Güncelleme Tarihi:
Teknolojinin gelişmesi ve sosyal medya platformlarının artık hayatımızın bir parçası haline gelmesiyle her alanda yapılan yardım çalışmalarından daha fazla haberdar olmaya başladık. Özellikle kış koşullarını hissetmeye başladığımız bu günlerde sosyal medyadaki yardım kampanyaları daha görünür olmaya başladı. Ama özellikle çocuklara yönelik yardımlarda hem bu tür kampanyaları düzenleyenlerin hem de destekçilerin dikkat etmesi gereken önemli bazı noktalar var. Koruncuk Vakfı Yurtlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Seda Akço, çocuklara yapılan yardımların istismara davetiye çıkarabileceğine dikkat çekerek bu yardımların nasıl yapılması gerektiğini Hürriyet’e anlattı. Akço, Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne dikkat çekerek şunları söyledi:
BU İYİLİK DEĞİL, SORUMLULUĞU YERİNE GETİRMEK
“Her çocuğun yeterli bir yaşam standardına sahip olma hakkı var. Anne babası bunu sağlayamadığında toplum ve devlet, bütün çocukların eşit olarak asgari yaşam koşullarına sahip olmasını sağlamakla yükümlü. Eğer bizler, bir çocuğun yeterli yaşam standardına sahip olması için bazı destekler sağlıyorsak yaptığımız şey bir iyilik değil, sorumluluğun yerine getirilmesi olur. Bu tür çalışmaları yapmak üzere kurulmuş örgütlerin faaliyetlerini yerine getirmek için kaynağa, dolayısıyla da bağışlara ihtiyacı var. Ancak burada yardıma ihtiyacı olan çocuk değil, çocuğa karşı yükümlülüğünü yerine getirmeye çalışan resmi veya özel kuruluş. Bu nedenle çocuğun yararını gözetmek kapsamında ilk yapılması gereken şey, yardıma muhtaç çocuk algısını değiştirmek. Öncelikle çocuğu yardıma ihtiyacı olan biri olarak değil hak sahibi olarak, kendimizi de ona karşı yükümlülüklerini yerine getirmek üzere çalışan yetişkinler olarak görmeliyiz. Sonra da yardım ve bağışları, bu yükümlülüğü yerine getirmek için talep etmeliyiz.
ÇOCUKLAR NESNELEŞTİRİLİYOR
Yapılan tüm kampanya ve hizmetlerde yapılan yardımın ve çocuğun tamamen gizli tutulması gerektiğinin altını çizen Akço, “İnsan bütün bedeni ve kişilik hakları ile bir bütün. Gizlilik konusunda çok dikkat etmemiz gereken bir nokta var. Gizlilik çocuğun sadece yüzünü ve ismini saklamak değil. Mesela onun arkadan çekilmiş bir fotoğrafını yayınladığınızda aslında bu defa da onu nesneleştirmiş oluyorsunuz. Bu durumda ona ‘Bir faaliyetin içindesin ama seni sen olarak gösteremem’ demiş oluyorsunuz ki bu onaylanacak bir davranış değil. Çünkü çocuk o fotoğraftakinin kendisi olduğunu biliyor.
KİMLİK OLUŞUMLARI ZEDELENEBİLİR
Yapılan yardımın ardından izlenmesi gereken en iyi yolun yapılanı unutmak olduğunu söyleyen Akço, şöyle devam etti:
“Çocuğa yardım yapıp, bunun da görüntülerini paylaşmak istiyorsanız, çocukların bundan etkilenmemesini sağlamak diye bir yol yok. ‘Şu okuldaki çocuklara çanta verdik, şu mahallede bot dağıttık diyor’ ve bunu kanıtlamak veya tanıtmak için fotoğraf, okul veya mahalle adı paylaşıyorsanız çocukların bundan olumsuz etkilenmemeleri mümkün değil. Bu etki geçici bir üzüntü veya utanç yaratmanın dışında çocuğun kimlik oluşumunu zedeleyebilir. Ayrıca bu şekilde çocuklar, hakkını yardımlar ile almayı geçerli bir yöntem olarak görebilir ve bundan vatandaşlık bilinçleri de olumsuz etkilenir.”
ÖZEL HAYATA SAYGI
Seda Akço, yardım çalışmalarını nasıl gerçekleştirdiklerini şöyle anlattı: “Kurumsal iletişimimizde çocuk koruma stratejisi oluşturmaya çalışıyor ve mümkün olduğunca kampanyalarımızın bu doğrultuda hazırlanmasına gayret ediyoruz. Örneğin, asla çocukların görüntülerinin veya hayat hikayeleri dahil kişisel bilgilerinin kullanılmamasına, özel hayata saygının sağlanmasına özen gösteriyoruz. Ama önümüzde uzun bir yol olduğunu da biliyoruz. Örneğin, gelecekte kampanyalarımızın çocukların ihtiyaçlarına değil, güçlü yönlerine, yeteneklerine odaklanmasını istiyoruz. Bu amacımızı gerçekleştirmek ve toplumda bir bakış açısı değişikliği yaratmak için de desteğe ihtiyaç duyuyoruz.”