Güncelleme Tarihi:
TEPKİLERDE AŞIRIYA KAÇMAYIN
Marmara Üniversitesi (MÜ) Atatürk Eğitim Fakültesi Okulöncesi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ozana Ural, “Ebeveynlere düşen ilk görev şiddet ve savaş haberlerini çocuklardan mümkün olduğunca uzak tutmak. Kazara izliyorlarsa, ebeveynler ve yanındakilerin tepkilerinde aşırıya kaçmayacak şekilde üzüntü belirten bir dil kullanmaları gerekiyor” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Eğer çocuk arkadaşlarından savaşı duyduğunu söylüyorsa, ebeveynler ‘kötü şeyler oluyor malesef çocuğum’ mesajı içeren sakin açıklamalar yapmalılar. Çocuğa niçin insanlar birbirini öldürüyor, neden savaş var sorularının cevabı da verilmeli. Burada olumlu bir cümle kurmak çok önemli. Çocuğun yaşına uygun olarak ‘mutlaka bu durum çözülecektir’, ‘konuyla ilgili güzel haberler okuyorum barış gelecektir” gibi mesajlarla umut telkin edilmeli.
OKUL VE AİLE İŞBİRLİĞİ
Ebeveynler kadar okul idarecileri ve öğretmenler de bu konuda hassas olmalı ve herkes işbirliği yapmalı. Eğitimcilerin, bu konuların evde nasıl konuşulacağını ebeveynlere anlatmaları gerekiyor. Olumsuz etkileri azaltacak yetişkin işbirliğine ihtiyacımız var. Çünkü bu savaş yetişkinlerin eseri ancak savaştan en çok etkilenen çocuklar. “
GAZETECİLER GERÇEKLİĞİ ARTIRIYOR
Körfez savaşından beri hepimizin savaş algısının çok değiştiğini söyleyen Prof. Dr. Ozana Ural, “Savaş televizyon bir larda çoğu zaman video oyun gibi algılanıyor. Her şeyi uzaktan izliyoruz. Yetişkinler olarak savaşları biz bile içselleştirmekte zorlanıyoruz. Bir yerde bir patlama görüntüsü ya da bir ışık görüntüsü paylaşılıyor. Ama biz onun ne olduğunu anlayamıyoruz. Dolayısıyla yayın kuruluşlarının o bölgelere muhabirlerini gönderip, röportajlar, yayınlar yapması ve fotoğraflar çekmesi gerçekliği güçlendiriyor, video oyun algısını yıkıyor” diyor.
SORUNLAR KONUŞULARAK ÇÖZÜLEBİLİR
“Şiddet davranışları da aynı COVID-19 gibi bulaşıcı ve etkileyicidir. Çam ağacının kozalakları nasıl çevreye sıçrar ve oraları da yakarsa şiddete maruz kalmak da aynı yanan bir çam ağacı kozalağı gibi tüm ormanı ateşe verebilir çünkü şiddet öğrenilen bir davranış olduğu gibi travmatik etkilere de yol açabilir” diyen Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Nilüfer Koçtürk şunları söyledi:
EBEVEYNLER NELER YAPMALI?
ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez yaş dönemine göre çocuklara savaşın nasıl anlatılması gerektiğini şöyle sıraladı:
OKULÖNCESİ VE İLKOKUL DÖNEMİ
- Savaşla ilgili sorular sorduğunda kısa ve net yanıt verin.
- Aklına takılan bir soru olursa “kapım her zaman açık” mesajı verin.
- “Uzakta başka bir ülkede savaş var bu çok önemli bir konu ama güvendeyiz” deyin.
- Duygulara çok girmeyin.
- Mesajları basit tutun.
ORTAOKUL VE LİSE DÖNEMİ
- Ortaokul ve lise çağındaki çocukların savaşla ilgili özel soruları olabilir onlar üzerine konuşun. - Çocuğunuza neler düşündüğünü ve hissettiğini sorun.
- Sınırlı kaldığınız noktada birlikte araştırın ve birlikte öğrenin.
- Savaş özellikle erkek çocuklarda askerlik ve gelecek kaygısını tetikleyebilir. Dolayısıyla çocuğunuzun hangi koşullarda kendisini güvende hissedeceği üzerine sohbet edin.