Güncelleme Tarihi:
Beste Ataklı ve Begüm Irmak Küçük, annesinin ilk temeli atıp, babasıyla büyüttüğü okulda eğitim aldıktan sonra lise ve yükseköğretimini tamamlayarak, aile işletmelerinin başına geçti. Yönetim Kurulu üyesi ve yönetim temsilcisi olan Begüm Irmak Küçük, ikinci kuşak olarak kişiselleştirilmiş eğitime önem verdiklerini söyleyerek, “Dünyada biraz daha kişiselleştirilmiş programlara doğru bir gidişat var. Bir çocuğu ele alırken onun eğitim ve öğretimle ilgili yanlarını açığa çıkaracak ve bireysel özelliklerine göre şekillenecek esneklikte olacak bir müfredat yapısı olmalı. Biraz daha kişiselleştirmeye, bireyselleştirmeye yönelik eğitime ağırlık vermeli“ diyor.
- Okulu kuran anneniz.
Evet. Aslında yolculuk çok ilginç. Annem Efdal Irmak babamla tanıştığı yıl, anaokulu kuruyor. Efdal ismi oradan geliyor. Annem anaokulu öğretmeni kökenli. Babam da hem kimya mühendisi hem de müzik öğretmeni. Okullarda müzik dersleri veriyor o sırada. Annemin anaokulunda da ders vermeye başlıyor. İkisi de eğitimi çok seviyor. Annem zaten bir adım atmış. Evlilikle adımları da birleştiriyorlar, 1974 itibarıyla okulları birlikte yönetmeye başlıyorlar. Daha sonra anaokulunu 1983’te ilkokula çeviriyorlar beraber ve Göztepe’ye geçiyorlar. Ailenin kendi elleriyle kurduğu bir okul yıllarca ayakta kalıyor. Gerçekten çok gönül vererek her işi eğlenerek iki kişi yapmışlar. Hep aynı yerde olmaları da çok önemli.
- Babanız müzikle uğraşıyormuş.
Hem müzik öğretmenliği hem de özel dersler veriyormuş çocuklara. Kimya, fizik, matematik alanında da çok iyiymiş. O zamanlar Anadolu yakasındaki bütün okullara mandolin dersi veriyormuş. Dedemle birlikte kurdukları çok sesli Irmak Çocuk Orkestrası o zamanlar çok etkinmiş. Babam TRT’ye de program yapıyor. Okula geçince müzik okulun bir parçası oluyormuş, halen de çok etkili. Şu anda Efdal Müzik Akademisi olarak devam ediyor. Ortaokula geçen her çocuğa en az bir enstrüman çaldırmak istiyoruz. Yan flüt, keman, gitar onların seçimlerine göre müzik alanında bir şeyler kazandırmaya çalışıyoruz. Mutlaka bir enstrüman çalarak mezun olsunlar, müzikle bir ilişkileri olsun istiyoruz.
- Siz ve ablanız okul yönetimine ne zaman geçtiniz?
Önce annem, ardından babam, 10 yıl önce de ablam katıldı. Ben de 2015’ten itibaren okuldayım. Bütün aile okulumuzun başındayız. İnşallah bizden sonrakiler de aynı şekilde devam ettirir.
AİLEMİZİN TECRÜBELERİ ÇOK DEĞERLİ
Küçüklüğümden beri okulun tozunu yuttum diyebilirim. Anne baba eğitimci olunca her zaman okul konuşuldu evimizde. Sıfırdan bir kurumu bu noktalara getirdikleri için anne babamıza hayran büyüdük. Onların yolundan gitmek istedim. Biraz dışarıda tecrübe edindikten sonra okula döndüm. Çok iyi bir eğitim almam için bana yol açtılar. Babam Turgut Irmak, yönetim kurulu başkanımız. Onun tecrübeleri çok değerli, faydalanıyoruz. Bütün kararlar yönetim kurulu olarak veriliyor.
BİRBİRİMİZİ BESLEYİP, BÜYÜTÜYORUZ
Biz evlatları olarak anne babayla çok çatışma yaşamıyoruz. Çünkü, onlar çok açık görüşlü. Belki eğitimci olmanın getirdiği bir şey. Onlar da olabildiğince hayat boyu öğrenmeye inanıyor. Eğitim dünyasını yakından takip ederler. Her gün yeni bir fikirle uyanır, yeni projeler üretirler. Birbirimizi besleyip büyüttüğümüz bir ortam. Tabii ki genç kesimden gelen bazı yeni fikirlere de açıklar. Biz gençler biraz daha teknolojiye yatkınız. Bizim kattığımız renkler biraz daha o alanlarda oluyor. Çünkü onlar da bize, aldığımız eğitimlere ve bugüne kadar getirdiğimiz değerlere güveniyor. Öz değerlerimizi bozmadığımız sürece büyüme, zenginleşme oluyor.
BENİM ÖĞRETMENİM HÂLÂ ÇALIŞIYOR
Benim ve ablamın anaokulu öğretmenleri hâlâ bizde çalışıyor. Ben patronum, onlar benim çalışanım gibi bir ortam yok. Biz bir yolda beraber yürüyoruz. Bu yolda beni çok küçükten alıp eğittiler. Şimdi tekrar el eleyiz. Farklı yerlerde eğitime gittim. Büyüdüm, geliştim, geri geldim. Bu yolu tekrar el ele yürüyoruz gibi bakıyorum. Birbirimizden hâlâ öğrenmeye devam ediyoruz. Mutlaka benim de onlara kattığım bir şey vardır. Onların da bana kattığı birçok şey var. Onlar yıllardır kurumda biriktirdikleriyle, ben hem kurumda olup hem dışarıda farklı eğitimler alarak onlara belki yeni deneyimler sunmuşumdur. Tek taraflı olduğunu düşünmüyorum. Ben genelde ilişkilerin eğitim sektöründe de iki taraflı olduğuna, birbirimizden çok şey öğrendiğimize inanıyorum. Çocuklardan da çok şey öğreniyoruz. Bunun bir süreç olduğuna inanıyorum. Bence orada önemli olan dengeleri güzel tutabilmek, iletişime, işbirliğine açık olmak.
ÖĞRETMENLER DİNAMİZME AYAK UYDURMALI
öğretmen, en önemli değer. Eğitim denkleminin en önemli fonksiyonu. Öğretmenler olmadan okulun bir anlamı yok. Bireysel bir öğretmen başarısından ziyade ekip işi çok kıymetli. Sürekli öğrenme gerekiyor. Öğretmenler kendi içinde de eğitime ve değişime açık olmalı. Çünkü değişen çok fazla şey var. Öğretmenlerin de bu dinamizme ayak uydurması, hep o heyecanı, motivasyonu taşıması gerekiyor. Biraz daha kendilerini hayat boyu süren eğitim dediğimiz kavrama adapte edebilmeleri bence Türkiye genelinde bakınca önemli.
KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİME GİDİŞAT VAR
Dünyada biraz daha kişiselleştirilmiş programlara doğru bir gidişat var. Bu da umut verici. Bunun üzerinde biraz daha durulması gerekiyor. Yani bir çocuğu ele alırken onun bütün eğitim ve öğretimle ilgili yanlarını açığa çıkaracak, bireysel özelliklerine göre şekillenecek bir esneklikte olacak bir müfredat yapısı olmalı. Biraz daha kişiselleştirmeye, bireyselleştirmeye yönelik eğitime ağırlık vermeli. Çocuklara o alanları yaratmaya ihtiyacımız var. Biraz daha onları sosyal çevreleriyle, doğayla iç içe tutabildiğimiz zamanlar olmalı. Bireyselliği biraz daha yakalarsak, bütün çocuklarımızı bir düzen içine değil de biraz daha kendi özellikleriyle yoğurabilecekleri ve birkaç alanı birleştirebilecekleri disiplinlerarası eğitim olmalı. Ben de öyle bir eğitimden geçtim. Toplumsal bilimlerin ardından sosyoloji ve son olarak iletişim okudum. Eskiden bildiğimiz tek bir meslek değil de birçok alanı, fonksiyonu bir araya getirerek kendime bir alan yarattım. Kendi yeteneklerim ve isteklerim pusulam oldu. Çocuklara bu şekilde farklı alanları kombine edecek bir çağa doğru gidiyoruz. Bildiğimiz bir sürü şeyin değişim geçirdiği bir çağı yaşıyoruz. Bunu yerinde olacak aksiyonlarla eğitim sistemimizi adapte edebilirsek, o esnekliği biraz daha sağlayabilirsek bence Türkiye olarak daha güçlü çıkacağız.
KİMDİR?
Anaokul ve ilköğretim okulunu Özel Efdal Okulları’nda tamamladı. Koç Lisesi’nden sonra Sabancı Üniversite’sinde Toplumsal ve Siyasal Bilimler Bölümü’nden Sakıp Sabancı Onur Bursu ile mezun oldu. London School of Economics’te Sosyoloji Çağdaş Toplumsal Düşünce yüksek lisansını tamamladı. 2012’den 2015’e kadar global bir markanın proje lideri olarak reklam sektöründe çalıştı. 2015’te Özel Efdal Okulları’nda iletişim ve marka sorumlusu olarak görevine başladı. 2018’den itibaren yönetim kurulu temsilcisi ve ilkokul-ortaokul sorumlusu görevine devam ediyor. Aynı zamanda 2016 yılında başladığı İstanbul Bilgi Üniversite İletişim Fakültesi doktora programını tamamlamak üzere. Üniversitelerde konuk akademisyen olarak iletişim dersleri veriyor.