Güncelleme Tarihi:
Bu yıl 52’ncisi düzenlenen Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması’na 2 bin 615 farklı okuldan 19 bin 109 öğrenci katıldı. Biyoloji, Coğrafya, Değerler Eğitimi, Fizik, Kimya, Matematik, Psikoloji, Sosyoloji, Tarih, Teknolojik Tasarım, Türk Dili ve Edebiyatı ile Yazılım alanlarında 14 bin 10 proje birincilik için yarıştı. Geliştirdikleri mobil uygulama sayesinde psikoloji alanında birinci olan Suruç Fen Lisesi öğrencileri Tuba Çınar, Osman Gören, Emre Bozkaya ve danışman öğretmenleri Rumeysa Ekiz Kuzucu, elde ettikleri başarının hikayesini şöyle anlattılar:
TARLADA DA ÇALIŞTILAR PROJEDE DE
Rumeysa Ekiz Kuzucu (Bilişim Teknolojileri Öğretmeni): Öğrencilerimiz teknoloji bağımlılığıyla mücadele halindeyken yine teknoloji kullanmayı gerektiren bir uygulama geliştirdiler. Biz bu çalışmaya bir yıl önce başladık. Bizim katılabileceğimiz bilimsel anlamda en büyük yarışmaydı bu ve çok önemsiyorduk. Çünkü İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerdeki imkanlarla buradakiler arasında çok fark var. Buradaki öğrenciler genelde tarlalarda çalışıyorlar. Hiçbiri boş durmuyor ve aile içerisinde çok fazla sorumlulukları var. Bu yarışmada çok köklü kolejleri ve büyük okulları geride bıraktık. Listeye bakıldığında hep büyük iller ve liselerin ödül aldığını görüyoruz. Ama onların içinde birincilik tahtına oturan Suruç Fen Lisesi de var. Bu beni çok gururlandırdı.
AŞIRI EKRAN KULLANIMI YALNIZLAŞTIRIR
Uygulamada teknoloji bağımlılığına yatkın olan bireyin kendisiyle özdeşleşebileceği bir karakter var. Bu ana karakterin de etrafında yakın sosyal çevresini temsil eden anne, baba arkadaş gibi yan karakterler var. Burada tüm sorumluluğu öğrenciye veriyoruz. Çocuğa öz denetim, sorumluluk gibi olumlu davranışlar kazandırmayı amaçladık. Ekran tüketimini kendisi belirliyor. Bir ebeveyn denetimi ya da dışsal hiçbir denetim yok. Onları teknoloji bağımlılığı hakkında bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Çocuğun kendisinin de bu durumu fark etmesi lazım. “Ben yaşıma göre çok fazla teknoloji tüketimi yapıyorum ve bu bana zarar veriyor” demesi lazım. Mesela diyelim ki bir kişi günlük 8 saat ekran tüketimi yapıyor. Uygulama içerisinde de 6 saat hedef koyuyor kendisine. Bu süreyi aştığında her 10 dakikada bir ana ekrandan yan karakterler kayboluyor. Mesela annesini temsil eden kişinin görüntüsü siliniyor. Arkadaşları, babası derken sırayla hepsi gidiyor. Bir süre sonra çocuk cihazla aşırı zaman geçirdiğinde ana ekrandaki karakter yalnız kalıyor. Burada psikolojik olarak çocuğa cihazla çok ilgilendiğinde yalnız kalacağını hissettirmeye çalışıyoruz.
YAŞAM KOÇU GİBİ
EBA ders entegrasyonumuz var uygulamada. Mesela bunu kullanırken hatırlatıcı aktif olmuyor. Çünkü burada çocuk zaten ders çalışıyor. Bir de oyun oynuyorsa zamanın nasıl geçtiğini bilmiyor ve derslerini kaçırabiliyor. Uygulama ona 2 dakika önceden bildirim gönderip hatırlatıyor “Birazdan matematik dersin başlayacak” diye. Ayrıca yarım saat, bir saatlik zaman dilimlerinde oturuş şekli, göz dinlendirme molası gibi hatırlatmalar yapıyor. Ayrıca uygulama içerisinde etkinlik önerileri diye bir sekme var. Çocuk oyun oynuyorsa, bir süre sonra “Hadi seni gerçek dünyaya yönlendirelim” diye bir bildirim geliyor. Buna tıkladığında aileyle oyun oynama, yumurta kırma, çiçek sulama gibi etkinlikler öneriliyor.. Çocuğun elinden teknolojiyi aldığımız zaman onu boşluğa düşürüyoruz. Bu boşluğu ben alternatif aktivitelerle doldurmadığımda bu çocuk bağımlılıkta görülen yoksunluk belirtileri göstermeye başlıyor. Tekrar cihaza yöneliyor. Ancak bu uygulamayla ona yine teknoloji kullanarak öneriler sunuyoruz..
TÜRKİYE’DE İLK
Bağımlılıkla mücadele anlamında ülkemizde bu tarz somut bir ürün yok. Yabancı menşeili farklı versiyonları var ama bunlarda genellikle ebeveyn denetimi söz konusu. Bizim farkımız çok önemli burada. Çocuğun kendi kendine bir şeyler öğrenmesini, hayatta sorumluluk almasını istiyoruz.
ARKADAŞLARIMA SİTEM ETTİM
Tuba Çınar (11. sınıf öğrencisi): Emre ve Osman’ın da içinde olduğu büyük bir arkadaş grubumuz var. Bu salgın sürecinde eskisi kadar buluşamıyorduk. Bir araya geldiğimizde de herkesin telefonlarıyla uğraştığını fark ettim. “Kırk yılda bir buluşuyoruz. Bırakın telefonları” diye bir sitemde bulundum arkadaşlarıma. Bunun bir sorun olduğunu gördük ve proje haline getirmeye karar verdik. Üzerine bayağı bir konuştuk neler yapabiliriz diye, araştırmalar yaptık. Sonrasında Rümeysa Hoca ile konuştuk. O da bizi destekledi ve a daha da cesaretlendik. Anket hazırladık, faktör analizi yaptık, makaleler okuduk. Osman zaten teknolojiyle çok ilgili ve yazılımla uğraşan bir arkadaşımız. Ekran tüketimi arttıkça yakın çevreyle temasın azalacağını hissettirebileceğimiz bir uygulama yaptık. Biz bunun gelişip yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Bizim telefonlarımızda tema halinde var bu uygulama. Ben kullanıyorum ve çok memnunum. Hem bilinçlendim proje aşamasında hem de telefonu eskisi kadar kullanmıyorum.
BEN DE BAĞIMLIYDIM
Osman Gören (10. sınıf öğrencisi): Projenin yazılım kısmında bulundum. Geliştirilme ve yapım aşamasında rol aldım. Zaten teknoloji bağımlılığı şu an en önemli konulardan biri. Bu dijital bağımlılığı azaltmak için bir uygulama geliştirmeyi düşündük. Ben de bir teknoloji bağımlısıydım diyebilirim. Sürekli telefondan PUBG oynuyordum mesela. Ancak bu uygulamayı geliştirdikten sonra teknolojiyi derslerim için ve kendi inisiyatifimde olarak daha az kullanmaya başladım. Yani bu proje özellikle benim epey işime yaradı. Bundan sonra Yeşilay ve Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak çalışmayla bu uygulamanın yaygınlaştırılmasını istiyoruz.
ARTIK MUHABBETLERİMİZ DAHA SAMİMİ
Emre Bozkaya (11. sınıf öğrencisi): Herkes iyi olduğu alanlarda görev aldı. Benim çevrem geniş olduğu için iletişim ve ekonomi bölümünde çalıştım. Sosyal medyada birbirimizle çok samimi konuşabilirken yüz yüze geldiğimizde aynı samimiyeti yakalayamadığımızı fark ettik. Ailemizle de iletişimimiz iyi değildi. Bu problemi çözmemiz gerektiğini düşündük. Ben sosyal platformlarda çok zaman geçirirdim. Ancak geliştirdiğimiz bu uygulama sayesinde kullanımı çok azalttım ve arkadaşlarımla gerçek sohbetler edebildiğimi görmüş oldum.