Güncelleme Tarihi:
BEETHOWEN'IN FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN
Beethoven, romantik yüzyılın büyük müzisyeniÂolmadan önce, alnında damgasını taşıdığı dehanın ete kemiÄŸe bürünüşüdür: sağırlığı, münzevi bilge imgesineÂdamgasını vurur. Içine kapanarak, Rousseau'cu ütopyadan Napolyon'cu yazgının belirsiz macerasına ve ÇNeÅŸeye ÖvgüÈde melekler katına çıkarılışına kadar, bütün deÄŸiÅŸimleriniÂselamladığı bireyi yüceltir. Beethoven'ın, insana inançla ve aydınlanma ruhuyla dolup taÅŸan müziÄŸi, Haydn ve Mozart'tan miras kalan klasikçilik çerçevesine girer. TaÅŸkınlığına ve görülmemiÅŸ aykırılıklarına raÄŸmen, hem geleneksel kurallara, hem de kompozisyonda dengeyi saÄŸlayan ilkelere sadık kalmıştır.
Â
Beethoven, hayatı boyunca, huzurlu bir ailenin özlemini çekmiştir. Aşklarının karşılıksız kalışı ve
DORUĞA ULAŞAN MÜZİKAL KLASİKÇİLİK
Beethoven'ın eserleri, kendinden sonraki romantik kuÅŸağı doÄŸrudan etkileyen büyük orkestraların repertuvarına her zaman girmiÅŸtir. Schubert'in do majör Büyük Senfoni'si, Mendhelsshon'un Italyan Senfonisi, Wagner'in do majör Senfoni'si veya Brahms'ın 1. Senfonisi, baÅŸta 6. ve 9. senfonileri olmak üzere, Beethoven'ın eserlerinden izler taşır. 6. Senfoni'nin (ÇPastoralÈ) betimleyici özelliÄŸi, Berlioz'un programlı eserlerini, hatta daha sonraki senfonik ÅŸiirleri derinden etkilemiÅŸtir. Insan sesiyle çalgıları birleÅŸtiren 9. Senfoni ise, ifade bakımından aynı çeÅŸitliliÄŸi gösteren Berlioz'un Romeo ve Jüliet'inden Mahler'ın anıtsal senfonilerine dek bir dizi orkestra eserine yolu açmıştır. Beethoven'ın getirdiÄŸi birçok yenilik, özellikle de baÅŸlıca müzik aracı olarak tanımladığı (ÇIçimde duyduÄŸum ÅŸey büyük orkestradırÈ) senfonik orkestradaki çalgıların sayısını artırması, geliÅŸme bölümlerine ve çeÅŸitlemeye önem vermesi, 1850'den önce pek anlaşılmayan son eserlerindeki yenilikçi dil, uzun zaman yaratıcıların hayal gücünü zenginleÅŸtirmiÅŸtir. Ama Beethoven özellikle, devrim öncesi Avrupa'nın bağımlı (veya maaÅŸlı) müzisyeninin karşıtı olan bağımsız sanatçının ilk örneÄŸi ve simgesi olmuÅŸtur.ÂÖzgürlüğüne olan düşkünlüğü ve kara yazgısına karşı verdiÄŸi mücadele (özellikle ara dönemdeki eserlerinde) onu, sonradan Wagner'in de yaptığı gibi, ses sanatını düşüncenin hizmetine sokan bestecilerin modeli kılmıştır.
Â
ÜÇ ŞAHESER
ÇAy Işığı SonatıÈ diye tanınan, 14 no'lu doÂdiyez minör, fanteziye yakın piyano sonatı Beethoven'ın o sırada tutulduÄŸu Giulietta Guicciardi'ye adadığı, 1801 tarihli, bu üç bölümlü sonata, ÇAy IşığıÈ adını, ÅŸair Ludwig Rellstab vermiÅŸtir. Besteci, sonat,Âmelodinin zaman zaman kulak tırmalayan disonanslarla desteklenerek, serbestçe geliÅŸtiÄŸi ilk bölümdeki (adagio sostenuto) meditatif doÄŸaçlama özelliÄŸi nedeniyle Çfanteziye yakınÈ diye nitelemiÅŸtir. Ortada yer alan allegretto'dan sonraki presto agitato, ateÅŸli onaltılıklarla geliÅŸir. Bu eserle, bestecinin, ilk dönemdeki klasikçi yerini, acı çeken, tutkulu, romantik besteci imgesi alır. ÇDoÈ minör BeÅŸinci Senfoni Bestelenmesine 1804'te baÅŸlanan, yaklaşık 30 dakikalık bu orkestra eseri, ilk kez 22 aralık 1808'de Viyana'da seslendirildi. Dört bölümün ilki (allegro con brio), kuÅŸkusuz Beethoven'ın en tanınmış müzik parçasıdır. Bu bölümün ve daha genel olarak Beethoven'ın partisyonlarının baÅŸlıca özelliÄŸi, kurguya verilen önemdir. Sonat planındaki (iki temanın sergilenmesi - geliÅŸme - yeniden sergileme - koda) bu ilk bölümde, müzikal söylemin özünü, baÅŸtaki kısa ritmik çekirdek (ÇKader kapıyı böyle çalarÈ) oluÅŸturur. Daha lirik ve daha uzun olan ikinci tema, özellikle karşıtlık yaratıcı öğe iÅŸlevini görür. Ses ÅŸiddeti bakımından büyük karşıtlıklar (forte forte'den pianissimo'ya kadar), Beethoven'ın birçok baÅŸka eserinde olduÄŸu gibi, burada da dikkat çeker. Missa solemnis 1818-1823 arasında, arÅŸidük Rudolf'un Olmütz piskoposluÄŸuna yükseltilmesi (1820) ÅŸerefine yazılan, solistler, koro ve orkestra için re majör ikinci missa, bu adla tanınır. Ilk kez 1824'te Sen-Petersburg'daÂseslendirilmiÅŸ ve 1845'e kadar Viyana'da tamamı icra edilmemiÅŸtir. Hayran olduÄŸu HÅ ndel'den etkilenen ve eski ilahilerden veya korallerden büyük ölçüde beslenen, dogmalara kayıtsız kalmakla birlikte, dindar yaradılışta bir Katolik olan Beethoven, yüreÄŸini ortaya koyacağı anıtsal bir eser yazmak istemiÅŸtir. Bu partisyonun deÄŸerinin bilincinde olan besteci, ısrarla bunun Çtemel eseriÈ olduÄŸunu ileri sürmüştür. AğırlaÅŸan sağırlığı yüzünden dünyevi iÅŸlerden kopma eÄŸilimindeki bir bestecinin, Tanrı'sına adadığı bu missa, Batı müziÄŸinin en dokunaklı eserlerinden biridir. Partisyon, müzisyenlerin de çok sevdiÄŸi beÅŸ bölümden (Kyrie, Gloria, Credo, Sanctus, Agnus Dei) oluÅŸur. Hüzünlü olmakla birlikte irade gücünü yansıtan Credo'daki görkem ve Agnus'un Dona nobis pacem'inin sonundaki kaygı, sanatçının giderilmez huzur özlemini ortaya koyar.
Â