Güncelleme Tarihi:
Merdiven çıkmayı, sandviç yapmayı öğreten bir okul düşünün. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), özel eğitim öğrencilerinin günlük yaşam becerilerinin geliştirilmesi için bazı okulların içinde kurulan ‘uygulama ev’lerini hayata geçirdi. MEB’in verilerine göre, 2018’de 37 ilde 45 uygulama evi bulunuyor. Burada orta ve ağır zihinsel engelli öğrencilerle otizmliler eğitim alıyor. Bunlardan biri de İstanbul Zeytinburnu’ndaki Özel Eğitim Uygulama Okulu’nda. Okulun koridorunda sınıfa açılan kapıların dışında bir çelik kapı da yer alıyor. Bu kapıdan içeri girdiğinizde okul atmosferinden çıkıp bir daireye geçiyorsunuz.
Gerçek bir evde olması gerekenlerin hepsi düşünülmüş. ‘1+1’ modelinde 85 metrekare olan dairede, ankastre ocaktan elektrikli ev aletlerine, yorgan-nevresimden ilk yardım dolabına kadar her türlü eşya var. Bu alan atölye gibi kullanılıyor. Okulun öğrencilerinden Ahmet Işık, Rabia Üstün, Hamza Tekin ve Gizem Yazgan bizim için yapılacak örnek ders için oradalardı. Lisede 45 öğrenci eğitim alıyor. Ahmet ve Rabia 12’nci, Hamza ve Gizem 11’inci sınıf öğrencisi. Beş yıldır burada görev yapan özel eğitim öğretmeni Tufan Temiz, dersin konusuna göre öğrencilerin buraya gelerek o konuyu işlediklerini söylüyor. “Aylık amaçlarımız var. O ay ‘ocak kullanma’ amacı varsa, ocağı açması, yakması tek tek öğretiliyor” diyen Tufan hoca, şöyle anlatıyor:
1+1 evde uzun bir koridorla birlikte yatak odası, salon, mutfak ve banyo var. İlk olarak çamaşır asmakla başlıyor ders. Tufan hoca, “Kim yapmak ister?” dediğinde Ahmet gülerek, “Rabia yapsın” diye atılıyor. Rabia, yatak odasında çamaşır askısını açıyor. Sepetin içinden alarak asıyor çamaşırları. İkinci konu ‘yatağı toplamak.’ Hoca, “Bunu kim yapsın?” dediğinde Rabia, beklenen cevabı veriyor:
‘BİZDEN SONRASI...’
Annelerin istekleri ortak, “Bizden sonrası...” diyorlar ağız birliğiyle. Çocuklarının onlarsız da hayatta kalabilecek becerileri öğrenmeleri en büyük istekleri. Rabia’nın annesi Durdu Üstün, şöyle anlatıyor: “Bu uygulamaya çok sevindim. Bazı şeyleri evde yapıyor. Masa kuruyor, süpürüyor, toz alıyor. Okulla birlikte davranışları, hareketleri değişti. Okula gelmeden önce fazla yapmıyordu. Gelişiyor Allah’a şükür. Okumasını istiyorum. Kendine baksın, kimseye muhtaç olmasın.” Ahmet’in annesi Hatice Işıl da, “Ahmet’in okuma yazma öğrenmesini istiyorum. Kendine göre bir eşi olsun. İşini bilsin. Ben bugün varım yarın yokum. Bir yere gittiğinde gelebilsin. Başına bir şey gelmesin. En büyük arzum bu. Kimseye muhtaç olmasın” diyor. Anne Işık, Ahmet’in çok mutlu olduğunu, okula severek geldiğini anlatıyor. Ahmet de sohbete dahil oluyor: “Mutluyum.”