Güncelleme Tarihi:
Köy okullarında öğretmen olmak , Genel olarak öğretmenlik mesleğini severek, coşkuyla yapan öğretmenlerin daha mutlu; öte yandan öğretmenlik mesleğini sadece para kazanma veya günü bitirme derdinde olanların ise mesleki hayatta daha mutsuz oldukları görülüyor. Birçok mesleğin olumsuz ve zorlu yönleri var. Mühim olan bu yaşanan sorunlara karşı mücadele azmini yitirmeden, doğru yöntemlerle ve ekip çalışması ile durmadan çalışmak.
Günümüz şartlarında, köylerde öğretmenlik mesleğini yapmanın sıkıntıları ve olumsuzlukları aynı anda yaşanabilir. Sıkıntılarını ele alacak olursak, temel sorunlarından bazıları; coğrafi koşulların güçlüğü, şehir merkezlerine ulaşım zorluğu, zaman zaman ağır kış şartlarında imkansızlığı, öğretmenin sosyal ve kişisel ihtiyaçlarını karşılamada sıkıntı yaşaması, ısınmada kullanılan sobanın yakılması... Bunların yanı sıra, öğretmenin köyde ikamet etmesi durumunda lojman sorunu yaşaması da mümkün. Öğretmen lojmanının bakımsızlığı, tüm ihtiyaçları karşılayamayacak durumda olması, elektrik ve su kesintisi problemlerinin yaşanması da seçenekler arasında yer alıyor. Fakat köy okulları öğretmenlerinin bana göre en büyük sıkıntılarından biri materyal eksiğinin olması ve okul-sınıfın fiziksel olarak yetersizliği. Sorunlar bunlarla bitmiyor, okulun yönetim, temizlik görevlerini de üstlenmek zorundayız.
MİNİK BEDEN KOCA YÜREK ÇOCUKLAR
Bütün bu sorunlara seyirci kalırsak ve elimizi taşın altına koymazsak maalesef eğitim-öğretim dönemleri bizim için işkenceden farksız geçecek, okula dahi gitmek istemeyeceğiz. Peki ne yapmalı? Elimizi kolumuzu bağlayarak düzelmesini beklediğimiz bu sorunlar maalesef kendiliğinden düzelemeyecek. Her öğretmenin elinde sihirli bir değnek vardır, önemli olan bu değneği doğru bir şekilde kullanarak kendi ve "minik beden koca yürek" çocuklara "yaşam alanları" inşa etmek. Bunun için köylüyle iletişim çok önemli. Köylüyle ve velilerle yapacağınız olumlu iletişim birçok sorunun üstesinden geliyor. Köy okulunda yapacağınız sevgi dokunuşları ile kendi sıcak ortamınızı yaratmanın ve üretkenliğin hazzını yaşayacaksınız.
Aslında insan neyi nasıl görmek isterse öyle görür. Aslolan ise; tüm olumsuzlukların içerisinde olumlu noktaları bulabilmek, güzelleri fark edip çekip alabilmek. En başta; sizin gözlerinize bakarak kendilerini görmeye çalışan ufacık çocukların hayatlarına girmek, onların sevgisini kazanmak gerekiyor.
BEN BİR KÖY ÖĞRETMENİYİM
“Küçük bir köy okulunda görev yapan bir sınıf öğretmeniyim ben. Öğrencilerin kırsal alandaki dezavantajlarını en aza indirmek, mutlu bir eğitim ortamının yanında mutlu bir hayat sürmelerini çabalayan köy okulu öğretmeniyim. Yokluktan dert yanmayan, imkânsızın üstesinden gelmeye gayret gösteren bir öğretmenim. Çünkü ben bir köy öğretmeniyim…”
Şimdi siz değerli meslektaşlarıma ve okurlara yaptığım bazı etkinlik köşelerinin hikâyelerini anlatmak istiyorum.
Sınıfta kullanabileceğimiz akıl ve zekâ oyunları için bir masaya ihtiyacımız vardı ancak büyük bir masayı almaya ne bütçemiz ne de desteğimiz vardı. Bu masayı atıl durumda olan bir karatahtadan oluşturmayı düşündüm ve komşu köy okulunda bulunan atıl karatahtayı bir köylümle birlikte traktörle okula getirdik. Tahtanın ayaklarını yine atıl durumda olan bir öğrenci masasının demir kısmını kullanarak yaptık. Daha sonra bu masayı akıl ve zekâ oyunları köşemize yerleştirdik.
Okuma köşesini oluşturmak için farklı düşüncelere dalarken köy muhtarının bahçesinde bulunan devasa kütüklere ilişti gözüm. Muhtarla konuşup bu kütükleri sınıfa taşıyıp okuma köşesini oluşturduk. Farklı düşüncelerimden biri de patlamış araba lastiklerini rengârenk boyatıp renkli bir okuma köşesi hazırlamaktı. Fakat ağaç kütükleri fazla yer kaplamadığından seçimim o yönde oldu.
Sesleri-harfleri- sergilemek için kurumuş bir ağacı, bir tenekenin içine koyup dik durması için taşlarla besledim. Daha sonra öğrencilerle birlikte bu ses ağacını farklı etkinlikler için de kullanabileceğimizi fark ettik. Örneğin yerli malında dallara elma, portakal, mandalina, limon astık; Âşık Veysel’in ölüm yıldönümünde Âşık Veysel resimlerini ve eserlerini astık; keza milli bayramlarımızda da ses ağacı çok işimize yaradı. Bu arada ses ağacını da köylümün bahçesinden aldım.
Kukla köşesini manifaturacıdan aldığım iki metre bez parçasına iki pencere açarak oluşturdum. Kuklaları da çorap ve fırın eldivenlerinden oluşturduk. Öğrencilerin kendilerini ifade etmeleri açısından çok önemli bir köşe olduğuna inanıyorum.
Kitap sepeti alanını kullanılmış bir sepete albenisi olan kitaplar koyarak etrafına rengârenk küçük minderler yerleştirdikten sonra oluşturduk. Kış mevsiminde bu minderleri odun sobasının etrafına yerleştirerek hem öğrencilerin okumasını hem de ısınmasını sağlıyoruz. Sobanın etrafında toplanan öğrenciler aile ortamını yakalamış gibi rahat hareket ediyorlar. En samimi olunan alan/zaman aslında soba etrafında oturduğumuz alan/zaman oluyor. Bu alanda fıkralar söyleriz, masallar anlatır, hoparlörden masallar, şarkılar dinletiriz.
KENDİSİNİ DEĞERLİ HİSSEDEN ÇOCUK İÇİN BAŞARI KAÇINILMAZ
Projeksiyon cihazını çalıştığım ilk yıldan beri aktif olarak kullanırım ve çok da faydasını görürüm -malum küçük köy okulunda akıllı tahta yok. Projeksiyonu sadece ders sunumları için değil, öğrencilerle farklı etkinlikler için de kullanıyoruz. Haftanın bir saatini zekâ geliştirici oyunlara bir saatini de sinema gününe ayırdık. Sinema gününde genellikle 3D gösterimi olan animasyon film veya çizgi filmler çocukların ilgisini çok çeker, tabi yanında patlamış mısır olması koşuluyla.
Kendini değerli hisseden çocuklar için başarı kaçınılmazdır. Her çocuk farklı bir dünyadır ve bu dünyaların farklı kullanma kılavuzları var. Her çocuğu aynı kılavuzla eğitemeyiz. Biz eğitimciler farklılıklara karşı ne kadar hassas olursak o kadar başarılı ve verimli ürün elde ederiz.