Çocuklar bizim aynamızdır

Güncelleme Tarihi:

Çocuklar bizim aynamızdır
Oluşturulma Tarihi: Haziran 04, 2018 09:17

Milyonlarca öğrenci bir eğitim ve öğretim yılını daha tamamlıyor. Öğrenciler geçen sürede döneme özgü becerileri kazanmak için çok çaba harcadı. Kimileri için bir yıl çok verimli geçerken, bazıları için de daha az verimli geçmiş olabilir. Bunun birçok nedeni sayılabilir, ancak bireysel ve sosyal farklılıklar bunların başında geliyor.

Haberin Devamı

Bireysel farlılıklar, öğrencinin doğuştan getirdiği değiştirilemez, ancak geliştirilebilen özellikler olduğu için eğitim ve öğretim yoluyla ortaya çıkıyor. Yeteneklerimiz ve zekâ düzeyimiz gibi farklılıklarımız bunlar arasında yer alıyor. Önemli olan okulda öğrencilere bu farklıları fark ettirip, en uygun düzeye çıkarmalarını sağlamak. Aile ve akraba sosyal çevremiz de bunlar arasında sayılabilir. Çünkü bunları da seçemeyiz ve olduğu gibi kabul etmek durumundayız. Ancak akraba sosyal çevremizi zor olsa da hayatı anlamlı yaşayarak değiştirebilir ve geliştirebiliriz.  Sosyal farklılıklarımızda arkadaş okul, izlediğimiz televizyon filmi, üyesi olduğumuz bir sosyal kulüp, oturduğumuz çevre gibi birçok neden etkili olabiliyor. Tüm bunları neden söylüyoruz? Çünkü, öğrenci doğuştan getirdikleriyle sonradan kazandıklarının bir ürünü. Kimse bireye, “nasıl dünyaya gelirsiniz; zekânız, yetenekleriniz, aileniz, akrabalarınız, cinsiyetiniz, milletiniz kim olsun” diye sormadı. Yine, “hangi okula gidersiniz, neye inanırsınız” diye de sormadı.

Haberin Devamı

İşte tüm bu karmaşık süreçte öğrenciler bir eğitim öğretim yılını tamamladı. Öğrenme düzeylerinin değerlendirilmesinin bir ürünü ve başarı seviyelerini ifade eden bir yılın karşılığı olan karnelerini alıyorlar. Aslında karne, öğrencinin doğuştan getirdikleriyle ona başta okul olmak üzere sosyal çevre olarak kazandırdıklarımızın bir yansıması. Karne, öğrenci kadar okul ve ailenin de değerlendirilmesidir.

KARŞILAŞTIRMA YAPILMAMALI
Hal böyle olunca herkesin karneden kendine çıkaracağı dersler var, olmalı. Hiçbir başarı ya da başarısızlık tek başına öğrenciye mal edilemez, edilmemeli. Öğrencinin karnesinin sonucu ne olursa olsun bir uzman değerlendirmesine ihtiyaç vardır. Şöyle ki; çok başarılı olarak değerlendirdiğimiz bir öğrenci akranlarına göre başaralı olabilir, ancak kendi kapasitesinin altında olabilir. Ya da başarısız olarak değerlendirilen bir öğrenci kendi kapasitesini en üst düzeyde kullanıyor olabilir. Velhasıl başarı bireysel değerlendirilmeli. Kıyaslamalardan ve karşılaştırmalardan kaçınılmalı.

Haberin Devamı

OKUL, AİLEYİ DE EĞİTİYOR
Aslında okul sadece çocuğu eğitmiyor, yaşam boyu öğrenme mantığıyla aileyi de eğitiyor. Veli görüşmesi, toplantı ve konferanslar aslında bu eğitimin birer parçaları. Velinin, okulun düzenlediği bu veli etkinliklerine katılmadan çocuklarının karnelerini sağlıklı değerlendirmesi mümkün değil. Çocuklar, ailelerinin aynasıdır. Karnede notlar yüksek ya da düşük olabilir. Burada iki soru sorulmalı. Bir, ben aile olarak üzerime düşen sorumlulukları yerine getirebildim mi? İki, çocuk verilenlere karşılık verebiliyor mu? İşte bu iki sorunun cevabı evet ise, sorun yok. Diğer durumda mutlaka bir sorun vardır. Bu da karneye olumsuz olarak yansıyacaktır.

Haberin Devamı

SORUN VARSA, ÇOCUKTA DEĞİL
Diyelim ki, sorun var ve karneye zayıf olarak yansıdı. Bu durumda aileler sorunu çocukta değil kendinde, okulda ya da sosyal çevrede aramalı. Çünkü çocuk en son sorun aranacak kişidir. Peki, böyle bir durumda ilk önce ne yapılmalı?

- Bir, çocuğun kapasitesi iyi bilinmeli.
- İki, aile sorumluluklarını yerine getirebiliyor mu? Özeleştiri yapabilmeli.
- Üç, okul iyi bir öğrenme ortamı sunuyor mu? Müdür lider mi, öğretmenlerin formasyonu ve motivasyonu yeterli mi? İyi bir model olabiliyor mu? Bunlar değerlendirilmeli.

OKUL PSİKOLOJİK DANIŞMANINDAN DESTEK ALMAK ŞART
Bundan sonra diğer unsurlar dikkate alınabilir. Nedir bu diğer unsurlar?

Haberin Devamı

- Bir, öğrencinin öğrenme stili nedir? Bu mutlaka bilinmeli.
- İki, öğrencinin yetenekleri neler? Bunları geliştirebiliyor mu? Bu, tespit edilmeli.
- Üç, öğrenci zamanı yönetebiliyor mu? Verimli ders çalışma alışkanlığı kazanabilmiş mi?
- Dört, öğrenci öğrenmeye ilgi duyuyor mu? İlgi, öğretilen bir durumdur, aile ve okul tarafından kazandırılması gerekiyor.
- Beş, öğrenci başarılı olduğu alanlarda takdir ediliyor mu? Edilmiyorsa mutlaka edilmeli. Marifet iltifata tabidir.

Bunlar çoğaltılabilir. Bunun için tüm taraflar okul psikolojik danışmanından destek almalı.

TATİLİ ÖĞRENEREK, GEZEREK, DİNLENEREK GEÇİRİN
Yaz tatili için öğrencilere önerim öğrenerek, gezerek ve dinlenerek zaman geçirmeleri ama okul kapansa da planlı yaşamaktan ve zaman yönetiminden taviz vermemeleri. Sonuç olarak başarılı insanlar mutlu, mutlu insanlar da başarılıdır. Başarısız mutsuz olacağımıza, başarılı mutlu olmayı tatmalıyız, bilmeliyiz, öğrenmeliyiz, öğretmeliyiz.

Haberin Devamı

DOÇ. DR. CENGİZ ŞAHİN KİMDİR?
1967 Kırşehir doğumlu Doç. Dr. Cengiz Şahin; ilkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladı. Psikolojik Danışma ve Rehberlik (PDR) alanında lisan ve doktora öğretimini Gazi Üniversitesi’nde, yüksek lisansını Almanya’da yaptı. Süleyman Demirel, Gazi ve Kırşehir Ahi Evran üniversitelerinde akademik personel olarak çalıştı. Birçok idari görevde bulundu. Yurtiçinde ve dışında yayımlanmış çok sayıda makale ve kitapları bulunuyor. Halen Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışıyor ve Tür PDR Derneği genel başkanlığı görevini yürütüyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!