Güncelleme Tarihi:
ANNE-BABA DAVRANIŞI ÇOCUK YETİŞTİRMEDE BELİRYEYİCİ
Anne-babanın yaptığına genelde ‘çocuk büyütmek’ deniyor ama aslında ‘çocuk yetiştirmek’ demek daha doğru olur. Çünkü bunun içinde ‘çocuk terbiyesi’ de var. Çocuk ve ergenler sadece büyümüyor aynı zamanda sosyalleşiyor, yani toplumun bir parçası oluyor. Bu nedenle anne-baba olmak, çocukları yetiştirmek onları büyütmekten daha zor iş. Onları sevmenin yanında duyarlı, mantıklı, sabırlı olmak şart. Çocuğa söylenilenin, ona karşı yapılan davranışların onu nasıl etkileyebileceğini düşünmek gerekiyor. Yetişkin tutumunun o andaki kendi ihtiyacını tatmin etmek için değil, çocuğunkini karşılamaya yönelik olması doğru bir yaklaşım.
YANLIŞIN BİLİNCİNE VARAN ÇOCUKTA VİCDAN GELİŞİYOR
ahlak gelişimi, doğruları benimsemek, onu içselleştirmek demek. Yani bir davranışı ödül almak veya cezadan kurtulmak için değil, doğru olduğu için yapmak. Burada önemli olan çocuk yanlış bir tutum sergiliyorsa ona ceza vermek yerine onun neden bu hatayı sergilediğini anlamasını sağlamak. Yaptığının doğru olmadığının bilincine varan çocuk, gelecekte kimsenin onu kontrol etmediği, yalnız olduğu zamanlarda, o yanlışı tekrarlamaktan kaçınıyor. Yani kuralı, ceza için değil, benimsediği, kendine mal ettiği için yerine getiriyor. Başka bir deyişle bu anlayış, çocuğun doğruları içselleştirmesine, vicdan geliştirmesine yol açıyor. Bu ahlaki gelişim ergenlik döneminde daha da önem kazanıyor.
CEZA AHLAK GELİŞİMİNDE ETKİLİ DEĞİL
Ceza çocukta ahlak gelişimini sağlamakta çok etkili değil. Çocukla konuşmak, sebep-sonuç ilişkileri kurarak davranışının sonuçlarını anlamasını sağlamak ahlak gelişimi için daha etkili. Özellikle fiziksel ceza, bu duruma tam tersi bir etki yapıyor. Dayak yiyen, bir çocuk, kendini, yaptığının karşılığını ödemiş hissediyor. Kendi davranışı üstünde düşünüp pişmanlık duymak yerine, canı yandığı için kendini döveni suçluyor. Ayrıca da en yakını olan anne-babasının bir problemi kaba kuvvete, dayağa başvurarak çözdüğünü gördüğünde taklit yoluyla bunu öğreniyor. Kendi de bir sorunla karşılaştığında bu yola başvuruyor. Saldırganlığı öğreniyor Bu nedenle, şiddet, ailelerde nesilden nesile geçiyor.
İTAAT, ÖZERKLİĞE AYKIRI
Bağlılık diğer ifade ile yakın ilişkili olmak, özerklik ise insanların kendi kararlarını alabilmesi, kendi başlarına bir şeyler yapabilmesi demek. Bunun tersi yani bağımlı olan biri ise kendi kararlarını veremiyor. Bağlılık ve özerklik temel insan ihtiyaçları olduğuna göre, bir kişi hem yakın ilişkili, hem de özerk olabilir, hatta olmalı. Yakın ilişkilerin etkili olduğu toplumumuzda beraberlik kültürü geçerli olurken, özerklik istenilen düzeyde değil. Bu da geleneksel olarak itaate dayalı çocuk yetiştirmenin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle itaate dayalı bir çocuk yetiştirme, onların kendi kararlarını almalarını desteklemiyor. Özerklik, ergenlik dönemiyle birlikte artıyor.
12- 13 yaşlarından itibaren daha da ön plana çıkıyor. Ama bunu, anne-babadan uzaklaşmak, onlardan ayrı kalmak olarak algılamamak gerekiyor. Çünkü güçlü bağ, ergene sevildiğini gösteriyor, ona özgüven sağlıyor. Bunlar da ahlaki gelişim ve özerkliği destekliyor, aileye veya başkalarına bağımlılığı azaltıyor. Bu nedenle anne baba davranışı bunların içselleşmesinde kritik role sahip oluyor.
5 SORU 5 CEVAP
Çocukluk çağında sosyal fobi
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. F. Neslihan İnal Emiroğlu çocukluk çağında sosyal fobi konusundaki soruları yanıtladı.
1) Çocukluk çağında sosyal fobi nedir?
- Sosyal fobi veya sosyal kaygı bozukluğu, çocugun ve gencin tanımadığı kişiler ya da başkaları tarafından gözlenmesi gibi bir ya da daha fazla sosyal durumda devam eden korkular olarak tanımlanıyor. Bu gibi durumlara maruz kalma tehdidi endişeye ve panik ataklara neden olabilir. Toplum önünde konuşma ve performans, sosyal toplantılara katılma ve yabancılarla konuşma konusunda korku duyulabilir.
2) Belirtileri neler?
- Sosyal fobi günlük işlevselliği bozar. Buna maruz kalanlar yoğun bir baskı ile karşı koymaya çalışırlar. Çocuk ve ergenler aşırı bir şekilde utanç, olumsuz anlaşılma ve reddedilme gibi kaygılara odaklanm eğiliminde olurlar. Korktukları durumla karşılaştıklarında kalp atış hızları artar, kızarma, sayıklama, mide şikâyetleri ve titreme gibi belirtiler gösterebilirler.
3) Bu bozukluğun nedenleri neler olabilir?
- Bozukluğun genetik ve çevresel etkenleri var. Aileden gelen yatkınlıklar, doğuştan gelen mizaç olarak tanımlanan utangaçlık, sessiz olmak bunlardan bazıları. Vücudun stres halinde anormal hormon salgılaması veya otonom sinir sisteminin aktif olması da nedenler arasında. Doğuştan kaygıya yatkın olanlarda da bu durum görülebilir. Anne ile bebeklikten başlayan bağlanma sorunları, aşırı koruyucu aile modeli de etkili olur.
4) Bu durum çocuklarda ne gibi sorunlara yol açıyor?
- Sosyal fobisi olan çocuk ve gençler sağlıklı olanlara göre daha sık depresif duygudurum, anksiyete ve aşağılanma hisleri duyabilir. Bazen okula gitmeme isteği, eğitim hayatının erken sonlanması, çalışma gruplarına katılmada sorunlar görülebilir. Daha büyük yaşlarda gelişimsel ilgi alanları ve karşı cinsle ilişkileri bozabilir.
5) Çocuk ve ergenlerde bu durumun oluşmaması için neler yapılmalı?
- Çocuk kaygılarla başetme yollarını anne ve babasının benzer durumlardaki davranışlarını izleyerek ve model alarak öğreniyor. Bu nedenlerle yetişkinler çocukların başetme yeteneklerini arttırabilir ve kaygısını azaltma stratejileri geliştirmelerini sağlayabilir. Özellikle bu bozukluğa yatkın olanlarda çevresel düzenlemeler sonradan oluşacak bozukluğu önlemede etkili. Ebeveyn, çocuğun kendi duygularını yönetmesine izin vermeli. Aşırı kontrol edici ya da eleştirel olmamalı. Olaylara sağduyulu yaklaşmalı, sakinliğini koruyabilmeliler.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ
- Harvard Üniversitesi Kütüphaneleri Başkan Yardımcısı Sarah. E. Thomas’ın verdiği bilgiye göre Harvard Üniversitesi’nde 50 milyon yayın bulunuyor.
- Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA)’nın “Türkiye’nin 2023 Vizyonu ve Eğitimde Orta Kalite Tuzağı” raporuna göre, Türkiye’nin eğitimdeki gelişme ivmesini takip etmesi halinde 2023 yılındaki PİSA tahmini matematik skoru 480-494 arasında olacak.
PANO
Açıköğretim ortaokulu kayıtları başladı
Milli Eğitim Bakanlığı ve Anadolu Üniversitesi işbirliği ile yürütülen Açıköğretim Ortaokulu Batı Avrupa Programı’nın 2014-15 öğretim yılı kayıt başvuruları başladı. Başvurular 19 Eylül’de sona erecek. Köln’deki Anadolu Üniversitesi Batı Avrupa Bürosu görevlisi Semra Önder, “Açıköğretim Ortaokulu programına yeni kayıt yaptırmak isteyen öğrenci adaylarının Batı Avrupa ülkelerinde yerleşik veya en az 6 ay süreli geçerli oturma iznine sahip olmaları gerekiyor. Adayların ilkokul diploması, ikinci kademe okur yazarlık belgesi, öğrenimlerini yurtdışında gören öğrencilerin ise denklik belgesi veya ortaokuldan ayrılanların ayrılırken aldıkları belgeleriyle başvuruda bulunabilirler” dedi.
TEV'den başarıya burs desteği
Türk Eğitim Vakfı, meslek lisesi öğrencilerine aylık 150 TL, üniversite öğrencilerine aylık 400 TL, yükek lisans öğrencilerine 700 TL ve doktora öğrencilerine ayda 1000 TL burs veriyor. Bugüne kadar yaklaşık 210 bin gence burs desteği veren TEV, önümüzdeki eğitim öğretim yılında da maddi desteğe ihtiyaç duyan başarılı öğrencileri desteklemeye devam ediyor. Yüksekokul ve üniversite öğrencileri 8 Eylül-13 Ekim tarihleri arasında başvuru yapabilecek. TEV Eğitim (yüksek öğrenim) bursu için yeni kayıt yaptıracak öğrenciler için fakülte veya yüksek okula giriş puan sırasına göre önde olmak, ara sınıflarda olan öğrenciler için başarısız dersin olmaması veya genel başarı ortalamasının 4 üzerinden en az 2,5 olup bir üst sınıfa geçiş hakkını kazanmış olmak gibi özellikler aranıyor.
SİZ SORUN CEVAPLIYALIM
- Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde çocukların okula devamlarının desteklenmesi için neler yapılıyor?
Avrupa Birliği desteği ile Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen “İlköğretim Kurumlarında Devam Oranlarının Arttırılması Projesi” kapsamında Mardin, Şırnak, Hakkâri başta olmak üzere 12 ilde öğrecilerin okula devam etmeleri sağlanacak. Ekim 2015’e kadar 120 okulda projenin pilot uygulması gerçekleştirilecek.
- 12 yıllık zorunlu eğitim kapsamında okutulan kitapların içeriğine yönelik bir çalışma var mı?
Tarih Vakfı’nın İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi ile hazırladığı bir rapora göre, ders kitaplarının içeriği Türkiye’deki toplumsal çeşitliliği yansıtmıyor. Eserlerde ölümü yücelten, savaşı normalleştiren söylem ve görseller yer alıyor.
- Türkiye’de yabancı dil eğitiminde öğrenciler neden zorlanıyor?
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, öğrencilerin anadillerinde Türkçe’yi yeterince öğrenemediği için yabancı dil eğitiminde zorluklar yaşadığını söyledi.