Güncelleme Tarihi:
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2015 özellikle fen bilimlerine odaklandı. Bu disiplin, özellikle sosyal hayat ve ekonomide oldukça önemli bir rol oynuyor. Hayatımızın her alanına yayılıyor ve basit bir şişe açacağından uzay keşifleri için kullanılan son teknoloji araçlarının temelini oluşturuyor. Bugünlerde herkesin bir bilim adamı gibi düşünebilmeyi öğrenmesi gerekiyor.
PISA 2015’e göre Türkiye’de 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin fen bilimlerine çok yakın olduğu görülüyor. Her üç öğrenciden biri, 30 yaşına geldiğinde bu alanlarda çalışmayı umuyor. Bu, OECD ülkeleri ortalamasının çok üstünde. Örneğin, Almanya’daki öğrencilerin tahminen iki katına denk. Bu alandaki kariyer beklentisi Türkiye ve öğrenciler için gelecek vadediyor. İşte burada Türkiye’deki eğitim sisteminin büyük ölçüde gelişmeye olan ihtiyacı ortaya çıkıyor. PISA 2015’te fende Türkiye’nin puanı OECD ortalamasının oldukça altında kaldı ve öğrencilerinin yüzde 40’ı en basit düzeyde fen problemlerini çözemedi. Ayrıca dezavantajlı öğrencilerin sadece yüzde 20’si yüksek performans gösterdi. Bu oran Vietnam’ın yüzde 80’ini buluyor.
BİLGİYLE NE YAPABİLDİĞİNİZ ÖNEMLİ
PISA 2015’te fen bilimleri temel odaklandığımız alandı. En son PISA 2006’da bu yaklaşım vardı. O tarihten beri fen bilimleri ve teknoloji büyük değişim yaşadı. Örneğin, cep telefonları icat edildi ve yaygınlaştı. Sosyal medya, bulut servisler, nesnelerin interneti ekonomik ve sosyal hayatımızı dönüştürdü. Bu arka plana rağmen Türkiye’nin fendeki performansı 2006’ya göre değişmedi. PISA’da sadece ders konuları değerlendirmeye alınsaydı daha iyi sonuçlar elde edilebilirdi. Ancak öğrencilerin ne bildikleri kadar bundan yaratıcı bir şekilde nasıl faydalanabildiklerine de odaklanılıyor. Çünkü modern dünya artık insanların ne bildiğini ödüllendirmiyor. Google zaten her şeyi biliyor. Önemli olan bildiklerinizle neler yapabildiğiniz.
BAZILARI SONUCU ADİL BULMUYOR
Yüksek performanslı birçok ülke, sosyal ve ekonomik açıdan avantajlı konumda. Fakat Türkiye’nin yüksek performans ve son değerlendirmede büyük ilerleme gösteren eğitim sistemlerine bakarak öğrenebileceği birçok nokta var. İlk olarak, yüksek performans gösteren eğitim sistemlerinde liderler insanları seçim yapmaları konusunda ikna ediyor. Bu da eğitimde nelerin öncelik taşıdığının belirlenmesini kolaylaştırıyor. Ayrıca bu ülkelerde liderler toplumu eğitimin geleceği için yatırımda bulunmaya, anlık ödüllendirmelere harcama yapmaktan daha fazla değer olduğu konusunda da ikna ediyor. Bazı ülkelerde şehre odaklanmak, alışveriş merkezi yerine yeni okullar anlamına geliyor. Ancak eğitime yüksek değer vermek için eşitlik sadece bir bölüm. Diğer bölüm ise çocukların buna ulaşabileceği inancı. Türkiye’de öğrencilerin büyük çoğunluğu, akademik başarının yetenek ve imkânlara bağlı olduğunu düşünüyor. Vietnam ve Singapur’da her 10 öğrenciden 9’u çaba ve sıkı çalışmanın başarıya giden yol olduğunu belirtiyor.
SIRADAN ÖĞRENCİ, SIRA DIŞI YETENEK
Bazı ülkelerde birçok açıdan farklı öğrenciler aynı şekilde öğretim görüyor. Fakat en iyi sistemler farklılaştırılmış öğretim pratikleri üzerinde çalışıyor. Onlar sıradan öğrencilerin de sıra dışı yetenekler ve kendilerine ait bir eğitim deneyimine sahip olduğunun farkında. Yüksek performanslı sistemler ayrıca net ve hırslı standartları tüm okullarına yaymayı başarıyor. Şu da eklenmeli; hiçbir yerde bir eğitim sisteminin niteliği, öğretmelerinin mevcut kalitesini aşamaz. Lider eğitim sistemleri eğitimcilerini nasıl seçeceğini ve eğitebileceğini dikkate alıyor. Sorun yaşayan öğretmenlerinin performansını geliştiriyor ve kazançlarının profesyonel standartlarda olması için çabalıyor. Bu ülkeler, öğretmenlere pratiklerini paylaşabileceği ve birlikte çalışabileceği ortamlar sunuluyor. Bu da kariyerlerini daha iyi hale getirmek için zekice hazırlanmış patikaları ortaya çıkarıyor. Bürokratik okul sistemlerinde öğretmenler, onlara ne öğretmeleri gerektiği belirtilen bir sürü talimatla sınıfta yalnız başına bırakılıyor. Eğitim genellikle bilgeliğin dağıtılmasıyla ilgili, fakat başarı bunu elde edenin kullanımında.
YARATICI ÖĞRETMEN VE YÖNETİCİ
Yüksek performanslı sistemler, idari kontrol ve hesap verebilirlikten profesyonel iş şekillerine yöneldi. Eğitim sıklıkla standardizasyon ve itaat beklentileriyle domine ediliyor. Ancak lider sistemler, öğretmenler ve okul yöneticilerinin yaratıcı olmalarını teşvik ediyor. En ilgi çekici sonuçları ortaya koyan başarılı ülkelerde yüksek kalite tüm okul sistemine, tüm öğrencilerin yararlanacağı şekilde dağıtılır. Buna ulaşmak için bu ülkeler, en fazla değişim yaratabilecekleri alanlara odaklanarak, yatırımını orayayapar. Bu sistemler en güçlü yöneticilerini ülkenin en kötü durumdaki okullarına, en yetenekli öğretmenleriniyse sorunların yaşandığı sınıflara yönlendiriyor.