Güncelleme Tarihi:
Sınav bizim kültürümüzde sadece öğrencide değil, aile üzerinde de baskı yaratıyor. Bunu azaltmak için ebeveynler öncelikle kendilerini tanımalı, eğitmeli, geliştirmeli ve sınavla ilgili kendi duygularını tanımalı ve kabul etmeli. Bu duygular stres, korku, merak olabilir.
Stres, tehdit edici ya da güç olarak algılanan olaylara gösterilen fiziksel, duygusal, bilişsel ve davranışsal tepkilerdir. Stres yaratan olaylara, stres yaratıcılar denir. Stres yaratıcılar, kişinin kendisinden ya da çevreden gelebilir ve oldukça hafiften (anahtarını kaybetmek, gecikmeler gibi) şiddetliye (hortumlar, savaşlar, yangınlar gibi) kadar değişme gösterebilir. Günlük yoğunluklar, değişimler, aynı anda birden çok sorunla uğraşma, süre sınırlamalarıyla baş etme, bir kişinin stres yaşamasına yol açan şeylere örnektir. Kişinin değişmesini ya da uyum sağlamasını gerektiren olumlu olaylar da stres yaratabilir. Örneğin; evlilik, terfi almak, tatile gitmek gibi yaşam tarzında değişiklik gerektiren durumlar da her bireyde farklı olmak üzere bir miktar stres yaratır. Oluşan stres karşısında bireyler farklı tepkilerde bulunur. Kimi insan yaşadığı stresi inkâr etmeye, baskılamaya çalışır, bazıları ise bunu normal bir duygu olarak karşılar.
Bilim insanları, duyguları inkâr etmenin bireyin benlik saygısına zarar vereceğini öne sürer. Kimi insanlar, sadece duygularını açığa vurmayı reddederek değil, aynı zamanda kendine bu duyguyu yaşama fırsatı vermeyerek gerçek duygularını inkâr eder. Bunun sonucunda istenilenin aksine, bu duygular daha da yoğunlaşır. Bir kısır döngü oluşabilir.
Stresin etkilerinin üstesinden gelmek, onlara dayanmak ya da onları azaltmak için girişilen davranışsal ve psikolojik eylemlere başa çıkma stratejileri deniliyor. Sorun odaklı başa çıkma ve duygu odaklı başa çıkma olmak üzere iki tür başa çıkma var. Sorun odaklı başa çıkma stres yaratıcının kendisini ortadan kaldırmaya ya da değiştirmeye çalışmakla ilgilidir. Duygu odaklı başa çıkma ise bir kişinin bir stres yaratıcıya yönelik olarak hissettiklerini ya da duygusal tepkilerini değiştirmesi ile ilgilidir. Şu anda sınav olduğu gerçeği değişmiyor.. Bu durumda duygu odaklı başa çıkma stratejisi kullanabilir.
HER ÖĞRENCİ MİZACINA GÖRE TEPKİ GÖSTERİR
Hiç kimse ortalama değildir. Bazı insanlar diğerlerine göre stres yaratan durum karşısında hissettiği duyguyu normal bir duruma karşı gösterilen bir duygu gibi algılayıp, görmezden gelebilir, bu duyguyu kabul edebilir. Araştırmalar stres durumuyla mücadele etmenin, stres durumundan daha çok bireyleri etkilediğini gösteriyor. Her öğrenci kendi mizacına, bireyselliğine göre sınava yönelik farklı tepkilerde bulunur. Kimi bir miktar stres yaşarken, kimi göreli olarak bir miktar fazla stres yaşayabilir. Bu durum bireylerin parmak izlerinin farklı olması gibi normal bir durum. Araştırmalar, belirli bir miktar stresin insanlara iyi geldiğini gösteriyor. Sınav öncesi aday bir miktar stres yaşadığını ve bunun sorumluluğunu kabul ettiğini kendisine söyleyebilir. Bu ifade sonrası stres yaratan düşünce bir süre sonra yok olup gidecektir.
Rahat bir psikolojik yapısı olan öğrenci, kendisine güvenir ve sınavı objektif güçlükleri içinde görebilir. Her öğrenci kendi bireyselliği kapsamında öğrenebilir. Kendini geliştirebilir. Bazı durumlarda ortalama olarak dayatılan değerler diğer bireylerin öğrenme hızına uygun olmayabilir. Bir miktar stres yaşanıyorsa, bunun farkında olmak onunla savaşmak yerine ‘Stres yaşadığımı biliyorum ve bunun sorumluluğunu alıyorum’ gibi ifadeler kullanmak yararlı olabilir.
KİŞİSEL VE SOSYAL FAKTÖRLER
Sınavla ilgili duyguların ortaya çıkmasında kişisel ve sosyal faktörler etkili oluyor. Araştırmalar, öğrencilerin sınavla ilgili duygularını birçok etmenin yanı sıra mükemmeliyetçilik, akılcı olmayan inançlar ve aile faktörü (ebeveynlerin yüksek başarı beklentileri, aşırı müdahaleci tutumları) gibi değişkenlerin etkili olduğunu gösteriyor. Öğrenci ‘sınavda hiç hata yapmamalıyım’, ‘eksik soru bırakmamalıyım’, ‘her soruyu doğru yanıtlamalıyım’, ‘ailemin ve yakın çevremin sevgisini kazanmam için sınavda başarılı olmalıyım’ gibi mantık dışı düşünceleri zihninde tekrarlamamalı ve bu tür düşünceleri durdurmalı. Zira, araştırmalar sınav performansı ile sınava ilişkin kuruntular arasında ilişki olduğunu gösteriyor.
Sınava ait gerçek duyguları olduğu gibi kabullenmek ve gerçek anlamda bu duygularla iç içe yaşamak konusunda istekli olmak önemli. Aday sınavla ilgili duygularını kontrol etmek için ona uygun hareket etmeli. Yani bir miktar stres yaşadığını ve bunun normal olduğunu kabul edebilirse iyi olur. Stresi kabullenmek ile bunun üzerinde düşünmek arasında fark var. Kabullenmek, hissedilen duyguyla barışık olarak birlikte yaşamayı; derin düşünmek ise yaşanılan duygu üzerinde saplantı derecesine varacak şekilde düşünmeyi içerir. Psikolojik olarak sınava hazırlanmak pek çok farklı duyguyu bir arada yaşamaya neden olur. Stresi bastırma tercih edilirse, bu duygu giderek yoğunlaşır ve bireyi daha fazla etkisi altına alır. Bu nedenle stresi kabullenmek psikolojik olarak sınava hazırlanmada etkili olabilir.
PROF. DR. GALİP YÜKSEL KİMDİR?
1965’te Gülşehir’de doğan Prof. Dr. Galip Yüksel, lisansını Gazi Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında tamamladı. Yüksek lisans ve doktorasını aynı üniversitede Eğitimde Psikolojik Hizmetler konusunda yaptı. 1987-1992’de Kayseri Fen Lisesi ve Ankara Dikmen Lisesi’nde psikolojik danışmanlık yaptı. 1992-1999 yılları arasında Gazi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak başladı. Prof. Dr. Yüksel çalışmalarını halen Gazi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık alanında sürdürüyor.