Güncelleme Tarihi:
Okulların açılmasına az bir zaman kaldı. Çocuğunuzun da okul yaşı geldi. Ancak onu okula yollamanız için sadece bu yeterli değil. AÇEV Erken Çocukluk Eğitimi Uzmanı Nur Sucuka Çorapçı, “Fiziksel, zihinsel, nörolojik ve ruhsal gelişim olarak hazır olmayan bir çocuğu okula başlatmak, onu kazanamayacağı bir yarışa geriden sokmak ve okul yaşamının en başından başarısızlığa mahkûm etmek demek” diyor. Araştırmaların da bunu kanıtladığını vurgulayan Çorapçı, çocuğunuzun ilkokula başlaması konusunda karar verirken dikkat etmeniz gerekenleri ise şöyle anlatıyor:
Sene sonu çocuğu olmak sınıfta dezavantaj olabiliyor
Son dönemde yapılan okula başlama yaşı ve hazır olmakla ilgili bazı araştırmalar, eğitim sistemimizdeki genel yapıyı tartışmaya açtı. Fransa’daki Ulusal Bilim Araştırma Merkezi’nde Julien Grenet tarafından 2009’da yapılan bir araştırma yılın sonunda örneğin aralık ayında doğan çocukların, yılın başında yani ocak ayında doğanlara göre okul başarısında ve iş yaşamında daha geride kaldığını vurguluyor. Eğitim-öğretim dönemi Eylül’de başladığında bazı çocuklar yaşını doldurmadan, bazıları ise yaşını doldurduktan sonra okula gidiyor. Bu nedenle aynı sınıfta ay farkı nedeniyle farklı yaşta ve farklı hazırlık/olgunluk düzeyinde çocuklar yer alıyor. Bu araştırma sene sonu çocuklarının yaşça daha küçük, henüz zihinsel olarak yeterince olgunlaşmamış olabildiklerini ve sınavlarda daha az başarılı olduklarını gösteriyor. Bu durumun daha çok ilköğretimin ilk yıllarında ve sosyo-ekonomik koşulları yetersiz çocuklarda görüldüğü belirtiliyor. Araştırmada, ocak ve aralık doğumlular arasındaki 11 aylık farkın ilköğretimin ilk yılında 30 kişilik bir sınıf sıralamasında çocuğa 7 derece ve 3’üncü sınıfta 5 derece kaybettirdiği söyleniyor. Birinci sınıfta yüzde 66’sının daha düşük notlar aldıkları, 11 yaşta sınıf tekrarlarının aralık ayında doğanlar ve alt sosyo-ekonomik düzey çocuklar arasında 2 kat daha fazla olduğu da sonuçlar arasında. Yıllar geçtikçe bu fark azalsa da sene sonu çocuklarının lise dönemine kadar yine de mağdur durumda olduğu görülüyor. Çocukların biyolojik yaşının uygun olması okula başlaması için yeterli değil. Fiziksel, zihinsel, nörolojik ve ruhsal gelişim olarak hazır olmayan bir çocuğu okula başlatmak, onu kazanamayacağı bir yarışa geriden sokmak ve okul yaşamının en başından başarısızlığa mahkûm etmek demek.
Erken okula başlatmak yerine okul öncesi eğitime gönderin
Türkiye’de ailelerin genel eğiliminin, çocuklarını erken yaşta ilköğretime göndermek olduğu biliniyor. Aynı yıl içerisinde bile çocukların arasında farklar bulunmuşken onları daha da küçük yaşlarda ilköğretime başlatmak çocuğa yarardan çok zarar veriyor. Bu nedenle çocukları erken yaşta ilköğretime başlatmak yerine okul öncesi eğitimden yararlanmasını sağlamak önemli. Türkiye’de son zamanlarda okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarında sevindirici gelişmeler yaşanıyor. Çocuğun okula hazır başlamasında ve gelişiminin en üst noktaya ulaşmasında okul öncesi eğitimin önemi, okulda başarıya katkısı araştırmalarla da kanıtlanıyor. Çocuğun okul öncesi dönemde anasınıfına devam ederek gelişiminin desteklenmesi önemli. Aile çocuğun gelişim ve olgunluk düzeyini öğretmen ile birlikte değerlendirerek çocuğun okula en uygun zamanda başlaması konusunda destek almalı. Örneğin, kalem tutmada zorluk, yaşından daha küçük çocuk davranışları gösterme gibi durumlar varsa, okula başlama kararını almak için anasınıfı öğretmenine veya bir uzmana danışmakta yarar var. Aksi takdirde, okula hazır olarak başlamayan çocuklar uyumda zorluk yaşayabiliyor. Okul öncesi kurumun çocuğun kişisel özelliklerini dikkate alarak kazandırdığı beceriler, ailelerin de okula paralel olarak evde çocuğunun gelişimini destekleyici ortam sağlaması onun okula hazır başlamasını kolaylaştırıyor.
Çocuğunuz bu becerilere sahip mi?
AÇEV Erken Çocukluk Eğitimi Uzmanı Nur Sucuka Çorapçı, çocuğunuzun ilkokula başlamasına karar vermeden önce şu becerilere sahip olup olmadığına dikkat etmenizi öneriyor:
*Okula başlayacak çocuk öncelikle yeterli özgüvene sahip olmalı. Anne-baba ile güvenli ilişki kurmuş ve güvenli bir ayrılığı başarabiliyor olması şart.
*Sorumluluk alabilmeli, yaşıtlarıyla rahat, olumlu sosyal ilişkiler kurabilmeli ve bu ilişkiyi sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeli.
*Kendi başına hareket edebilme, kendini ifade edebilme ve sosyal problemleri çözebilme becerilerine sahip olmalı.
*Öz bakım becerilerini kendi başına yapabilmeli. Örneğin yemeğini yiyebilmeli, kendi yatağında yatmalı, ellerini yıkamalı, tuvalet eğitimine uygun davranmalı, odasını toplamalı, kendi başına giyinebilmeli.