Güncelleme Tarihi:
Üniversite adayları, uzaktan öğretim ve açıköğretim de dahil toplam 1 milyon 7 bin 191 kontenjan için 29 Temmuz’a kadar tercihlerini yapacak. Öğrenciler,kariyerlerini büyük ölçüde etkileyecek tercih kararı için araştırmalara başladı. Ebeveynler de tercih konusunda en az öğrenciler kadar endişeli. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nden Prof. Dr. Galip Yüksel’e göre, istenilmeyen bir bölümün seçilmesinin sonucu emek, zaman ve para kaybı. Gençlerin istemediği rolleri sonunda bir kenara attığını belirten Prof. Dr. Yüksel, ailelere çocuklarına olan güvenlerini hissettirmelerini söylüyor. Farklı meslekleri araştırabilmeleri için onlara olanak sağlamalarını vurgulayan Prof. Dr. Yüksel, ailelere şunları öneriyor:
GÜVENİNİZİ HİSSETTİRİN
Sınavlar kültürümüzde sadece öğrencide değil, ebeveynler üzerinde de baskı yaratıyor. Bunu azaltmak için aileler kendilerini tanımalı, eğitmeli ve geliştirmeli. Anne, baba ve çocuklar olarak hepimiz acemiyiz. Çoğumuz sahip olduğu rolü daha önce hiç deneyimlemedi. İlk defa böyle sınavlara girip tercihler yapıyorlar. Dünya, sosyal paylaşım siteleri sayesinde ilk defa parmaklarımızın arasında. Bu süreçte çocukların öykülerini dinlemek, duygusal destek olmak, onlara olan güveni hissettirmek ve problemleri birlikte çözmek aileler için uygun yaklaşımlardan birkaçı. Çocuklarla ilişkilerinizi gözden geçirin, onları koşulsuz anlamaya çalışın ve davranışları yerine düşünceleriyle ilgilenin. Konuştuğunuz konular her zaman okul, ders, sınav olmasın. Hayat sadece bunlardan ibaret değil. Onlarla özel ve duygusal konularda da sohbet edin. Hikâyelerini dinleyin, güç uygulayarak disipline etmek yerine açıklama yaparak kurallar belirlemeyi tercih edin. Her bireyin başkalarına benzeyen özellikleri olduğu gibi, benzemeyen yanları da var. Bireysel farklılıkların kökeninde, gelişimsel özellikler gibi kalıtım ve çevrenin etkilerini de görmek mümkün. Bunlar karşılıklı olarak birbirini etkileyerek kimliği oluşturuyor.
Modern eğitim sistemi bir alanda iyi olan kişinin, çoğu alanda iyi olacağı anlayışına göre şekillendirildi. Ancak günümüzde okul notları, standart test puanları ve profesyonel mesleklerdeki başarı arasındaki ilişki zayıf. Kariyer tanımlarından biri de, bireylerin yaşamları boyunca oynadığı roller. Kariyer, bireyin hayat boyu devam eden uğraşlarını ifade ediyor. Aileler, bu zorlu süreçte çocuklarını dinleyerek ve onlarla bilgi paylaşarak yardımcı olabilir. Tercih döneminde ebeveynler ile çocuk arasında bilgi paylaşımı olmalı ve baskı kurulmamalı.
PSİKOLOJİK DANIŞMANLARDAN YARDIM ALIN
İnsanlar yaşamlarıyla ilgili her gün birçok karar veriyor. Kariyerleriyle ilgili planlar da bunların içinde. Bazı insanlar bu tür kararları herhangi bir zorlukla karşılaşmadan oldukça kolay verebilirken, bazılarıysa öncesinde ya da bu esnada güçlüklerle karşılaşıyor ve profesyonel yardıma ihtiyaç duyuyor. Kariyer kararsızlığıyla ilgili yapılan çalışmalarda bunun birçok nedeninden söz ediliyor. Örneğin, bireyler kendilerini yeterince tanımadıklarında kararsızlık yaşayabiliyor. Duygularını ifade edemeyen, ayırt edemeyen ve adlandıramayan kişilerin de karar vermekte güçlük çektikleri biliniyor. Araştırmalar, karar verme durumunda yalnız kalan bireylerin bazı anlarda başkalarının onayına aşırı ihtiyaç duyduklarını, onların rehberliğini aradıklarını ve özgüven problemi yaşadıklarını gösteriyor. Bu konuyla ilgili olan değişkenleri belirlemek için yapılan çalışmalarda; akılcı olmayan inançlarla özsaygı, özyetkinlik, özgüven, kaygı ve kariyer kararsızlığı arasında ilişki olduğu görülüyor. Araştırmalara göre, yetkinlik algısı öğrencilerin okuyacakları alan seçimlerini ve meslek tercihlerini de etkiliyor. Aileler, çocuklarıyla konuşarak onların bu konudaki durumunu anlayabilir. Bu süreçte profesyonel yardım gerekiyorsa, okul rehberlik servislerinde çalışan, öğrenciyi tanıyan psikolojik danışmanlarla da görüşülebilir.
BASKI KURMAYIN
Tercih sürecindeki öğrenciler, ergenlik döneminin sonunda bulunuyor. Bu dönemde ailelerin, önemli bir gelişim alanı olan benlik ve kimlik gelişimiyle ilgili bazı bilgileri hatırlamasında yarar var. Öyle ki çocukların çoğu sonunda istemediği rolleri bir kenara atıyor. Yetişkinlerin bu süreçte ergenlere farklı rolleri ve kimlikleri araştırmak için zaman, olanak sunmaları oldukça önemli. Aileler, çocukların kimlik gelişiminde önemli figürlerden. Bireyselliği ve ilişkiselliği aynı anda destekleyen bir aile, çocuğun kimlik gelişiminde önemli rol oynuyor. Çocuklara baskı kurmadan, kimlik gelişimlerine katkıda bulunmak gerekiyor.
İPOTEKLİ BİR KARİYERE SAHİP OLMASIN
Eğitim anlayışı değişti, üniversiteler değişti, sınavlar değişti, meslekler değişti... Ebeveynlerin kendi üniversiteye giriş deneyimlerinin artık çocuklarına sınırlı bir faydası var. Geçmişte üniversite tercihi, meslek tercihi demekti. Artık bu, değişmeye başladı. Bazı meslekler ölürken, yenileri doğuyor. Ortalama yaşam süresi uzuyor, buna bağlı olarak emeklilik yaşı da giderek artıyor. Dünyada şirketlerin ortalama ömrü otuz yıla düştü. Bu durumda çocuklarımız emekli oluncaya kadar en az iki ya da üç meslek değiştirecek. Bazı öğrenciler, belki de mezun olduğu alanda hiç çalışamayacak. Kimileri de şu anda tercih formunda olmayan mesleklerden birinde uzmanlaşacak. Öğrencilerin kendi eğitim yolunu belirlemelerine izin vermek çok önemli. Ebeveynler, çocuklarının ipotekli bir kariyer kimliğine sahip olmasını istemez. Bu sorunun kısa bir süre çözümü gibi gözükebilir ancak uzun dönemde, birey ve toplum için sorun olacak. Anne-babalar, çocukları üzerinde baskı kurup kendi tercihlerini onlara dayatmamalı, bunun yerine onların kendi tercihlerini hayata geçirmesine yardımcı olmalı.
Bireyin kariyerinde doyum sağlaması kişisel mutluluğunun önemli bir parçası. Öğrenci, sırf ailesinin beklentilerini karşılamak için sevmediği bir bölümü seçtiğinde okula devam edip mezun olabiliyor, o mesleği yapmaya da başlayabiliyor ancak bulduğu ilk fırsatta mutlu olmadığı için oradan ayrıldığını görüyoruz. İstenilmeyen bir bölümün tercih edilmesinin bedeli, öğrenci ve toplum için para, emek, zaman kaybı ve israfıdır.
MESLEK DEĞİL DİSİPLİN SEÇMEKTE YARAR VAR
21’inci yüzyıl becerileriyle ilgili birçok liste görmek mümkün. Bunlar, farklı değişkenlere göre hazırlanıyor. Dünya Ekonomik Forumu, geleceği şekillendiren sektörlerde çalışan 816 uzmanla bir araştırma yaptı. Sordukları soru basit: “Önümüzdeki dönemde rekabet hangi alanlarda olacak?” Uzmanlar, önümüzdeki 10 yılda ekonomik rekabetin yapay zekâ, üç boyutlu yazıcılar, mobil teknolojiler, sürücüsüz araçlar, mobil internet, robotik, zenginleştirilmiş gerçeklik, ses kontrol araçları ve 5G alanlarında olacağını söyledi. Bu alanların her biri diğeriyle ilişkili. Şüphesiz bilişim teknolojilerinin dışında yer alan diğer konularda da benzer rekabet yaşanacak. Tercih yaparken mesleği değil, disiplini seçmekte yarar var. Örneğin, özel bir işletmeniz yoksa işletme bölümü yerine ekonomiyi seçmek daha akıllıca olabilir. Benzer şekilde, temel bilimlerin uygulama alanları da çok.
ARAŞTIRMASI İÇİN DESTEK OLUN
Çocuklarının farklı meslekleri kendi kendilerine araştırabilecekleri yeterli olanaklara sahip olup olmadıklarını düşünebilirler. Böyle bir endişeleri varsa onlarla konuşmak ve tutkularını fark etmeye çalışmak uygun olur. Onlara, meslekleri araştırabilecekleri imkânları sunmak için yardımcı olabilirler. Bu kapsamda öğrencinin puan durumu, seçilmek istenen bölüm ve özel koşullar, programın bulunduğu üniversiteler, bunların öğrencilerine sunduğu olanaklar, il ve bölge, mezun ve öğrenci olanlarla görüşme gibi konularda bilgi edinilmeli. Bunların bir bölümü bizzat okullara gidilerek, bir bölümü de internet aracılığıyla öğrenilebilir. İnternetten edinilen bilgileriyse sağlama yaparak incelemekte yarar var.
İŞİNDE İYİ OLANLAR SEVEREK YAPANLAR
Anne-babaların çocuğunun kararlarına fazla müdahale etmesi doğru değil. Ebeveynler, çocuklarının iyi bir yaşam sürmesini bekliyor. Kişinin kariyerinde doyum sağlaması onun kişisel mutluluğunun önemli bir parçası ancak çevremizde aynı mesleği yapan çok sayıda insan var, bunlardan sadece bazıları işlerinde çok iyi. Onlar da mesleklerini severek seçen ve yapan kişiler. Ebeveynler, çocuklarının bireyselliğini kesinlikle bilmeli. Bunun için önce kendilerini tanımakla işe başlamalı, sonra çocuklarını tanımalılar. Günümüz şartlarında birey, uyanık olduğu saatlerin neredeyse yarısını çalışarak geçiriyor, doğal olarak kariyerinden memnun olmaması yaşamının diğer bölümlerine de yayılabiliyor. Bu aile ve arkadaş ilişkilerini de etkiliyor. İşlerinden doyum sağlayamayan, mesleğini sıkıcı ya da monoton bulanların, hayatın diğer alanlarında da doyum aramak zorunda kaldığını görüyoruz. Ancak üzülerek söylemeliyim ki çoğu kişi için bu alanlar da, işlerinde yaşadıkları hayal kırıklığını telafi edemiyor.
TUTKUYLA İSTEDİĞİNİZ ALANA YÖNELİN
Kişiliğe uygun, tutkuyla bağlanılan meslek seçimi başarıda önemli bir kriter. Eğer öğrenci kendisini tanıyarak, tutkuyla bağlandığı bir alanı seçtiyse başarılı olma şansı daha yüksek denilebilir. Başarı kavramının nasıl tanımlandığı da önemli. Kariyer, bireylerin yaşamları boyunca oynadıkları rolleri ifade ediyor. Bireyler mizaçlarına, kişiliklerine uygun rolleri oynarsa kuşkusuz başarılı olacaktır. Her bireyin farklı hızda geliştiğine ya da değişik alanlarda ilerlediğine inanmak gerekiyor. Araştırmalara bakarak da kendi hızını belirleyen öğrencilerin yüzde 90’ından fazlasının konuya hâkim olduğunu söyleyebiliriz. Ünlü psikolog M. Csikszentmihalyi’e göre, hoşumuza giden bir faaliyetle meşgul olduğumuzda ve bu becerilerimiz yeterince zorladığında, o etkinliğin içine çekiliriz. Bir ‘akış’ durumuna erişiriz ki; o durumda tamamen odaklanır, dinginlik hisseder, zaman nasıl geçer bilemeyiz ve iç açıklığı duyarız. Her öğrencinin tutkuyla istediği bir programı tercih etmesini dilerim.