
Öğrenci ısrarla sınıfa girmek istemiyorsa; ilk günlerde okulun bahçesine, sonra okul içine, daha sonra sınıfa girmesi; önce bir saat, sonra yarım gün, sonra tam gün okula gitmesi sağlanarak, adım adım okulla buluşturulması çocuğun korkusunun azalmasına yardımcı olur. Okula gitmeme ne kadar uzarsa, sorunun çözümü o kadar zorlaşır. Çocuğun mümkün olduğu kadar çabuk, yeniden okula devam edebilmesini sağlamak gerekiyor.
Okul kaygısı tüm bu yaklaşımlara rağmen devam etme eğilimi gösteriyorsa, konuyla ilgili kuruluşlara