Biri türkü avcısı diğeri doğuştan müzisyen

Antalya’da hem bir sosyal medya fenomeni hem de genç bir müzik öğretmeni olan Emre Dayıoğlu, Anadolu’nun ücra köşelerindeki bilinmeyen sanatçılara, kaybolmaya yüz tutmuş halk türkülerine yeniden hayat veriyor. Yüzlerce köy gezerek hem yöre halkını hem de eski türküleri tanıtan Turan Erdoğan Yılmaz Fen Lisesi öğretmeni Dayıoğlu, TRT’ye hazırladığı program ve yaptığı çok sayıda projeye bir yenisini daha ekliyor. Antalya’da okuyan öğrencilerle 10 türkülük bir albüm yapacaklarını söyleyen Emre Öğretmen’in bu çalışmasının baş aktörü ise 12 farklı enstrüman çalabilen 12 yaşındaki Eren Yavuz.

Emre Dayıoğlu ile Eren Yavuz’un yolları 2019 yılında Çanakkale’nin Çan ilçesindeki Etili köyündeki müzik kampında kesişti. Ardından aralarında usta çırak ilişkisi başladı. Eren’i mükemmel bir çocuk virtüöz olarak niteleyen Dayıoğlu, yapacakları albümde Eren’e büyük iş düşeceğini söylüyor:

'KÖY KÖY GEZİP KAYBOLAN TÜRKÜLERİ KEŞFETTİM'
"Anne ve babam öğretmendi. Çocukluktan bu yana hep türkü dinlenirdi evde. Benim de kulaklarıma çalındı hep türküler. Annem bana bir saz aldı. Ben kendi kendime tıngırdatarak çalmaya başladım. Daha sonra müzik öğretmenliği okudum. Sonra da şimdi görev yaptığım okula atandım. İlk maaşımla da bir el kamerası aldım. Hafta sonları köylere giderek insanlarla muhabbet edip kaydetmeye başladım. Yüzlerce köy gezdim ve kaybolan türküleri keşfettim. Köy muhabbetlerinde dinlediğim türküleri derledim. Anlatılan hikayeleri söze döküp bestelediklerim de oldu. Sonra bir öğrencim bu görüntüleri sosyal medyaya koymamı söyledi. Ardından çok ilgi gördü ve güzel bir işe dönüştü.

ANTALYA TÜRKÜLERİ ALBÜMÜ
Gezdiğim köylerde öğrencilere uygun olacak türküleri belirledim ve düzenledim. A Sünne, Gongok Havası, Denizciler Yörük Havası, Üç Telli Boğaz Gaydaları gibi 10 tane bilinmeyen türkü var. Onları kayda hazır hale getirdim.. Antalya’da okuyan, halk müziği çalgısı çalabilen, ortaokul ve lise öğrencilerinden oluşan bir ekiple 10 türkülük bir albüm yapacağız. ‘Antalya Türkülerini Söylüyorum’ isimli bir albüm olacak ve bu türküleri öğrencilere parça parça çaldırarak bir klip çekmeyi de düşünüyoruz. Birçok çalgıyı icra ettiği için Eren’e de büyük iş düşecek.

EREN TÜRKİYE’Yİ TEMSİL EDECEK
Eren müzikal algıları çok açık bir çocuk. Hem de görsel hafızası çok gelişmiş. Bir çocuk çalgısını çok sevebilir ama kimi bir haftada kimi bir ayda öğrenir. Eren gördüğü anda kapıyor. Ben de elimden geldiğince bildiklerimi ona aktarıyorum. Eren çok hızlı öğrendiği için ben de ayrıca ondan bir şeyler öğreniyorum. Bu önemli bir başarı ancak ilerleyen yıllarda kendi branşını net olarak seçecektir. Çok yetenekli çocuklar var tabi ama halk müziğinde bir çalgıyı yalamış yutmuş bir çocuk gündeme gelmemişti. Eren bu konuda mükemmel bir çocuk virtüöz örneği."

TEK BAŞINA ORKESTRA
Antalya’nın Manavgat ilçesinde yaşayan 12 yaşındaki Eren Yavuz yaşı kadar enstrüman çalabiliyor. Üç yaşında müzikle tanışan Eren ileride konservatuvar okuyup hem sanatçı hem akademisyen olmak niyetinde. 10 parmağında 10 marifet olan Eren “Ben türkülere gönül verdim” diyerek tek başına bir orkestra olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Mehmet Serap Yavuz çiftinin tek çocuğu olan Eren’in müziğe olan ilgisi aileden geliyor.

BÜTÜN AİLE MÜZİSYEN
Oğlunun doktor ya da avukat olmasını istediğini söyleyen anne Serap Yavuz “Baba-oğul müziği hep birinci planda tutuyorlar” diyerek evdeki müzik ortamını şöyle anlatıyor: Benim babam bağlama, ney, zurna çalar. Amcam yine aynı şekilde müzisyen, kuzenlerim de müzik öğretmenidir. Yani müzikle iç içe olan bir aileden geliyorum. Ben de zamanında konservatuvar okumak istemiştim ama nasip olmadı. Belediyenin halk eğitim merkezinde sanat müziği koromuz var. Ben de solistlik yapıyorum. Evde de çalıp söylüyoruz. Babası bağlama çalıyor, Eren kemane çalıyor. Onlar çalıca ben de söylemeye başlıyorum. Bir aile orkestrası oluşturuyoruz.

EVİN BİR ODASINI STÜDYOYA ÇEVİRDİLER
Bir otelde teknik müdür olan baba Mehmet Yavuz “Yıllar önce evde bağlama eğitimi alırken oğlum da sürekli yanımıza gelirdi. Daha o zaman emeklerken bant kaydı yapmış demek ki” diyerek Eren için evlerinin bir odasını stüdyoya çevirdiklerini söylüyor:
“Ben de müzikle ilgileniyorum. Eren de çaldığı enstrüman sayısını artırınca ev küçük gelmeye başladı. Bu yüzden biraz daha büyük eve taşındık. Evin bir odasını stüdyoya çevirdim. Teknik müdür olduğum için elimden böyle şeyler geliyor. Odanın ses izolasyonunu yaptık. Sonra kayıt cihazları aldım. Bu işlerin teknik kısmını da öğrensin istedim. Bilgisayar, ses kartı, mikrofon falan aldım. Daha profesyonel enstrümanlar aldık. Müzik teknolojileri alanında da ilerlemesini istedim. Evimizde dört dörtlük bir stüdyo oldu." 

EREN’İN HAYALİ BESTELER YAPMAK
Eren küçük yaşında büyük ilerleme kaydetse de henüz yolun başında sayılır. Kendisi de bunun farkında ve önce iyi bir eğitim almak istiyor sonra da hayallerini gerçekleştirmek:
“Ben her türlü müzik dinlerim. Ama türkü çalıp söylemeyi tercih ettim. Pop var, caz var, rap var ama ben hepsini bırakıp türküye gönül verdim. Çünkü beni türküler çok etkiliyor. En çok da “Küçüksün Güzel” parçasını severim. Bunun yanında sporla da ilgileniyorum. Basketbol ve masa tenisi oynarım. Bisiklete binmeyi de çok severim. Çevremdeki arkadaşlarımdan da beni örnek alanlar oluyor. Onlar çok seviyor benim böyle müzik aletlerini çalabilmemi. Beste yapmaya daha başlayamadım ama inşallah en kısa zamanda başlayacağım. Kendime ait bir bestem olsun çok istiyorum. En büyük hayallerimden biri bu. Ayrıca dünyaya açılmak, dünya müzikleri yapmak istiyorum. İyi bir sanatçı olmak istiyorum. İleride daha iyi eğitim alıp güzel bir konservatuvarda akademisyen olmak istiyorum. Ailem de bu konuda çok destek oluyor bana.”

EREN’İN ÇALABİLDİĞİ ENSTRÜMANLAR:
1- Ud
2- Cümbüş
3- Bağlama
4- Gitar
5- Keman
6- Piyano
7- Kabak kemane
8- Darbuka
9- Cajon
10- Bendir
11- Kanun
12- Tambur