Boğaziçi’nde 150 yıl

Güncelleme Tarihi:

Boğaziçi’nde 150 yıl
Oluşturulma Tarihi: Nisan 14, 2013 10:31

Kökleri, 1863 yılında eğitmen, mucit, teknisyen ve mimar Cyrus Hamlin ile New York’lu hayırsever ve tüccar Christopher Rheinlander Robert tarafından ABD sınırları dışındaki ilk Amerikan koleji olan Robert Kolej’e dayanan Boğaziçi Üniversitesi bugün 150. Yılını kutluyor.

Haberin Devamı

Okulun ilk kurucuları için kolejin kapılarının ırk, milliyet, din farkı gözetmeksizin herkese açık olması ve öğrencilerin kolejde önyargısız ve özgür bilimsel düşünce merkezli eğitim alabilmesi çok önemliydi.
1970’lere gelindiğinde lise kısmının Arnavutköy’e taşınmasıyla Robert Koleji Bebek Kampusu tamamen yüksek öğrenim faaliyetlerine odaklandı. Kolejin yüksek öğrenim kısmı, binaları, kütüphanesi, laboratuvarları, tüm imkanları ve personeliyle 1971 yılında eğitim dili İngilizce olan bir devlet üniversitesine dönüşerek Boğaziçi Üniversitesi adını aldı. Bu gelenek, bugüne kadar dünyada ve Türkiye’de önemli başarılara imza atan mezunları ile adından söz ettiriyor.

Robert Kolej mezunu olan Prof. Dr. Aptullah Kuran, üniversitenin ilk rektörü oldu (1971-1979). Prof. Dr. Kuran’ın yerini, önce Prof. Dr. Semih Tezcan devraldı (1979-1981) daha sonra da Prof. Dr. Ergün Toğrol rektörlük kotuğuna oturdu. (1981-1992). 1992’de rektör seçilen Prof. Dr. Üstün Ergüder 2000 yılında görevini Prof. Dr. Sabih Tansal’a bıraktı. 2004-2008 arasında rektörlük görevini Prof. Dr. Ayşe Soysal yürüttü. 2008-2012 arasında Prof. Dr. Kadri Özçaldıran rektör koltuğuna oturdu. 2012 yılından bu yana ise Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü olarak görev yapıyor.

***

Haberin Devamı

Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu (Boğaziçi Üniversitesi Rektörü)
Boğaziçi Üniversitesi’nde evrensel ölçütleri benimsemiş, üstün nitelikli lisans ve lisansüstü eğitim programlarımızda, özgürlükçü, yenilikçi, girişimci, içinde yaşadığı topluma katkı yapmayı önemseyen bireyler yetiştiriliyor. Türkiye’nin en parlak gençlerinin yıllardır birinci tercihi olan üniversitemizde öğrencilerin belirli alanlarda uzmanlaşırken bir yandan da akademik-kültürel-sanatsal-sportif ufuklarını genişletmeleri ve sosyal yaşam kalitesini yükseltecek becerilerini geliştirmeleri sağlanıyor.

Özgürlükçü ve demokratik kültürüyle bilimi ve bağımsız düşünceyi her zaman ön planda tutan bu ortamda Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi ve öğrencisi hiçbir ayrımcılığa uğramadan akademik gelişmesini on yıllardır sürdürebilmiştir. Boğaziçi’ni Türkiye’nin ve dünyanın en köklü ve örnek eğitim kurumlarından biri yapan bir diğer önemli etken, asla vazgeçmediğimiz sağlıklı iletişim, katılımcı platformlar ve demokratik yönetişim modelimizdir.
Boğaziçi Üniversitesi aynı zamanda çok önemli bir bilimsel araştırma merkezidir. Üniversitemiz hem mühendislik/fen bilimleri, hem de beşeri/sosyal/eğitim bilimlerinin tümünde yıllardır saygın araştırma kimliğini korumayı başarmıştır.
Bir yandan saf bilimsel meraka dayalı temel araştırmaları desteklemek bir yandan da toplumsal ve kamusal ihtiyaçlara etkin ve hızlı çözümler üretebilecek teknoloji-inovasyon-sosyal politika odaklı çalışmalara odaklanmak üniversitenin bir diğer ayırt edici özelliğidir.

Haberin Devamı

MEZUNLAR, ÜNİVERSİTESİNİ ANLATIYOR

Erdal Karamercan (Eczacıbaşı Topluluğu CEO’su)
Boğaziçi’ni en kısa anlatımla, “hayatımın en güzel günlerinin geçtiği yer” olarak tanımlayabilirim. İstanbul Erkek Lisesi’nin Alman disiplininin ön planda tutulduğu yönetim yapısında, yatılı okuduğum yedi yılın ardından, Boğaziçi’nde çok farklı bir dünyaya geçtiğimi hissetmiştim. Sosyal yetkinliklerimi geliştirdiğime inandığım ve sosyal yaşamın önem kazandığı Boğaziçi ortamının farkını anlamak için, sanırım bu ortamı yaşamak gerek.
Akademik açıdan da Boğaziçi çok istisnai bir ortama sahipti. Benim okuduğum yıllarda yaklaşık beş öğrenciye bir akademisyen düşüyordu. Bunların bazıları da uluslararası üne sahip yerli ve yabancı hocalardı. Tabii böylesi mutlu bir azınlık, dünyada çok az yerde bulunabilir. Biz bu ortamda yetişmenin şansını yaşadık. Bugün geriye dönüp baktığımda, “Boğaziçi mezunu bir işadamı” olmaktan büyük bir gurur duyuyorum.

Haberin Devamı

Ayşe Soysal (Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü)
Boğaziçi’li olmak, mükemmelliği hedeflemektir. Boğaziçi’li olmak, eğitim gördüğü konuda yetkin ve donanımlı olmak, ama ilgi, merak ve üretkenliğini mesleği ile sınırlı tutmamaktır. Boğaziçi’li olmak, kendi doğrularını araştırmak ve keşfetmek, her türlü koşulda onların arkasında durmak, farklı görüşlere açık olmak, dünyaya ‘öteki’nin perspektifinden bakma cesaretini göstermektir.

Ümran Beba (1986 Endüstri Mühendisliği Mezunu, PepsiCo Asya Pasifik Bölgesi Başkanı)
Bir Boğaziçi Üniversitesi mezunu olarak edindiğimiz pek çok tecrübe bize hayatın her aşamasında yardımcı oluyor; kariyerimizde, özel hayatımızda, özel ilişkilerimizde... Ve şu anki uluslararası görev kapsamında bile aslında öğrendiğim pek çok tecrübeyi kullandığıma inanıyorum.

Haberin Devamı

Feyyaz Berker (1946 İnşaat Mühendisliği Mezunu, TEKFEN Holding Kurucu Ortağı, Yönetim Kurulu Başkanı)
Okulumuzda özgür düşünmeyi, hocalara özgürce soru sormayı öğrendik. Bu çok önemli bir olay. Eğitimde özgür düşünmek kişilik kazanmak ve hayatta kendi kendine karar verebilmek.

Jan Nahum (1971 Makina Mühendisliği Mezunu, HEXAGON Danışmanlık ve Tic.A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı)
Ben aldığım eğitimden çok memnunum. Beni ben yapan en önemli şeylerden bir tanesi Boğaziçi Üniversitesi’nde, o yıllarda aldığım eğitim. Bu eğitim kesinlikle beni şekillendirmiştir. Boğaziçi Üniversitesi’nden tamamen başka bir insan olarak çıktım. Eğer şekillenmişsem beni bu okul şekillendirmiştir.

Haberin Devamı

Erkut Yücaoğlu (1969 Makina Mühendisliği Mezunu, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkan)
Bir kere üniversite, sadece bir meslek eğitimi değil. Üniversite, bir gencin kendi hayatını ilk defa, belki de aileden bir mertebe ötede yaşamaya başladığı bir dönem. Bir hayat tecrübesi ve o hayat tecrübesi ne kadar zengin olursa yanında götürdüğü meslek eğitiminin de o kadar iyi olacağı kanaatindeyim.

Yavuz Erkut (Kimya Mühendisliği 1976 Mezunu, TÜPRAŞ Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi)
Boğaziçi’nde bireysel değerlerimiz ile tanışarak, kendimizi keşfederek eğitime başladık. Ardından bilgiye erişmenin yolu ve yöntemlerini öğrendik. Özgür düşünceyi besleyerek, araştırma isteği duymamızı sağlayan, geniş ve özgür bir bakış açısı ile tanıştık. Bu bakış açısı, bilgi ve birikimin üzerine güçlü bir özgüven inşa etmemizi sağladı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!