Güncelleme Tarihi:
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde, Milletlerarası Özel Hukuku dersindeyiz. Son sınıf hukuk öğrencileri Amfi 5’te yerlerini alıyor. Herkes bu dersi iple çekiyor. Çünkü birazdan, artık bir gelenek haline gelen ‘sürpriz yumurta’ dağıtımı olacak. Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahadır Erdem’in 10 yıldır sürdürdüğü bir gelenek bu. Öğrenciler arasında kulaktan kulağa yayılıyor. Birinci sınıflar dördüncü sınıftaki bu dersi heyecanla bekliyor. Etkinlik, mezuniyetin yaklaştığının da habercisi. Geleceğin hâkimleri, savcıları, avukatları son öğrencilik yıllarını ‘sürpriz’ bir anıyla taçlandırıyor. Çikolatalarını alan öğrenciler, önce heyecanla içinden çıkan oyuncakları yapıyor. Kendisine çıkanı beğenmeyen Bahadır hocanın “Uçak yok mu?” sorusuna, öğrencilerden biri kendine çıkan oyuncak uçağı ona doğru uçurarak yanıt veriyor. Uçak, maymun ve birkaç farklı oyuncağın kürsüde yerini almasının ardından dersi dinlemeye koyuluyorlar. Peki, hukuk dersinde sürpriz yumurtanın işi mi ne? “Bu etkinliği içlerindeki çocuğu, iyiliği kaybetmemeleri için yapıyorum” diyerek başlıyor Bahadır hoca anlatmaya, “İyilik adaleti getirir.” Dersin ünü, üniversitenin sınırlarını da aşmış. Sürpriz yumurta dağıtılacağını duyan Koç, Marmara, Bahçeşehir üniversitelerinden hukuk öğrencileri de hocanın izniyle o günkü derse geliyor. Araya sabırsız bir ve ikinci sınıfların da kaynak yaptığını öğreniyoruz.
‘İÇİNİZDEKİ ÇOCUĞU SAKIN UNUTMAYIN’
Son sınıfta yaklaşık 1000 hukuk öğrencisi var. Üç sınıfta eğitim alan öğrencileri için Bahadır hoca, neredeyse bir aylık maaşının yarısını dökmekten çekinmeyip yaklaşık 850 yumurta getiriyor. “Bir gün kızlarıma alırken, niye öğrencilerime de bundan almıyorum diye düşündüm” diyen profesör, etkinliğin amacını ise şöyle anlatıyor:
“Öğrenci hocasını sevmez, saymazsa, ne anlatırsanız anlatın ona ulaşamazsınız. Gönül bağı kurmanız lazım. Öğrencilerin yüreğini açmadan beynini, zihnini açamazsınız. Onlara sürpriz yumurta dağıtmamın nedeni, içinde oyuncak olan tek çikolata olması. O oyuncakla tam mezuniyet yılında diyorum ki, ‘İçinizdeki çocuğu sakın unutmayın’. Bu oyuncaklar içimizdeki çocuğu temsil ediyor. İyi olmak, insan olarak görevimiz. Ama biz hukukçuyuz. Buradan mezun olan tüm öğrencilerim geleceğin savcısı, hâkimi, avukatı. İyi bir hukukçu olmak için önce iyi bir insan olmak gerekiyor. İyi bir insan olmak için de öncelikle içimizdeki çocuğun iyiliğini korumalıyız. İçimizdeki çocuk dediğimiz, yüreğimizin en saf tarafı. O, çocukluk döneminden yaş olarak çıktığımızda kaybolmaz. Onu korumamız ve büyütmemiz lazım. Böylece içimizdeki iyiliği koruyabiliriz. Adalet, iyilikle gelir. Öğrencilerimin hayata gülen gözlerle bakmalarının yanında mesleki bakımdan adaleti aramaları, adil birer hukukçu olmaları, iyiliğe ve adalete hizmet etmeleri için kullandığım bir araç, bu. Genelde derslerim kalabalık olur ama bugün ekstra kalabalık. Birinci sınıftan beri bugünü bekliyorlar. Bu onlara biraz da şunu simgeliyor, ‘Artık zorlu hukuk eğitim sürecini aştık, finale geldik’.”
YIL SONUNDA TİYATROYA
Prof. Dr. Erdem, yıl sonunda da 450 öğrenci, fakültede görevli akademisyen ve asistanları final sınavlarından önce tiyatroya götürüyor. Neredeyse 20 bini bulan bir masraf bu, ancak o bunları bir eğitim bursu gibi düşünüyor. ‘Komedi’ unsuruna önem verdiğini anlatan Prof. Dr. Erdem, şunları söylüyor:
“Özel tiyatrolara gidiyoruz. Çünkü devlet ve şehir tiyatrolarını kapatamıyoruz. En fazla 500 kişi götürebiliyorum. Üç sınıfa bölüyorum. Onlar gideceklerin listesini bana getiriyorlar. 450 öğrenci, 50 akademisyenle gidiyoruz. Psikolojiye, sosyolojiye meraklı olmayandan iyi bir hukukçu olmaz. Bir hukukçunun muhakkak edebiyata, okumaya, tiyatroya da merakı olmalı. Çünkü sanat da insanın ruhunu iyileştirir.”
Sosyal medyayı aktif kullanan profesörü, liseli öğrenciler de yakından takip ediyor.
76 YAŞINDA SÜRPRİZ YUMURTA SEVİNCİ
Zeki Sayın: Hocanın vermek istediği mesaj çok güzel. ‘Çocukluğunuzu unutmayın’ diyor. Esas olan iyi kalmak. Derste samimi bir hava oluyor. Çok monoton, teorik anlatmak yerine konunun içerisine talebeleri dahil ediyor. 1942 doğumluyum. 1967’de üniversiteye kaydolmuştum, bitiremedim. Aftan faydalanıp döndüm. Bir hafta önce yumurta dağıtılacak dendiğinde sürpriz yumurta olduğunu bilmiyordum. Benim çocukluğumda sürpriz yumurta yoktu. Çok şaşırdım ama çok güzel.
DÖRT YILDIR BEKLİYORDUK
Eren Can Çemrek: Bahadır hocanın bu etkinliğini biliyorduk. Birinci sınıflar bile biliyordur. Herkes 4’üncü sınıf olalım da bu derse katılalım diye bekliyor. Ben de sabah geç kalmıştım, derse yetişmek için koşarak geldim. Hocanın vermek istediği mesaj çok güzel. İçimizdeki çocuğu öldürmemek, hukuk gibi sıkıcı bir alanda bu özelliği kaybetmemek, adaleti de bu duyguya dayanarak gerçekleştirmeye çalışmak çok önemli.
Hazel Ünal: Bugün, kesinlikle hepimize çok güzel bir anı olarak kalacak. İnsan içindeki çocuğu kaybetmedikçe kendini bulabiliyor. Meslek adına da içimizdeki çocuğu kaybetmezsek daha dik bir şekilde durabileceğimizi söyledi hocamız. Ben de öyle düşünüyorum.
Tuğçe Doğancı: Aslında bugün hastaydım, bunu kaçırmamak için hasta yatağımdan kalktım, geldim. Dört yıldır bu anı bekliyordum. Bahadır hocaya teşekkür ederiz.
Doğa Can Coşar: Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisiyim. Hocayı, sosyal medya aracılığıyla birçok genç hukukçu tanıyor. Sürpriz yumurta günü için kendisiyle iletişime geçip “Gelebilir miyim?” dedim. Bahçeşehir ve Marmara üniversiteleriden de hukuk öğrencileri geldi. Dört yıldır aldığım en keyifli hukuk derslerinden birisiydi.