Güncelleme Tarihi:
Sainte Pulchérie Fransız Lisesi, ‘Çevreci Okul Çevreci İnsan’ ilkesinden yola çıkarak öğrencileri arasında ‘Çevreci Olmaya Söz Veriyorum’ konulu bir makale yarışması düzenledi. Liselilerin çevre bilincini geliştirmek, cesaretlendirmek ve öğrendikleri bilgileri uygulayacakları alanlar yaratmak amacıyla düzenlenen yarışmada 9-A sınıfından Berfinsu Kaya, 9-B sınıfından Birgül Gündoğdu, 9-C sınıfından Selin Öner ve 9-D sınıfından Nayira Sirop finale kaldı. Yarışmanın birincisini Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök okulda yapılacak törenle açıklayacak.
Öğrencilerin makaleleri şöyle:
Doğamızı korumak
Birçok insan doğayı kurtarmanın tek bir kişiyle başarılamayacağını düşünür. Aslında tek bir kişinin yapacağı küçük fedakarlıklar ve tasarruflar doğamızı kurtarmak için birer adımdır. Doğayı korumak için atılan her adım onu yok olmaktan biraz daha uzaklaştıracaktır.
Doğa ağaçların, hayvanların yuvası olduğu gibi biz insanların da yuvasıdır ve doğada yaşayan tüm canlılar birbirlerine bağlıdırlar. Bütün yaşam kaynaklarımızı ve ihtiyaçlarımızı paylaşırız. Yani, onların yok olan dünyası bizim de dünyamızdır.
Günümüzün en önemli sorunlarından biri olan kuraklık, ormansızlaşma, toprak ölümü ve su kıtlığından oluşur. Her üç durumda da kuraklığın sonucu çölleşme ve canlı olan her şeyin yok olmasıdır. Ormanlar, yüzyıllardır insanlar için besin, ilaç gibi çeşitli ikincil ürünler üretmek dışında su ve iklimde de etkin rol oynamaktadır. Ormanlar bütün bu çok yönlü işlevleriyle odun üretiminden ve betonlaşmalardan daha önde gelen işlevlere sahiptir. Ormansızlaşma sonucunda yok olan yaşam alanlarıyla birlikte birçok tür yok olarak biyolojik döngüdeki yerlerini kaybederler. Biyolojik döngüde oluşan bu eksiklikler diğer türlere ve insanlara zararlı etkenler oluşturur.
Dünyadaki en önemli element olan toprak her canlıya ev sahipliği yapar. İnsanların bütün temel kaynaklarının çıkış noktasıdır. Toprak, kaybedildiğinde yerine geri konulamayan doğal bir hazinedir. Toprak ölümü gerçekleştikten sonra o alanda yaşam kaynaklarının ve canlıların bulunması imkansız hale gelir.
Su, toprak kadar önemli bir elementtir. Tüm canlıların en büyük yaşam kaynağıdır. Sudan beslenenler arasında toprak da vardır. Atmosfere ve havaya verilen zararlar nedeniyle günden güne yağmurlar ve su kaynakları azalmaktadır. Dünyamızdaki suyun yok olması sonucunda her canlı yok olacaktır.
Doğayı korumak için atılan her basit adım önemlidir. Ülkemizde ve dünyada oluşturulan birçok proje vardır. Bu projelere destek olmak ve katılmak dışında ev ortamında ve dışarıda yapılabilecek birçok şey vardır: Işıkları gerektiğinde açıp kapamak, suyu gereğinden fazla kullanmamak... Dikkat ettiğimiz sürece doğamızı ve canlıları korumuş oluruz. Doğayı korumak insanları korumak anlamına gelir. Doğayı ve tüm canlıları koruyacağıma söz veriyorum.
Çevremi Korumaya Söz Veriyorum
Ülkemiz toplumsal çevre bilincinden oldukça yoksun, bu nedenle hayatımızda birçok sorunla karşılaşıyoruz. Fakat şu andan itibaren bir şeyler yapmamız, daha ekolojik hale gelebilmek ve daha duyarlı olabilmek için önlemler almamız gerek...
Yaşasın! Çevreyle ilgili bir makale yazacağım. Sonunda kalbimi başkalarına açabileceğim. Gerçekten de diyecek çok şeyim var ve nereden başlayacağımı bilemiyorum.
Bana göre, çevrecilik bir yaşam tarzıdır ve aynı zamanda dünyayı anlama ve algılama biçimidir. Bu anlayış ciddi bir bilinçle oluşur. Gerçekten de çevrecilik bilincinin çok önemli olduğunu düşünüyorum fakat asıl önemli olan onun eylemsel yönü. Bu eylemsel yönün en gerekli ve en en önemli kısmı ise toplumsal bilincin oluşmasını sağlamaktır. Bildiğimiz gibi Dünya Çevre Günü yaklaşıyor. 5 Haziran bilinçlenmek ve gelişmek için harika bir gün. Aynı zamanda babamın da doğum günü. İyi ki o bu günde doğmuş ve bana bu bilinci aşılamış. Ne harika bir gün!
Acı dolu olaylar
Bağışlayın beni, fakat ben ülkemizdeki çevre bilincinin yeterli olduğunu düşünmüyorum. Neden mi? İşte cevabı... 13 Aralık 2013, Hürriyet: İki vaşak öldürüldü; 03 Ağustos 2011, Yeni Asır: İki caretta caretta öldürüldü. 17 Aralık 2013: 200 ağaç bir bina inşaatı için kesildi ve aynı zamanda, bir üniversite öğrencisi kedisini öldürüp videosunu internette yayınladı (10 Şubat 2014). Not defterimde bunlardan daha çok var fakat keşke hiç olmasaydı. Gözlerim buğulanıyor, içim acıyor, bağırmak, haykırmak istiyorum; bir şeyleri değiştirmek istiyorum. Hayır, eminim ki şu andan itibaren bir şeyleri değiştirmek zorundayım.
Toplumsal çevre bilincinin çok önemli olduğunu söylemiştim. Şimdi bunu biraz açmak istiyorum. Hemen hemen herkesi ilgilendirecek bazı önerilerim var. Başka ülkeler için değil, fakat Türkiye için, okullarda ‘Çevre bilinci’ dersinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. İnsanlara bu konuda aydınlatıcı düzenlemeler yapılmasını istiyorum. İnsanların bundan böyle ağaçları tarım yapmak veya turistik tesisler inşa etmek için kesmemesini istiyorum. Bunlarla birlikte hayvan ölümlerinin durdurulmasını istiyorum. Ülkemizin bakanlarına çevrenin önemini göstermek gerektiğini düşünüyorum. İnsanlara içtenlikle güneşin parıltısını, çimen yeşilinin rahatlatıcılığını, deniz mavisinin asaletini, gül kırmızısındaki aşkı, papatya beyazındaki masumiyeti göstermek istiyorum. Gerçekten de insanların her yere yayılmış ve çoğu zaman farkına varamadığımız küçük güzellikleri fark etmeleri için yanıp tutuşuyorum.
Teşekkürler arkadaşım
Tüm bunlar gösteriyor ki, çevremi korumaya gerçekten de söz veriyorum. Kişisel çabalar her zaman olmalıdır fakat konuştuğumuz gibi toplumsal bilincin yaratılmasının önemini görmezden gelemeyiz. Evet, söz veriyorum ki tüm kalbim ve ruhumla çabalayacağım. Söz veriyorum ki, insanlara güneşin doğuşundaki renklerin mükemmelliğini göstereğim veya onlara pamuksu bulutlara bakarak nasıl sınırsız hayaller kurabileceklerini öğreteceğim. Onlara bir hayvanın başını okşadıklarında ve onun sıcaklığını hissedip «teşekkürler arkadaşım, çok teşekkürler...» diyen küçük gülümseyişini görerek nasıl mutlu , huzurlu ve neşe dolu hale geleceklerini göstereceğim. Söz veriyorum...
Çevreyi koruyacağıma söz veriyorum
Herkesin bildiği gibi dünyamızda birçok güncel tehlikeyle karşı karşıyayız. En temeli küresel ısınma olmakla birlikte, şu anda İstanbul’da da su kıtlığı sorunumuz var.
Her gün bulaşık, duş gibi ihtiyaçlarımız için tonlarca su harcıyoruz. İstanbul’da doğru düzgün yağmur yağmıyor ve barajlar dolmuyor. Birçok insanın belki hâlâ bu durumla ilgili bir bildiği yok. Peki, barajlar dolmazsa ne yapacağız?
Dünya çapında örnek verecek olursak, özellikle Amerika’daki iklimin sapması ve birçok şehirde anormal hava durumlarının oluşması küresel ısınmanın en büyük göstergesidir. Tropikal iklim kuşağında bulunan Florida’da havanın 5 dereceye kadar inmesi yada Chicago’da havanın -37 dereceye kadar soğuması çevrenin kirliliğinden kaynaklanan sorunlardan başka bir şey değildir.
İnsanlar hiç düşünmeden etrafı kirletiyor, içtiği sigarayı, yediği yemeği çöp kutusuna atmaya üşeniyor, gidiyor denize, yere atıyor. Peki çevreyi kirletmemesi gerektiğini bilmiyor mu ? Eminim ki çevreye dikkat etmeyenlerin yüzde 90’ı ne yaptığını ve yapmaması gerektiğini gayet de iyi biliyor. Ama « Aman bir kerecik atsam ne olacak sanki?» gibi düşüncelerle her insanın attığını düşünürsek, bir zamandan sonra yere attığımız her çöpün bizi dünyanın sonuna biraz daha yaklaştırdığını fark etmeyiz.
İnsanlar sadece kendi yaşamını ve kuşağını düşünüyor. Kendisinden sonra gelecekler ne kadar önemli olabilir ki diye düşünürsek ne olacak? Dünya’nın ve insanların fazla ömrü kalmayacak. Ama bir insanın bile bir adım atması, insanlığın geleceği için büyük bir adım olacak. O yüzden Dünya’nın geleceği için çevreyi koruyacağıma söz veriyorum.
Çevremi Korumaya Söz Veriyorum
Çevremiz en büyük sığınağımız ve ne yazık ki gün geçtikçe onu kirletiyor, yok ediyoruz. Aynı şekilde verdiğimiz zararların farkında bile olmadan tek kişinin yaptığı hatalı bir davranış nasıl olurda tüm çevreyi mahveder diye düşünüyoruz. Bu da yaptığımız en büyük hata bence, çünkü bu davranışımızı çevremizdeki insanlar da yapmaya başlıyor ve hatalı davranışlar yayılarak katlanıyor...
Eğer tam tersine çevre dostu hareketler yaparsak bunlarda yayılacaktır.
Yukarıda bahsettiğim küçük hatalar doğayı içten içe yiyen su, toprak, hava, ışık ve ses kirliliğine yol açıyor, yapılan yeni binalar ormanları yok ediyor, yakıt atıkları çevreyi kirletiyor.
Tek başıma ne yazık ki bunların herhangi birini önleyemem ancak en azından kendi üzerime düşen görevi yerine getirebilir, günlük hayatımda küçük çevre dostu hareketlerde bulunabilirim.
Farkında olmadan yaptığımız gereksiz harcamalar herhalde en büyük hatamızdır...
Ben bundan sonra ışığı açık olan boş bir odanın ışığını kapatacağıma, musluk suyunu boşuna akıtmayacağıma, gereksiz yere doğalgaz kullanmayacağıma söz veriyorum.
Günlük hayatımızda yapılan jestler gerçekten yararlı olabilir. Bunun için yakın çevremizde herkesi bilinçlendirmeliyiz. Çöp ayrıştırmayı, toplu taşıma kullanımını, yaşam tarzı haline getirmeliyiz.
Yapmamız gereken daha sayılamayacak kadar çok şey var. Bunları buraya sığdıramam. Bu yazıda anlatmak istediğim her şeyin bizde başladığını anlatmak. Kimbilir belki bu küçük şeylerle çevremizdekilere
örnek olarak bir akım başlatabilir, attığımız küçük adımı zamanla büyütebiliriz.
İşte bu yüzden çevremi korumaya söz veriyorum!