Güncelleme Tarihi:
Eğitim teknolojileri başlığının bu önemli buluşmasına ülkemizden Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin yönetim kurulu üyeleri ve derneğe bağlı 10 okulun temsilcileri katıldı. Ülkenin ikinci büyük şehri olmasına karşın sadece 270 bin nüfusu bulunan Bergen gibi bir yerden 14 dilde hizmet vererek, 3 milyona yakın küresel kullanıcıya ulaşan böyle bir markanın çıkması ise elbette ki ayrı bir başarı ve girişimcilik hikayesi. Girişimcilik eğitimi adı altında şirket açma-kapama derslerine dönüşen kursların itslearning’i (https://www.itslearning.com/welcome.aspx) vakasını iyi analiz etmelerini tavsiye ederim. Böylelikle zamanın ruhuna ve girişimcilik kavramının asıl mecrasına daha uygun bir iş yapılmış olur.
5 üniversite arkadaşının 1999 yılında içlerinden birisinin yazdığı yüksek lisans tezine dayanarak kurdukları mahalli denebilecek ölçekte bir şirket bugün neredeyse Norveç’te her okula girmiş vaziyette. Bunu gerçekleştiren ekibin en önemli isimleri arasında yer alan şirketin CEO’su Arne Bergby ve kurucu ortaklarından Jan Age Skaathun’la yaptığımız özel sohbetlerde Türkiye’de okul/sınıf yönetim sistemi adıyla bilinen ancak Norveç de dahil birçok diğer ülkede ‘öğrenme yönetim sistemi’ (LMS) adıyla tanınan platformun inceliklerini tartışma imkanı bulduk. Aslında iyi eğitim performansı gösteren ülkelerle, daha az iyi veya düşük eğitim performansı gösteren ülkeler arasındaki eğitime temel bakış ve ele alış farkı da burada ortaya çıkıyor. Dikkat ederseniz daha önce de yapıcı bir şekilde eleştirmeye gayret ettiğim son derece merkezi ve bürokratik personel paradigması, LMS’i okul/sınıf yönetim sistemi şeklinde mekan-yer-mecra-fiziksel kapasite merkezli bir şekilde isimlendirirken, Norveç’te öğrenmenin süreç ve bireyselleştirme tarafına vurgu yapan bir isim tercih ediliyor. Böylelikle bazı eğitim sistemlerinde idari birim olarak öğrencinin yerine okul ve sınıf daha ön plana çıkarılmış olunuyor. Öğrenci merkezli modeller ise eğitim-öğretimin bireyselleştirilmesine ve tersyüz edilmesine büyük kapılar aralıyor. Bu gibi farklar bazıları için önemsiz ve gereksiz bulunabilir. Ancak ne yazık ki bu tür detayların içinde barındırdığı zenginlikleri keşfetmeden eğitim de dahil birçok konuda ilerleme kaydetmek pek de kolay olmuyor.
itslearning kullanıcı konferansında geçirdiğimiz üç gün boyunca tüm katılımcılar, yukarıda temas ettiğim bürokratik sınıf-okul merkezli bakışın yerine 21. Yüzyıl becerileri, Web 2.0 ve bireyselleştirmeye dayalı ‘tersyüz’ kavramını tartıştılar. Khan Academy kurucusu Salman Khan’ın (https://www.khanacademy.org/) da savunuculuğunu yaptığı ‘tersyüz modeli’, sınıfı öğrenme platformları vasıtasıyla esnekleştirerek, geliştirilen ölçme-değerlendirme-takip mekanizmaları yardımıyla öğrenciler arasındaki başarı farklılıklarını tespit edip sınıfta öğretmenin öğrencilerle bu açığı kapatmak için birebir daha fazla zaman harcamasına olanak tanıyor. Sınıf veya okul dört duvar arasına hapsedilmiyor. Öğretmen ile 7/24 temas iletişim mümkün. Öğrenci de kendisini sadece sınıfta öğrenmek zorunda hissetmiyor. Öğrenme süreci yaygınlaştırılıyor. Tersyüz modeli bunun yanında öğrencilerin birbirleri arasında ve öğretmenleriyle tüm multimedya/Web 2.0 iletişim araçlarını kullanarak haberleşmesine de imkan veriyor. itslearning’in ‘bağımsız öğrenciler’ temasına dikkat çekmekte fayda var, çünkü öğrenme yönetim sistemlerini en önemli fonksiyonlarından bir tanesi müfredatların bireyselleştirilmesi ayağı. Buna hatırlarsanız CV-Kariyer-Ferd-Müfredat yazımda değinmiştim. (http://www.hurriyet.com.tr/egitim/22647793.asp) Öğrencilerin eğitim-öğretim programlarını kendi belirledikleri müfredat ve içeriklerle tasarlamaları itslearning’in öne çıkardığı özelliklerinden bir tanesi.
Siemens’ın inovasyon danışmanlarından ve konferansın ana konuşmacılarından Jef Staes’in sunumu ise bireyselleştirmenin önemini pekiştirmek adına çok yararlıydı. Staes, bugünün dünyasında yaşanan teknolojik kırılmaya iki-boyutludan (2-D) / üç-boyutluya (3-D) geçiş yakıştırmasını yaptı. Hayatın ve eğitim-öğretim süreçlerinin 3-D mantığıyla yeniden şekillenmesini önerdi. 2-D ve 3-D adını verdiği yeni birey profilleri hakkında detaylı örnekler veren Staes, eğitim-öğretim süreçlerinin ‘diplomasız’ bir geleceğe doğru evrildiğini söyledi. Staes’in görüşlerini merak edenler web sayfasına göz atabilir (http://www.jefstaes.be/).
Konfransın ana konusu LMS’ler hakkındaki en kapsamlı akademik çalışmalardan bir tanesini gerçekleştiren İtalya’daki Urbino Üniversitesi öğretim görevlilerinden Giovanni Torrisi de katılımcılar arasındaydı. Torrisi yaptığı sunumda itslearning ile beraber Moodle, K-12, Land of Learning, Docebo ve Adobe Connect gibi platformları bir dizi temel değişken ışığında karşılaştırdıktan sonra, hepsinin güçlü ve zayıf yanlarını ortaya koydu. Bu programlardan bazıları açık ve ücretsiz, herkes kullanabiliyor. Bazılarının kurulum masrafları fazla, bazılarının ise bakım. Birkaçının müşteri destek birimleri çok daha iyi çalışıyor, daha kullanıcı dostu ve multimedya kullanımını daha uygun bir altyapıya sahip. Bu akademik çalışmada itslearning’in rakiplerine göre daha iyi bulut çözümleri, adaptasyon başarı oranları, güvenlik, ve kullanıcı-dostu tasarımı sunduğu sonucuna varılıyor.
Şekil-1 itslearning’in LMS, Tersyüz ve 21. Yüzyıl becerileri (yaratıcılık, iletişim, eleştirel düşünme ve takım halinde çalışma) Modeli
Şekil-2 4 MAT Modeli
Gökhan Yücel'in diğer yazıları: