Güncelleme Tarihi:
TBMM Genel Kurulu'nda; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) ile üniversitelerin 2015 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.
AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, eğitimde 90 yılda yapılamayanların onlarca katını başardıklarını söyledi. Atalay, "Tam anlamıyla bir kimlik ve anlam bunalımıyla geçirdiğimiz 100 yılın sonunda gördük ki dil ve din başta olmak üzere, medeniyet değerlerimizle her türlü rabıtayı kesmek için verdiğimiz onca çabaya rağmen, yine de muasır medeniyet seviyesine çıkamamıştık. Son yıllarda milli eğitimde bir anlamda öze dönüş olarak da tanımlayabileceğimiz değişimler, esasında bizi bizle buluşturmak gibi son derece anlamlı bir çaba olduğu yeterince açık değil mi? Bir toplumun kendi kültür mirasıyla buluşması kadar tabii ne olabilir? Osmanlıca, bu coğrafi havzada yüzlerce yıl boyunca vücut bulmuş devasa kültür mirasımızın ana dilidir. Ana dili bilmemek demek kişinin anasıyla konuşamaması demektir, başka bir ifadeyle kökünden beslenemeyen dal demektir. Kişinin anasıyla konuşmasını zinhar yasaklamış olmak gibi yıllar boyu işlenmiş yüz kızartıcı ayıptan henüz kurtulmuş iken gelin, dedemizin mezar taşını okuyamama mahcubiyetinden de arınalım" diye konuştu.
AK Parti Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu da Osmanlıca tartışmasına işaret ederek, Osmanlıca’nın, Osmanlı döneminde kullanılan Türkçe'nin adı olduğunu, Osmanlıların Türk ve Müslüman coğrafyaya hakimiyetinden sonra dünyanın büyük çoğunluğunda yüzyıllarca kültür ve medeniyet dili olduğunu söyledi. Aydınlıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kadar geniş bir coğrafyada kullanılan kültür dilimizi bilmediğimiz için maalesef kültürümüzü ve geçmişimizi öğrenemediğimiz gibi, arşivlerimizdeki metinleri ve eski Osmanlı arşivlerini bile tercüme ettirecek uzman bulmakta maalesef zorlanıyoruz. Atatürk'ün nutku ve söylemleri de Osmanlıca’dır. Ünlü dil bilimci Nihat Sami Banarlı şöyle der: 'Türkçe bir dil değildir. Türkçe bir milletin dili değildir. Türkçe bir medeniyetin dilidir.' Medeniyet ve kültür
dilimiz olmuş olan Osmanlıca'nın imam-hatip okullarında mecburi ders olarak okutulmasından daha doğal ne olabilir ki? Bu ülkede her birimiz ilkokul 3'üncü sınıftan itibaren üç yıl ortaokulda, üç yıl lisede, dört yıl üniversitede İngilizce okumamıza rağmen Allah aşkına hangimiz İngilizceyi ana dilimiz gibi okuyabiliyor ve konuşabiliyoruz? Keşke İngilizceyi, Osmanlıcayı, Türkçeyi ana dilimiz gibi okuyor ve yazıyor olabilseydik.”
"YÖK'ün yetkisini azaltmalıyız"
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam, yeni üniversiteler açmak kadar yeni anlayışla yönetilmelerinin önemli olduğunu belirterek, üniversite giriş sisteminin gurur verecek seviyeye ulaştığını savundu. Sağlam, üniversite sayısı artırılırken öğretim üyesi yetiştirmenin en önemli sorun olarak karşılarında olduğunu anlatan Sağlam, bunun için ilgili kurumların işbirliğiyle öğretim üyesi ve araştırmacı yetiştirme kampanyası yürütüldüğünü söyledi.
AK Parti Zonguldak Milletvekili Ercan Candan, YÖK bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye'de yükseköğretim tartışmalarının bitmediğini ifade ederek, siyasal ve ideolojik ayrışmaların ve kavgaların merkezinde olduğundan dolayı sorunun çözümünün ötelendiğini. iyileştirmenin sürekli önünün tıkandığını savundu. Mevcut haliyle YÖK'ün halen aşırı merkeziyetçi olduğunu ileri süren Candan, "YÖK'ün yetkisini azaltmalıyız, eş güdüm ve planlamadan sorumlu bir üst kurula dönüştürmeliyiz. Rektörlük seçimleri büyük bir sıkıntı, üniversitede ciddi yaralara neden oluyor, bunun önüne geçmeliyiz. ÖSYM sınavında iyileştirmeler yapmalıyız. Öğrencileri yarış pistine sokmadan, sadece müfredattan ve bunun yanında, sosyal etkinliklerinin de kişisel becerilerinin de dikkate alındığı bir sınav mekanizmasını geliştirmek zorundayız" dedi.
“ÖSYM, soruları korunmalı”
AK Parti İstanbul Milletvekili Halide İncekara, ÖSYM bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, sınav sorularının ölçme, değerlendirme aracı olmaktan çıkarılıp soru tacirlerinin eline düşmemesi için korunmaya devam edilmesi gerektiğini belirtti. Ölçmeye zeka, beceri ve psikoteknik ölçümlemelerin de eklenmesini öneren İncekara, "Fen lisesi ve benzeri okullarda farklı ve ağır eğitim alan öğrencilerin projeleri puanlamaya eklenmeli, eşitsizlikten kurtarılmalı. Özellikle kamuda görevlendirmelerde mesleki yeterlilikler öncelenmeli, çocuğa yakın olan alanlarda özellikle beş yılda bir psikoteknik ölçüm yapılmalı. Ölçme ve değerlendirmede günün şartlarını takip edecek, sınav soru ve değerlendirme üzerinde akademik çalışmalar yapacak ve kuruma yol gösterecek Ölçme Değerlendirme Enstitüsü kurulmalı. Üniversitelerimiz bu konuda daha fazla kafa yormmalı" diye konuştu.