Çocuklarda eğlenceli eğitimin öğrenim sürecine katkısı

Güncelleme Tarihi:

Çocuklarda eğlenceli eğitimin öğrenim sürecine katkısı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 23, 2022 11:59

Eğlenmek sosyal bir varlık olan çocuğun temel haklarından biri. Bu hak, çocukların insan olarak haklarını güvence altına alan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 31’nci maddesinde “Taraf Devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma, kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar” şeklinde belirtiliyor.

Haberin Devamı

Eğlenmek temel bir hak olmanın yanı sıra genetik kodlarımıza işlenmiş hayatta kalma, sevgi ve ait olma, güç ve özgürlük gibi temel bir psikolojik gereksinim ve güdü olarak da görülür. Güdü canlıyı harekete geçiren içsel veya dışsal güç/uyarıcı iken, güdülenme de bir şeyi yapmaya karşı harekete geçme, heyecan duyma, istekli olma ve hareketi sürdürme hali. Öğrenciler açısından güdülenme ise öğrenmeye karşı istekli olmaya, öğrenmek için harekete geçmeye ve çaba göstermeye karşılık gelir. Öğrenmeye istekli olma zorlama, tehdit, ceza, takdir, övgü, rica ve ödül gibi dışardan gelen uyarıcılar ya da bireyin kendi merak, ilgi, başarma/gelişme duygusu, değerleri ve hedefleri yoluyla oluşabilir. Araştırmalar dışsal güdülenmenin etkilerinin kısa süreli olduğunu, uzun vadede ise ödüle ve dış denetime bağımlılık yarattığını ya da cezaya duyarsızlık yaratması nedeniyle olumsuz sonuçları; içsel güdülenmenin ise hedeflere ulaşma ve görevleri yerine getirmede uzun vadeli, kalıcı ve bireyde daha çok hoşnutluk yaratan sonuçları olduğunu gösteriyor.

EĞLENMEK BİR HAK VE PSİKOLOJİK BİR İHTİYAÇ
Çocuklar yaşları gereği her zaman kendileri için iyi ve doğru olan hedefler ve değerler oluşturamayabilirler. Bu durumda onları dışardan güdülemek gerekebilir. Dışarıdan güdülemede eğlenerek öğrenme sağlanamaz ise öğrenciler muhtemelen sıkılırlar ve görev dışı davranışlarda eğlence ararlar. Bu nedenle, okul/sınıf ortamlarında gerçekleşen öğrenmelerde eğlenmenin bir hak ve psikolojik ihtiyaç olduğu göz önünde bulundurularak öğrenmeden haz alma gibi mutlu olmanın koşulları da oluşturulmalı. Ancak eğlenerek öğrenmek ya da öğrenmeyi eğlenceli kılma konusunda bazı dirençler olabilir. Bu dirençlerin çeşitli nedenleri şu şekilde sıralanabilir:
Geleneksel, otoriter, öğretmen merkezli, öğrenciyi edilgen ve dışarıdan denetlenmeye muhtaç gören eğitim sitemlerinde özellikle matematik, fen ve tarih gibi derslerde eğlenerek öğrenmenin/öğrenmeyi eğlenceli hale getirmenin öğretmen otoritesinin zayıflayacağı, disiplini bozacağı, sınıf kontrolünün sağlanamayacağı ve sınıfta kaos yaratacağı kaygısını oluşturabilir. Bu anlayışa göre öğrenme ciddi bir iş oluyor ve sınıf eğlenme yeri olmuyor. Öğrencilerin güldüğü, birbiriyle etkileşerek sosyalleştiği, drama, sanat, müzik veya dansla yaratıcılıklarını ortaya koydukları çalışmalar akademik açıdan değerli görülmeyebiliyor. Okul öncesi ve ilkokul kademelerinin programları hariç diğer kademelerde ve yetişkin eğitimi program ve öğretim süreçlerinde, oyun ve eğlenme temelli öğrenmeye etkinlik ve yöntemlerine nadiren yer veriliyor. Öğrencileri sınavlara hazırlama baskısı nedeniyle pek çok öğretmen uygulamada eğlenerek öğretim yapma konusunda kaygı yaşayabiliyor.

Haberin Devamı

EĞLENMEDEN ÖĞRENME BİR ANGARYA
Sınıflardan coşku, neşe ve huzur çıkarıldığında öğrenciler öğrenmekten zevk almak yerine sıkılır, zamanla öğrendiklerine yabancılaşır ve mutsuzluğu öğrenirler. Amerikalı eğitimci John Dewey, 1933 tarihli ‘Nasıl Düşünürüz’ adlı eserinde ‘aynı zamanda hem eğlenceli hem de ciddi olmanın’ ideal öğrenme koşullarından biri olduğunu, eğlenme olmaksızın yapılan öğrenmelerin öğrenciler için angaryaya dönüşeceğini belirtiyor. Eğlenerek öğrenmek salt oyun oynamak ya da boş vakit etkinliği değil, öğrenmenin ciddiyeti içerisinde hoşça duygular yaşamayı barındırır.

Haberin Devamı

ÜST DÜZEY BİLİŞSEL ÖĞRENMEYİ SAĞLAR
Beyin görüntüleme ve sinir sisteminin fizyolojisini inceleyen taramalar, stresli koşullar altında beynin duygusal filtrelerini harekete geçirdiğini, daha yüksek bilişsel ağlara bilgi akışının sınırlandığını ve öğrenme sürecinin durma noktasına geldiğini belirledi. Öte yandan sınıf içinde gerçekleşen öğrenme deneyimleri zevkli, öğrencilerin yaşamları ve ilgileriyle alakalı olduğunda ise üst düzey bilişsel öğrenmelerin gerçekleştiğini gösteriyor. (Willis, 2007). Öğrenme eğlenceli hale getirildiğinde çocukların / öğrencilerin dikkatlerinde yoğunlaşma sağlanır ve böylece derin öğrenmeyle meşgul olurlar, becerilerini pekiştirirler ve öğrendiklerini akıllarında tutarlar.

Haberin Devamı

ZİHİNSEL GELİŞİMİ DESTEKLER
Öğrenirken eğlenmek, öğrencinin öğrenme sürecine katılımı sağlayarak ve öğrenilen konuları anlamlandırmaya teşvik ederek, onların konu ile ilgili sayma, sınıflandırma ve kalıplar oluşturma becerilerini destekler. Yeni olasılıkları hayal etmelerine, sorunları belirlemelerine ve bunları çözmek için çalışma ile ilgili beceriler kazanmalarına, içerik bilgisi edinmelerine ve yaratıcı düşünmeyi geliştirmelerine olanak tanır. Bu sayede; insanlar, fikirler, materyaller ve dünya arasında yeni bağlantılar kurarlar.

GELİŞİMİ OLUMLU YÖNDE ETKİLER
Sosyal ve duygusal öğrenme, yalnızca bilgi ve becerilerin edinilmesine değil, değerlerin, inançların, tutumların ve günlük davranışların değiştirilmesine veya geliştirilmesine de odaklanır. Çünkü eğlenmek hem bireyin kendi içinde hem de başkalarıyla olan ilişkilerinde dengeli bir yaşam sürdürmesinin vazgeçilmez unsurlarından biri. Eğlenmek, başkalarıyla uyum içinde yaşamayı bilen, bireylerin kendini güvende ve değerli hissetmesini sağlayan ve bir gruba ait olma gereksinimini karşılayan toplulukların oluşmasında önemli rol oynar. Çocuklar veya öğrenciler de eğitim ortamlarında akranlarıyla etkileşim halinde. Eğlenerek öğrenmenin yarattığı hoşnutluk duygusu ve coşku; öğrencilerin birbirlerini dinlemesine, birbirlerinin bakış açısını almasına, güvene dayalı arkadaşlıklar kurmasına yardımcı olur. Bununla birlikte başkalarıyla birlikte üretmenin memnuniyetini yaşamasına, fikirlerini paylaşmasına, kendini ifade etmesine, müzakere etmesine, uzlaşmaya varmasına, iş birliği yapmasına ve hoşgörülü olmasına önemli katkılar sağlar.

Haberin Devamı

DENGELERİN GÖZETİLMESİ GEREKİR
Özellikle 1980’lerden sonra hayata geçirilen neoliberal kamu politikaları, küreselleşme ve dijitalleşme ile gündelik hayatta olduğu gibi eğitim sistemleri de bireycilik, girişimcilik, rekabetçilik, tüketerek hazzı artırmak gibi piyasa temelli değerler çerçevesinde yeniden yapılandırılmaya başlandı. Süreç içerisinde okul öncesinden üniversiteye kadar her kademede 'müşteri odaklılık' ve 'müşteri memnuniyeti' anlayışı ön plana çıktı. Bu anlayışıyla 'eğitim' ve 'eğlence' kelimelerinin birleşiminden oluşan 'edutainment' söylemleri eğitim kurumlarının ve öğretmenlerin üzerinde, eğitim süreçlerinde 'mutluluk ve haz yaratma' baskısı oluşturuyor. Elbette öğrenciler kendilerine haz ve mutluluk veren eğlenceli öğrenme deneyimlerine daha çok değer verirler ancak eğlence aynı zamanda öğrenmeyi engelleyebilir veya öğrenmenin yerini alabilir. Eğlenmek, öğrenmede araç iken amaç haline gelebilir. Bu durumda eğlence öğrencinin dikkatinin dağılmasına yola açar, öğrenciler öğrenilen konunun kazanımlarını edinemeyebilirler ve öğrenme süreci önemsizleşir. Öğrenmeyi her zaman eğlence ile ele almak, öğrenilen şey eğlendirmiyorsa öğrenciler öğrenmiyorlar algısı yaratabilir. Öğrenme öğrenciler için bir zorunluluk ve mücadele etmesi gereken bir engel haline gelir. Öğrenme etkinliklerinde öğrenmenin, öğrencinin bilişsel ve duyuşsal çabasını gerektirdiği akılda tutularak, öğrenmeyi eğlenmenin aracı haline getirmeyen bir denge gözetilerek eğitim ortamlarında öğrencilerin bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimini destekleyecek eğlenceli etkinliklere yer verilmeli.

Haberin Devamı

PROF. DR. NACİYE AKSOY KİMDİR?
Naciye AKSOY, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Sınıf Eğitimi Anabilim Dalında öğretim üyesi. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi’nde lisans ve Eğitim Bilimleri Enstitüsü Sınıf Eğitimi Anabilim Dalında yüksek lisans ve doktora dersleri yürütmektedir. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde lisans, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Eğitim Yönetimi ve Planlaması alanlarında yüksek lisans ve Amerika’da University of Cincinnati’de doktora eğitimini tamamladı. Sınıf yönetimi, çocuk hakları ve nitel araştırma alanlarında çalışmalarını sürdürüyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!