Güncelleme Tarihi:
2017-2019 TÜİK verilerine göre, 7-14 yaş aralığında çocukların okula gitmelerine engel olan birincil etken ‘kronik diş ağrısı’ olarak tespit edildi. Bu durum, çocukların eğitim alamaması ve beslenememesinin yanı sıra, evde ona bakmakla yükümlü çalışan anne, baba, abla, abi gibi kişilerin de iş gücü kaybına neden oluyor. Kronik diş ağrısının, dünyada senede 32 milyon ders saati kaybına yol açtığı belirtiliyor.
ETKİSİ ARAŞTIRILDI
Bu sorunu Türkiye’de çözmek üzere harekete geçen Dr. Gilman Yücel ve ekibi, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek ‘artırılmış gerçeklik’ (AR) teknolojisini kliniğe adapte etti. Burası, bembeyaz duvarları ve döşemeleri olan alışıldık bir klinikten ziyade oyun parkını andırıyor. Hatta yoldan geçen çocuklar dişçi olduğunu dahi anlamadan ‘oyun parkı’ diye içeri girmeye çalışıyor.
Üstelik ekip, AR teknolojisinin çocuklardaki dental korku-kaygıyı düşürdüğünü kanıtlayan bir de araştırma yaptı. Araştırmanın sonuçları, Temmuz ayında ABD’li ‘Journal of Clinical and Diagnostic Research’ adlı bilimsel dergide yayınlandı. 2021 yılında yaşları 6 ila 14 arasında değişen 511 çocuk üzerinde yapılan araştırmaya göre, muayene veya tedavi öncesinde artırılmış gerçeklik oyunlarını deneyimleyen çocukların diğerlerine göre anlamlı derecede daha düşük dental kaygı düzeyine sahip olduğu ortaya çıktı.
FİNLANDİYA’DA BİLE DURUM AYNI
“Çocuklara dişçiye gitmeleri için bambaşka bir hikâye yaratıyoruz” diyen Dr. Gilman, özetle şunları söyledi: “Finlandiya’da 2006 ve 2017 yıllarında, çocuklarda 10 senede ortalama ne değişiyor diye bakılmış. Eğitim, teknoloji, bilişim ve sağlık sistemi değişirken, dental korku-kaygının değişmediği saptanmış. Sosyo-ekonomik olarak çok ileri durumdaki Finlandiya’da bile durum böyleyken, yapılanlarda ‘ya eksik ya da hata var’ deniyor. Biz de ‘tüm yöntemleri geliştirip bugünün çocuklarına entegre etmemiz gerekir’ diye düşündük.”
BEKLEME SALONUNDA KAYGI BAŞLIYOR
“Çocuklarda dental korku-kaygıyı minimize edebilmek için ekipçe kafa yorduk. Korku-kaygının en yüksek hissedildiği yer ise muayenehaneden çok bekleme salonu. İşe kliniğimizi yeniden dizayn etmekle başladık. Çünkü çocuklar kliniğe geldiklerinde eğlenmek, oyun oynamak ve güvende hissetmek istiyor. Yabancı yüzler görmek, yabancı sesler duymak onları tedirgin ediyor. Yetişkinleri dahi korku-kaygıya sevk eden beyaz dekorasyondan vazgeçip, Walt Disney stüdyolarını da yapan ‘Imagination Design Studios’ ile çalıştık. Kendileriyle Türkiye’de çalışan tek klinik biziz. Hatta geçen yıl bizi ‘ilham veren klinik’ seçtiler. Kliniğimizin önceki hali ile yeni halinde muayene olan çocuklarla da bilimsel araştırmamızı gerçekleştirdik.”
SANA DEĞİL ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK
“Türkiye’nin ilk tematik yaklaşımlı kliniği olarak, artırılmış gerçeklik uygulamalarını yüksek teknolojili ürünlerle uyumlandırdık. ‘Sanal gerçeklik’ (Virtual Reality) yerine ‘artırılmış gerçeklik’ (Augmented Reality) tercih etmemizin sebebi, VR gözlükleriyle çocuklar gerçek dünyadan kopuyor ama AR uygulaması öyle değil. Çocuklar kliniğe geldiklerinde, ormana benzeyen, sürprizlerle dolu bir atmosferle karşılaşıyorlar. Muayene öncesi ilk iş, kliniğimizdeki çocuk gelişimi uzmanıyla görüşüyorlar.”
ÇOCUKLARIN DİŞÇİYE GİTME SEBEBİNİ DEĞİŞTİRDİK
“Daha sonra, oyun oynarken ağız temizliği eğitimi de veren eğlenceli karakterler (kaplan, maymun, zürafa) aracılığıyla çocuklar diş hekimi ziyaretinin yarattığı kaygıdan uzaklaşıyor. Ayrıca çocuklar bu karakterlerle çektikleri fotoğrafları almak için veya oynadıkları oyuna devam etme isteğiyle bir sonraki randevularına gelmeye son derece hevesli oluyorlar. Onların kliniğe gelme sebeplerini değiştiriyoruz. ‘Tellerini takmak’ için değil de, ‘fotoğrafını almak için gelir misin’ diyoruz. Karakterlerle çektirdikleri fotoğrafı çocuk gelmeden panomuza yapıştırıyoruz. Kendisi onu buluyor. Yani tüm tedavi sürecini oyunlaştırıyoruz. Çünkü çocukların en profesyonel mesleği oyun oynamak ve hayatı oyun aracılığıyla keşfediyorlar.”
KORKU OLUŞMADAN ÖNÜNE GEÇİYORUZ
“En başından beri önceliğimiz, çocuklar ve onların özel ihtiyaçlarını karşılayabilmek oldu. Yalnızca dişleri tedavi etmek değil, çocuk hastalarda diş sağlığı farkındalığını sağlamak, böylece çocuklukta başlayan diş hekimi korkusunun henüz oluşmadan önüne geçmek istiyoruz. Bu konu aslında göründüğünden çok daha önemli. Çünkü ağız hastalıkları, bulaşıcı olmayan hastalıklar arasında görülme sıklığı açısından ilk sırada yer alıyor. Ağız sağlığı sorunları, erken yaşta önlem alınmazsa yalnızca ülkemizde değil tüm dünyada sosyal güvenlik ve sağlık sistemine ağır yükler getirerek sosyal refahı ve insanların yaşam kalitesini birçok açıdan olumsuz etkiliyor. Dünyada her yıl sadece bu sebeple 32 milyon ders saati kaybediliyor.”