Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2023 10:43
Mihriban öğretmen, yıllardır doğup büyüdüğü yer olan Hatay’dan uzakta, İstanbul’da yaşıyordu. Ancak hayat şartları onu depremden iki ay önce Kırıkhan’a geri dönmek durumunda bıraktı. 6 Şubat depreminden sonra ailesiyle bir çadıra sığınan ve orada yaşamaya başlayan genç öğretmen, kendi travmasını bir kenarı bırakıp içindeki öğretmenlik aşkıyla çocuklara el uzattı.
Depremzede Mihriban Mike Marmara Üniversitesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği bölümünden 2013 yılında mezun oldu. 2019 yılında da yine aynı üniversitede yüksek lisansını tamamlayıp doktora eğitimine başladı. 2021 yılından itibaren İstanbul’da özel okullarda öğretmenliğe başladı. Diğer yandan, 2022 yılında KPSS’ye girdi ve 78 puan aldı. Özel okullarda çalışmak içindeki öğretmenlik ateşine iyi geliyordu ama geliri İstanbul’da tek başına yaşamasına yetmiyordu. Ekonomik zorlukları aşamayınca depremden 2 ay önce memleketi Hatay’a dönüp öğretmen olarak atanacağı günü orada ailesinin yanında beklemeye karar verdi. Ancak 30 yaşındaki Mihriban Mike de ailesiyle birlikte o büyük felaketin mağduru oldu. Büyük depremin ardından hayatta ve ayakta kalabilen herkes yardıma ihtiyacı olan komşuları, akrabaları ya da hemşehrileri için bir şeyler yapabilmek için çırpınıyordu. Mihriban öğretmenin de aklına bildiği işi yaparak çocuklara yardımcı olma fikri geldi. Sonrasını kendisi şöyle anlatıyor:
KENDİ YARALARIMI SARDIKTAN SONRA HEMEN İŞE KOYULDUM “Maddi durumu iyi olanlar Hatay’dan giderek başka şehirlerde hayata tutunmaya çalışıyor ama pek çok insanın böyle bir şansı yoktu. Ben
deprem olduğu günden beri Hatay’dan hiç ayrılmadım. Evimiz hasarlı ve mahallemizde çadırda yaşıyoruz. Bu süreçte etrafta çok fazla travmalı çocukla karşılaştım. Onlara oyun, sanat ve eğitim iyi gelecekti. Evet ‘ben bir depremzedeyim ama önce öğretmenim’ diye düşündüm ve biraz kendi yaralarımızı sardıktan sonra da işe koyuldum. Çünkü Hatay artık sadece Mustafa Kemal
Atatürk’ün şahsi meselesi değil, hepimizin şahsi meselesiydi.
HER HAFTA KİLOMETRELER TEPİYORİlk önce konteyner oyun alanı açmak istedim. Konteyneri, Altınözü’ndeki çocuklara
sinema gösterimi yapılması için bir siyasi parti vermiş. Oranın halkı da benim bu konteyneri aynı zamanda oyun alanı olarak kullanmama izin verdi. Tabii çocuklar şimdi burada sadece oyun oynamıyorlar resim ve el sanatlarıyla uğraşıyorlar. Amacım onların bilişsel psikomotor becerilerine katkı sağlamak. Haftanın 2-3 günü onlar için 70 km uzaklıktaki Altınözü’ne gidiyorum. Ben Kırıkhan’dayken de istedikleri zaman kullanmaları için ailelere anahtar bıraktım. Onlarla bir aradayken ben de kendimi çok iyi hissettiğimi fark ettim aslında birlikte iyileşiyoruz yaralarımızı birlikte sarıyoruz.
KONTEYNERDE OYUN ABLASI, ÇADIRDA SINIF ÖĞRETMENİKırıkhan’daki çadırda ise 2’nci sınıf öğrencilerim var. Orda eğitim öğretime nisan ayında başladık, derslere devam ediyoruz. Sosyal bilgiler öğretmeniyim ama sınıf öğretmenliği yapar gibi ilerliyorum. Temel dersleri işleyerek günü geçiriyoruz. Bize destek olan, kitap gönderen gönüllüler oluyor. Okuyup üzerine konuşuyoruz. Her bir çocuğun psikolojik desteğe ihtiyacı var. Sahada pek çok noktada Millî Eğitim Bakanlığının destek ve ders çadırları var. Ben de çorbada tuzum olsun istedim. Çünkü travmaları çok fazla ve çok fazla desteğe ihtiyaçları var. Tek başına tuvalete gidemeyen hiç yalnız kalamayan çocuklarımız var. Eğitimin ve oyunun onlara ne kadar iyi geldiğini her geçen gün daha net görüyorum.
‘FAYDALI OLDUKÇA YANLARINDA OLACAĞIM’Çocuklara moral olması için milli ve dini bayramları birlikte kutladık. Geldiklerinde kendilerini iyi hissedebilecekler bir ortam oldu. Gönüllü yardımsever insanlar bayramlık gönderdi. O bayramlıklarla 23 Nisan’ı kutladık. 23 Nisan’ı kutlarken onlara armağan edilen bayramı doya doya yaşasınlar istedim. Çuval yarışı, halat çekme oyunu gibi geleneksel oyunlar oynadık. Şimdi daha çok çocuğa ulaşmak için Hatay merkeze de bir kütüphane kurmak istiyorum. Bu süreçte onlara ne kadar faydam olursa hep yanlarında olacağım.”