Güncelleme Tarihi:
Sınav, okul, eğitim… Bir şeye yüklediğiniz anlam, onun hakkında vereceğiniz tepkileri de belirliyor. Üniversite sınavları bir son, varılması gereken bir hedef mi yoksa bir durak, geçiş noktası mı? Velinin ona yüklediği anlam, çocuğuna yaklaşım stratejisini de belirliyor. Bahçelievler Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü ve Uzman Psikolojik Danışman Mehmet Hilmi Eren, sınavlara yüklenilecek aşırı anlamın çocukların stres ve kaygısını artırdığını söyleyerek, bu konuda ailelere şunları öneriyor:
AZI KARAR ÇOĞU ZARAR
Evde tek başınızayken yaptığınız bir konuşma provasını sahnede gerçekleştirememek, antrenmanlarda kırdığınız rekorları müsabakada hayata geçirememek, babanızın rehberliğinde harika sürdüğünüz aracı direksiyon sınavında defalarca stop ettirmek; bunlar genellikle aşırı anlam yüklemesinden kaynaklanan strese bağlı başarısızlıklar. Üniversite sınavı günlerinde okul bahçeleri, adayların neredeyse 2-3 katı insanla doluyor. Adaya bazen aile fertlerinin yanı sıra akrabalar da eşlik ediyor. Burada “Senin arkandayız ve destekçiniz”in biraz da ötesinde “Sen sülalemizin umudusun” mesajı da veriliyor. Yol boyunca araçtakilerden “Sakın panik, stres yapma, heyecanlanma” ifadesini onlarca kez duyarak okula yaklaşan ve bahçede kendisini bekleyen akrabalarını gören gencin stres yapmaması ne kadar mümkün? Gençlere yaklaşırken onlardan gelebilecek “Beni çok uyarıyorsunuz“ ile “Bana hiç nasihatte bulunmadınız” serzenişlerinin ortasını yakalayabilmek lazım. Bir anlamda “Azı karar çoğu zarar” durumu yaşamamak, ortayı bulmak gerekiyor.
ÇABALARINI TAKDİR EDIN
Ailenin, gencin arkasında olması onun güven duygusu için elbette yararlı ama bu konuda ailenin beklentisi gencinkinin önüne geçerse; arkasında olma, destekleme bir anlamda ittirmeye dönüşürse, dengesini kaybeder, hatta düşebilir. Sadece sonuç odaklı olmayın, gencin çabasını görün ve takdir edin. İlk ve ikinci sınavlarda, vize ve final sınavında 100 puan üzerinden 90’ar alarak sınıf birincisi olan bir öğrenci ödüllendirilirken, ilkinden 35 alıp ikincisinden 95 alan öğrencinin performansı göz ardı edilmemeli. Bir öğrenci mevcut durumunu korurken diğeri çok ciddi bir ivme yakalamış.
FEDAKÂRLIKLARINIZI YÜZÜNE VURMAYIN
Yaptığınız fedakârlıkları yüzüne vurmayın. Sevgiyi şartlara ve koşullara bağlamak onların ortadan kalkması durumunda ilişkinin yok olmasına yol açar. Üniversite sınavları ve tercihler hakkında ebeveynler olarak sizler de teknik bilgileri edinin. Herhangi bir yeri kazanamamış olmasına rağmen anne-babasının bilgisizliği sayesinde dört sene aileden aldığı harçlıkla üniversite okuyormuş gibi şehir dışında takılan gençler olduğu gibi, çok daha yüksek puanlı girilebilecek bölüm ve üniversitelere bilgisi olmadığı için gidemeyen gençler de var. Üniversitelerin sunduğu eğitim imkânlarını öğrenin. Çift ve yan anadal programı, Erasmus seçenekleri gibi yatay geçiş olanakları da sınav öncesi göz önünde bulundurulması gereken bir konu. Çocuğunuz, düşük puanla girdiği üniversitenin bölümünde 40 ya da 50 arkadaşı içerisinde sınıf birincisi olarak ülkenin en yüksek puanlı üniversitelerinin aynı bölümüne bir veya iki sene sonra yatay geçiş yapabilir.
AYNA VAZİFESİ GÖRÜN
Çocuğunuzun sınıfında böyle bir başarıyı edineceğini düşünüyorsanız, bir sene daha üniversite sınavlarına hazırlanmadan da yüksek puanla girilebilecek bölümlerin imkân dahilinde olduğunu unutmayın. Onun tercih ve isteklerine saygı duyun. Henüz küçükken “Kızım büyüyünce doktor olacak, annesine bakacak!” lafını işiten ya da bir akrabasının evinde “Ne doktorlar, mühendisler istedi de vermedik kızımızı!” sözüne şahit olan gençler, dolaylı da olsa yönlendirmelere maruz kalıyor. Günümüzde ruh sağlığı uzmanlarına en çok başvurulan problem alanlarından birisinin sevilmeyen iş ve mesleklerde çalışmak olduğunu unutmayın. Onu iyi gözlemleyin; neleri yapmaktan hoşlanır, becerileri neye yönelik. Ona ayna vazifesi görmeniz, bu konudaki sorumluluğunuz için yeterli olacak.
Sağlıklı bir çalışma ortamı yaratmasına yardım edin
Sınava hazırlanan bir öğrenci için uygun şartların oluşturulması önemli. Bu noktada ailelere büyük görev düşüyor. Çünkü adayların en önemli çalışma ortamlarından biri de, ev. Uzmanlar, her çocuğun kendine ait özellikleri olduğunu hatırlatarak, bu bireysel farklılıkların uygun çalışma ortamını da etkilediğini söylüyor. Gazi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Galip Yüksel, çevrelerini kontrol etmede başarılı olan öğrencilerin, çalışma ortamlarını, ders çalışmayı engelleyecek uyarıcılardan arındırabildiğini belirtiyor. Ortamın çocuğun amaç ve hedef belirleme gibi becerilerinin gelişmesine de katkıda bulunduğunu belirten Prof. Dr. Yüksel, konuyla ilgili şunları anlatıyor:
Çalışma odasının ya da ortamının fiziki durumu önemli. Ders çalışmak için evde ayrı bir odanın olması en tercih edilen çalışma ortamı. Ancak öğrenci böyle bir imkâna sahip değilse, diğer aile bireyleriyle paylaştığı bir odanın belli bir yerine çalışma masası yerleştirilebilir. Ders çalışma sürecinde gerek duyulabilecek materyaller bu ortamda bulunmalı.
FARKLILIĞINI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURUN
Öğrencinin bireysel farklılıklarına göre çalışma ortamının ayarlanması yararlı olur. Ortamda bulunacak ders araç-gereçleri, ortamın ısı, ışık ve ses açısından özellikleri bazı öğrencilerde yaratıcılığı beslerken, diğerlerinde bu etkiyi oluşturamayabilir. Hatta fazla uyarıcı çocuğun kısa süreli belleğini meşgul ederek çalıştığı dersleri daha az anlamasına, ders çalışma iradesinin zayıflamasına yol açabilir. Bazı çocuklar sıcaktan hiç hoşlanmaz. Bazıları loş ışıkta verimli çalışamaz, hep cam kenarına, aydınlığa kaçar. Bazıları masa başında oturmaktansa uzanarak çalışmayı tercih eder. Onların bu çalışma şekillerine saygı duyulması gerekir. Bazı çocuklar kendine uygun olan çalışma ortamını deneme-yanılma yoluyla bulur. Çocuğun hangi ortamlarda ve koşullarda daha iyi çalışabileceğini belirlemek için bazı denemeler ve gözlemler yapılabilir. Bu denemeler esnasında doğru çalışma ortamı oluşturulabilir. Çalışma davranışını anlamak ve geliştirmek için onları anlamalıyız. Bunun için de onları dinlemek, duygusal destek olmak, çalışma ortamı hazırlarken onlarla birlikte karar verip, onaylarıyla bir ortam oluşturmak gerekir.
İÇİNDEKİ YILDIZIN ÇIKMASINAYARDIMCI OLUN
Aileler tıp, hukuk gibi mesleklere rağbet ediyor. Ancak tıp okumak için fen ve sayısal derslerinin iyi olmasından çok daha önce, kandan korkmaması gerektiği, insanlara yardımcı olmak için yoğun isteğe ve sabıra sahip olması gerektiğini göz önünde bulundurun. Elma veya portakalı yuvarlak dilimlerle kestiğinizde tam ortasında güzel bir yıldız şekli görebilirsiniz. Bıçağı tamortalayamadığınızda onu yakalayamazsınız. Her elmadaki yıldız gibi her gencin içinde de bir yıldız, cevher ve kabiliyet var. Ebeveyn olarak görevimiz o yıldızın ortaya çıkmasında onlara destek olabilmek. O keşfedildiğinde ise gerisi zaten geliyor.
TELEVİZYON KOYMAYIN
- Rahat okuyabilmek için çalışma odasının yeterli derecede aydınlık olması gerekir. Ders çalışmada yumuşak ışık yanında aydınlatma derecesi de önemli. Fazla ışığın da az ışık kadar gözü yoracağı unutulmamalı.
- Televizyon, bilgisayar, müzik seti gibi eşyalar bulunmamalı.
- Çocuğa ait olan oda, onun egemenlik alanıdır. Oraya kimsenin karışmaması, çocuğun bu odada özerklik ihtiyacını rahat rahat yaşaması gerekir. Bu nedenle odasını istediği gibi düzenler, duvarlara istediği resim, afiş ve posterleri yapıştırır. Bu, onun en doğal hakkı. Resim, poster, afiş gibi şeyler çocuğun değerlerini, özlemlerini, iç dünyasını yansıtır. Önemli olan bunların çocuğun dikkatini dağıtacak şekilde olmaması.
ODAYI İYİ HAVALANDIRIN
- Mümkünse çalışma odası özel olarak döşenmeli ve buna karar vermede çocuklar serbest bırakılmalı.
- Çalışma odası iyi havalanmalı. Oksijenin ne kadar önemli olduğunu açıklamaya gerek yok. Havadaki oksijenin azalması, gerginliğe yol açar ve bu durum baş ağrısı gibi öğrenmeyi güçleştiren şeylere neden olabilir.
- Sandalye ya da koltuğun çok rahat olmaması tercih edilir. Sandalye, çalışma odası için koltuktan daha uygun. Sandalye ve masanın ölçüleri çocuğa göre olmalı.
- Çalışma masasının her zaman aynı yerde durması ve sadece ders çalışmak için kullanılması iyi olur. Masa odanın en aydınlık köşesine yerleştirilmeli ve kitap, defter gibi ders materyaller de ona yakın bir yerde bulunmalı.
- Küçük bir kitaplık, ders çalışma odasının temel eşyalarından. Bu kitaplıkta sadece ders çalışma kitapları olmalı. Ayrıca çalışma sırasında kullanılabilecek araç-gereçler de yer almalı.