Bu yıl YGS ve LYS için lise öğretmenlerinden de soru alıyoruz

Güncelleme Tarihi:

Bu yıl YGS ve LYS için lise öğretmenlerinden de soru alıyoruz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2015 09:15

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir, sınav güvenliğinin tam olduğu ve ÖSYM’ye güvenin azalmadığı düşüncesinde. Bu yıl lise öğretmenlerinden de soru alındığını ve bu öğretmenlerin konuyu çevresine söylediği zaman komisyondan çıkarılacağını açıklayan Prof. Dr. Demir, yaklaşık 2 milyon adayın gireceği YGS ve LYS öncesi Hürriyet’e konuştu:

Haberin Devamı

Milyonlarca adayın geleceğini etkileyen Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nde (ÖSYM) yılda 40’ı aşkın sınav yapılıyor. 450-500 milyon TL’lik bütçesi olan kurumun tüm harcamaları sınavlardan gelen gelirle karşılanıyor. Başkan Prof. Dr. Ömer Demir, Hürriyet’in sorularını yanıtlarken bu yıl sınava girecek adaylara da, “Sınavlarımız son yıllarda biraz daha zorlaşmış. Biz lisede verilen eğitimin kalitesini ölçmüyoruz, öğrencileri sıralayacak bir sınav yapıyoruz. Çok kolay sorular sorulursa ortalama netler yükselir. Ama o zaman da adayları nasıl yerleştireceğiz sorunuyla karşılaşırız. Bu, yönetilmesi çok daha zor bir soruna yol açar” diye konuştu. Başkan Demir, sınavla ilgili Hürriyet’in sorularını ise şöyle yanıtladı:

Zor bir dönemde göreve geldiniz. ÖSYM’ye olan güven son zamanlarda sarsılmadı mı?

Haberin Devamı

- Türkiye’nin en güvenilir kurumlarından biri ÖSYM. Şu anda sınavlarımıza muhatap olanlarla bir anket yapsak ve onlara bu sınavları ÖSYM değil de başka bir kurum mu yapsa diye sorsak, alacağımız cevap, benim kanaatim, yine ÖSYM olur. ÖSYM’de şu an soruşturmaları süren konulara ilişkin bir şey olmadı mı? Tabii ki. Türkiye son yıllarda, önceleri çok fark edilmeyen, başka bir yüzle tanınan bir hareketin saldırısına uğradı. Sadece ÖSYM değil, bütün devlet kurumları bunu yaşadı. Şu an bizim sorunlarımız ÖSYM’ye özgü değil. Türkiye’nin yargısı, polisi, kamu kurumları ve bakanlıklarının karşı karşıya olduğu bir saldırının ÖSYM’ye izdüşümleri bunlar. ÖSYM’nin özellikle bir güven kaybına uğradığını ve bir standart düşüklüğü yaşadığını görmüyorum. Bizden önce görev alanlar sınav güvenliği ile ilgili çok harika işler yaptılar. Ancak hâlâ yapacak çok iş var. 2010 KPSS’de ortaya çıkan travmanın bir devamı olarak biz kamuoyunda çok daha fazla görünür haldeyiz. Ama bizimki de ülkede diğer kurumların maruz kaldığına benzer bir durum. Ancak bu travma vesilesiyle ÖSYM’de birçok süreç değişti ve yenilendi. Bir nevi aşı olduk.

Sınav güvenliği ile ilgili neleri ele aldınız?

- Soru hazırlama süreçleri tamamen değişti. Sınav güvenlik sistemleri baştan sona yenilendi. Soruları hazırlayıp, matbaada basıp, sahaya götürüp sınavı yapma ve okullara güvenli bir şekilde dağıtma süreçleri teknolojik olarak tamamen yenilendi.

Haberin Devamı

Bu süreç detayları ile nasıl işliyor?

- En başta soru hazırlama aşamasında, üniversitelerden gizli bir yazı ile öğretim elemanlarını buraya davet ediyoruz. Onlara diyoruz ki, buraya geleceğinizi sizden başka kimse bilmeyecek. Üniversite yönetimlerine de bu görevlendirdiğimiz kişilerin kimliklerinin gizli tutulması gerektiğini belirtiyoruz.

DENETİMDEN GEÇMEYEN SORU ÇÖPE ATILIYOR

Soru hazırlayıcıları nasıl seçiyorsunuz?

- Karma bir şekilde, heterojen bir gruptan seçiyoruz. Kimliklerinin bilinmesi bu kişileri zor durumda bırakır. Çevresinde hedef haline getirir. O kişilerin buraya geldiğinde hazırladığı soruları bilgisayar ortamında, kimin hazırladığına bakmaksızın, en az üç kişi, yine o grup içerisinden denetliyor. Sorulara kurgusu itibariyle bakıyor, soru doğru mu, hedef kitleye uygun mu? Eğer bu aşamalardan geçemezse soru çöpe atılıyor. Ama şurası değiştirilebilir denilirse, düzeltiliyor. Dolayısıyla soru ilk hazırlayanın kontrolünden çıkıyor. Bu kişi, sorunun en son hangi hale geldiğini bile görmüyor. Soru bankasına soru atıldıktan sonra en az 10 katı soru ile matbaaya gidiyoruz, hangilerinin sorulacağı matbaa aşamasında belli oluyor.

Haberin Devamı

Matbaa nasıl çalışıyor?

- Matbaa, en güvenli yerlerimizden biri. Matbaanın dışarı ile hiçbir bağlantısı yok. Tüm çalışanlar saatlerini bile dışarıda bırakıyorlar, hepsi teker teker aranıyor. İçerisi izole edilmiş durumda. Sinyal kesicilerle dışarı ile irtibat kesiliyor. İçeride her türlü sosyal imkân var. Eczanesinden doktoruna kadar. Orada insanlar sınavın büyüklüğüne göre 7 ile 23 gün arasında kalıyor. Çalışanlar içeri girdikten sonra, dışarı ile hiçbir irtibat kurulamıyor. Telefon ya da hiçbir kablo bağlantısı yok. Oradan hiç kimse de dışarı çıkamıyor.

Burada 10 katı olan soru sayısından test hazırlanıyor. Baskı sonrası sınav  binalarına göre kutulanıp güvenlikkelepçeleriyle kitlenen soruları sızdırmazlık testinden geçmiş; kapıları, açılma saati merkezden belirlenen elektromekanik kilitlerle kilitli araçlarla, özel kurye eşliğinde sınav merkezlerine gönderiyoruz. Bu araçları yerine varıncaya kadar uydudan takip ediyoruz. Kitapçıklara, matbaadan sonra insan eli ilk kez sınav salonlarında adayların gözü önünde paketten çıkarılırken değiyor. Bu süreçte herhangi bir güvenlik açığı olduğunu düşünmüyoruz.

Haberin Devamı

İSTESEM DE SORULARI GÖREMEM

Sorular nasıl seçiliyor?

- Yöneticiler onu liste üzerinden rastgele yapıyor. Örneğin A konusundan 20 sorumuz var, buradan iki soru seçiliyor. Bu arada yönetici soruyu görmüyor. Diyor ki “7’nci soru ile 15’nci soruyu çekin”. Orada her bir alanın uzmanı, akademik personel var. Sorular belli olduktan sonra ÖSYM’den giden uzmanlar bunları okuyor. Bu ekip yalıtılmış, diğer matbaa personelinin giremeyeceği bir yerde yapıyor bu çalışmayı ve en son soru seçimi oluşturuluyor. Orada sıfırdan soru hazırlanmaz. Dışarıdan alan uzmanları ve ÖSYM personeli test bütünlüğünü gözden geçiriyor. Matbaada hangi salona, hangi soru kağıdının gideceği belli oluyor vepaketleniyor. Sorular çok özel bir teknoloji ile basılıyor. Ben göreve başladığımdan beri baskı hatasıyla gelen bir ya da iki soru kağıdı çıkmıştır. Hiçbir hata çıkmayacak şekilde kontrol ediliyor.

Haberin Devamı

Kaç kişi çalışıyor?

- Sınavın büyüklüğüne göre değişiyor. Hiçbir sınavda 25’ten az değil ama çalışanlarla birlikte örneğin LYS’de 100’ügeçiyor. Matbaa işçisinden aşçısına, temizlik görevlisine kadar onlarca çalışan var.

LYS için kaç tane soru hazırlayan hocanız var?

- Toplam soru yazarımız 1000’in üzerinde, ama bu sürekli değişiyor. Bu sene ilk kez Milli Eğitim Bakanlığı’nın seçtiği bazı lise öğretmenleri de soru hazırlayıcılar grubuna katacağız. MEB’den bize bir liste ulaştı. Onlar içerisinden ihtiyaç oldukça branş branş çağıracağız. Soru yazarlarımız ve biz zor durumda kalırız diye isimlerini açıklamıyoruz. Çevrelerine şaka yollu da olsa “Biz soru yazarıyız” dememelerini, böyle bir durum olduğunda kendilerini listeden çıkaracağımızı söylüyoruz. Böyle bir duyum gelirse de hemen listeden çıkarıyoruz. Çünkü bir duyum o kişinin deşifre olduğunu ortaya koyuyor. Havuza atılan bir sorunun ne zaman, hangi sınavda çıkacağını, soruyu hazırlayan dahil buradaki hiç kimse bilemez. Bazı sınavlar için 10, kimileri içinse 20-30 kat daha fazla soru yer alıyor bu havuzlarda.

Siz soruları görüyor musunuz?

- Yöneticilerin sorulara bakması söz konusu değil, bütün soruları baştan sona görebilen kimse yok. Ben istesem de göremem. Matbaa aşamasında dışarı ile teması kesilmiş grup ve sınav esnasında da öğrenci görüyor. Kimi çalışanlar soruların sadece etiketlerini görebilir. Yani bu soru hangi konudadır diye bilgi sahibi olur. Ama sorunun kendisini göremez, bu teknik olarak mümkün değil. Muhafaza edildikleri yerde sorular bir gün öncesinden 10 katı olacak şekilde çekilerek özel bir kasaya alınır. Orada özel bir cihaz var. Sorular özel bir aletin içine konur, oradan da matbaaya gider. Cihazın içindeki sorularla beraber kasaya kilitlenir. Bu odanın içeri giriş şifresi sadece birkaç kişide var. Ertesi sabah en az iki işi ile birlikte (başkan ve yardımcıları) matbaaya gidilir. Sorular elden götürülüyor. Ardından matbaa süreci başlıyor. Bu süreçte bir güvenlik açığı olduğunu düşünmüyoruz.

YGS-LYS’de kaç kişi ile çalışıyorsunuz?

- Büyük sınavlarda 350 bin kişi ile çalışıyoruz. YGS’de bu sayıya ulaşıyoruz. Bu denli çok sayıda insanın görev yaptığı bir yerde çok katı kurallarınız olmazsa, bu süreci başarı ile yürütemezsiniz.

Müfredat dışı soru sormuyoruz

Sorular hep müfredattan soruldu. YGS ve LYS’de müfredat dışı hiçbir şey sormuyoruz. Müfredatı önümüze koyuyoruz. Talim ve Terbiye Kurulu bir değişiklik olduğunda bize bildiriyor. Eğer daha önce müfredattan çıkarılmış konularda hazırlanan sorular varsa onlar eleniyor. Sınav sonuçta adayları sıralamak için. Çok kolay olursa, hiç kimse sıralanamaz. Sınavın zor ya da kolay olmasından ziyade, aday kitleyi makul bir şekilde sıralayabilir mi, bunu dikkate alıyoruz. Herkes birinci olursa, kontenjanlar açısından problemler doğar. Adayların yukardan aşağı sıralanması gerekiyor. Üniversiteye girmeyi sağlayan şey, sınavın zorluğu kolaylığı değil, kontenjanlar. Sınavın seçici ve ayırt edici olması için çaba sarf ediyoruz. Adaylarımız çalışsınlar, biz çalışanın hakkını koruma konusunda her zaman gayret göstereceğiz. YGS’de sorular 9’uncu ve çok az da 10’uncu yıl müfredatından çıkıyor. Bu yüzden bölgesel tatillerle bu yıl YGS’de müfredatın yetiştirilememesi nedeniyle öğrencilerin daha önce hiç görmediği bir konudan soru çıkması gibi bir durum söz konusu değil. Veliler ve öğrencilerimiz müsterih olsun.

Bahçeyi ve kütüphaneyi çok severim

İşimin olması iyi. İşsiz olmak kötü bir şey. İşe yaramak, faydalı olmak ben bunu bir külfet olarak görmüyorum. 52 yaşındayım. Benim en önemli hobim bahçe işleri. Öğrenimim süresince başımın çaresine bakmakta pek sıkıntım olmadı. Merkezi sınavlara hep güvendim. ODTÜ’deki öğrencilik hayatımda sadece bir dersten, istatistik dersinden, bütünlemeye kaldım. Kaderin ilginç cilvesi yıllar sonra istatistik kurumuna başkan oldum. Kütüphanede vakit geçirmeyi severdim. Kitapları benden önce kim almış, mutlaka kartlarından kontrol ederdim. Kimin arkasından gittiğimi bilmek için. Hiç ders kaçırmayan bir öğrenciydim. Dersi derste öğrenirdim, ders dışında da pek çalışmazdım. Ön sırada oturur, dersi dinlerdim. ÖSYM sınavında üçüncü tercihime yerleştim sanıyorum. Ben imam hatip mezunuyum. Oradan ODTÜ kamu yönetimine girdim. O zaman katsayı problemi yoktu. Of’ta o zamanlar dershaneye de gitmedim. Gazete bayiinden aldığım haftalık bir dergi ile sınava çalışmıştım. Meslek olarak öğretim üyesi olmak istediğimi hatırlıyorum. Bugün bile bana göre dünyanın en iyi mesleği hâlâ öğretim üyeliği.

KPSS soruşturması zamanında güvenilir yapılmadı

KPSS 2010 olduğunda ben YÖK’te başkan vekiliydim. O dönemde YÖK Denetleme Kurumu incelemeler yapmıştı. Sınavın iptaline karar verilmişti. Net bir şekilde soruların dışarıya sızdığı gözüküyordu. Sınav bunun üzerine hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde iptal edildi. Soruşturmanın zamanında düzgün yapılmamış olması onu hâlâ gündemimizde tutuyor. Yapılsaydı iyi olurdu. Bununla karşılaşmak her zaman çok riskli ve mümkün. O zaman Ünal Yarımağan hoca başkanken bize ve savcılığa söylediği gibi dinleme yapılmış olabileceğiydi. Bunu ortaya çıkarmak adli makamların görevi. O gün bildiklerimiz, bugün tedavülde olan bilgiler. Soruşturmaya konu olan isimlerin, kardeşlik eş durumları o zaman da dikkat çekmişti. Bunlar raporlarda yer almıştı. Bugün yeniden gündeme gelmesinin nedeni, o dönemki soruşturmaların düzgün bir şekilde yapılıp sonuçlanmamış olması.

Merkezi sınavların meşruiyeti yüksek

Üç çocuğum var. Biri ODTÜ gıda mezunu, birisi Kırıkkale’de tıpta 5’inci sınıf öğrencisi, diğeri de Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde bilgisayar mühendisliği okuyor. Çocuklarla birlikte sınavı biz de yaşadık. Çocuklarımın sınava ilişkin bir şikâyetleri olmadı. ÖSYM sınavları biz ve bizim çocuklarımız için hayat tırmanışında önemli bir tutaç. Onun dışında bize yol gösterecek, başka bir yere taşıyacak araç yok. Türkiye’de merkezi sınavların meşruiyeti çok yüksek. Başka ülkelerde bu kadar yüksek değil. Bunun kayırmacılık kültürünün yaygınlığı ile yakın ilişkisi var. Kamu kuruluşlarında insanlar “ben mülakatla girmedim, merkezi sınavla girdim” diye birbirlerine üstünlük taslıyorlar. ÖSYM sınavı ile girdim demek, hakkımla kazandım, ayrıcalıkla girmedim anlamına geliyor. Merkezi sınavların olumsuz yönlerini görüp kızarken, ülkemizdeki kayırmacılık kültürünü görmezlikten gelme hatasına düşmemeliyiz.

Sınav sisteminin değişmesi yönünde bir çalışmamız yok

Ülkemizde üniversiteye giriş sistemine ilişkin yapılacak olan her şey ÖSYM’nin değil, YÖK’ün kararı ile düzenleniyor. Biz YÖK’ün çıkardığı kılavuz çerçevesinde sınav yapıyoruz. Kanunumuzda yükseköğretime ilişkin sınavların tümünün YÖK’ün belirlediği ilkeler çerçevesinde yapılacağına dair hükümler var. Üniversiteye giriş sistemine ilişkin neler yapılacak, bunlar nasıl değerlendirilecek, bütün bu konulara YÖK karar veriyor. Belki yılda birden çok sınav yapılabilir. Ama bu kararı ancak YÖK verir ve eğer böyle bir karar oluşursa uygulayıcı birim olarak ayrıntılarını biz çalışırız. Ancak şu an benim bildiğim bu konuda verilmiş bir karar yok henüz. Bu konu YÖK’te gündeme gelirse ben de, hem ÖSYM Başkanı hem de bir YÖK üyesi olarak görüşlerimi orada söylerim.

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!