Güncelleme Tarihi:
Bilim dünyası, uzun yıllar akademik başarının ve sonrasında gelen mesleki ve sosyal başarının vazgeçilmezi olarak zekâ (bilişsel beceri) diye nitelendirdiğimiz bir özelliğe işaret etti. Bu anlayış son yıllarda sahadan öğrendiğimiz bazı çıktılarla kredibilitesini ciddi biçimde kaybetti. Bu çıktılardan en önemlisi başarıda zeka dışı, yani bilişsel olmayan becerilerin rolü. Bu beceriler aslında halk arasında ‘karakter’ olarak nitelendirilen kişisel özelliklerden bazıları. Bu özelliklerin arasında sabır, otokontrol, özgüven, azim, sebat gibi kişisel becerilerin yanı sıra empati, güven, uyum gibi sosyal beceriler de başarıyı belirleyen öğeler olarak öne çıkmakta. Örneğin; sabır, becerisi kısa dönem hazlardan uzun dönemde gelecek daha büyük bir getiri için vazgeçebilme becerisinden başka bir şey değil. Bu bağlamda akademik başarı ile birebir ilişkili olması da şaşırtıcı değil. Azim ise yaşanılan başarısızlıklardan yılmadan, hatta bu başarısızlıkları etkin şekilde kullanarak ulaşılmak istenen hedefe doğru gidebilme becerisidir. Başarıda azmin rolünün büyüklüğü konusunda okurları ikna etmeye çalışmanın gerekli olduğunu düşünmüyorum.
Mesleki ve akademik hayattan sağlığa, maddi tatminden uyumlu sosyal ilişkilere kadar hayatın birçok alanında kişiyi başarıya götürdüğünü sağlam verilerle gösterebildiğimiz bu becerileri okul ortamında güçlendirmek mümkün mü? Yaptığımız bilimsel saha çalışmalarının çıktıları bu sorunun cevabının ‘evet’ olduğuna işaret ediyor. Yürütücülüğünü yaptığım, İstanbul’da geniş bir okul kitlesini kapsayan saha projeleri ile bilişsel olmayan becerilerin okul ortamında geliştirilebileceğini gösterdik. Sosyoekonomik anlamda dezavantajlı çocuklarımızda sabır, oto-kontrol ve azim becerilerini geliştirmenin mümkün olduğunu göstermenin yanı sıra, bu becerileri geliştirerek çocuklarımızın matematik performansını ciddi bir şekilde yükseltmeyi başardık.
KALİTELİ İNSAN KAYNAĞI YETİŞTİRMEK
Dünya literatürüne de kazandırdığımız bu çalışmalardan Tasarım-Beceri Atölyeleri bağlamında bahsetmemin nedenine gelelim. Tasarım-Beceri Atölyelerinin ana amacı elbette ki milli eğitimimizin ana amacı ile aynı: Türkiye’ye kaliteli insan kaynağı yetiştirmek. Programın bunu yaparken izlediği yol bütünsel bir yaklaşımı içermekte. Bu yaklaşım insan kaynağı kalitesini ve başarıyı çok boyutlu bir çerçevede ele alan bilimsel bir yaklaşımdır. Özü itibarı ile bu program öğrencilerde akademik ve sosyal başarıyı bir bütün olarak ele alan ve bu bütünle birebir ilişkili becerilerin geliştirilmesi için oluşturulmuş bir platform.
Tasarım-Beceri Atölyeleri aktivite çeşitliliği itibarı ile öğrencilerde azim, sabır, bilimsel merak, yaratıcılık gibi önemli karakter özelliklerini tetiklemenin yanı sıra, atölye yapısı itibarı ile uyum, empati, güven gibi sosyal becerileri de geliştirmeye odaklı bir programdır. Programı dünyada bu becerileri okul ortamında geliştirmeye odaklı, bazılarını kişisel olarak benim yürüttüğüm diğer programlardan ayıran ve özgün kılan özellik pratiğe verdiği ağırlıktır. Bu ağırlığın bilimsel dayanağı çocuklarda öğrenmenin görsel, dokunsal ve işitsel olarak çok daha etkin gerçekleşiyor olması gerçeğidir. Kısacası bu atölyelerde çocuklarımız, azim kaslarını kille, ahşapla uğraşarak, merak kaslarını teknoloji laboratuvarında çalışarak, uyum ve empati kaslarını takım olarak bir proje üzerinde kafa yorarak geliştirecekler.
AKADEMİK BAŞARI ODAK NOKTASINDAN ÇIKMIYOR
Bu noktada kamuoyunun bilmesi gereken en önemli konu bütün bu aktivitelerin matematik, fen, yabancı dil gibi önemli akademik konuların öğreniminden çalmayacağıdır. Tasarım-Beceri Atölyelerinin nihai amacı, insan kaynağı kalitemizi dünya standartlarına çıkarmak olduğuna göre akademik başarının odak noktamızdan çıkması mümkün değildir. Tasarım-Beceri Atölyeleri programı, matematikte başarılı olmak için gereken sabrı ve azmi, bilimde başarılı olmak için gereken merakı ve sorgulama yeteneğini, sanatta başarılı olmak için gereken sıra dışı düşünme yeteneğini çocuklarımızın doğasına en uygun şekilde geliştirmeyi amaçlayan bir programdır. Yukarıda sözünü ettiğim İstanbul saha çalışmalarımızdan elde etmiş olduğumuz matematik başarısı, Tasarım-Beceri Atölyelerinden beklediğimiz kazanımların son derece gerçekçi olduğuna işaret ediyor.
Son olarak, kamuoyunun bilmesi gerektiğine inandığım diğer bir konu ise programın sürekli bir bilimsel gözleme tabi tutulacağıdır. Süreç bilimsel kanıtlara dayalı ilerleyecek, akademik ekibim tarafından öncelikle ön pilot aşamasında, daha sonra da pilot aşamasında çocuklarımız ve öğretmenlerimiz üzerindeki etkiler en yeni davranış bilimleri metotları ile ölçülecek. Ölçümler sonrası analizler dikkatle yapılıp, programın etkinliği kamuoyu ile süreç boyunca paylaşılacak. Bu özgün programın eğitimde başarıya kısa ve uzun dönemde etkisi, dünya literatürüne de kazandırmayı planladığımız bir çıktıdır.
PROF. DR. ŞULE ALAN KİMDİR?
Prof. Dr. Şule Alan İngiltere Essex Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi Ekonomi bölümlerinde görev yapıyor. Lisans eğitimini 1992’de Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde tamamlayan Şule Alan, doktora derecesini Kanada McMaster Üniversitesi’nden aldı. Yaklaşık 20 yıllık bir akademik tecrübeye sahip olan Prof. Alan, Essex Üniversitesi’nden önce Toronto York Üniversitesi, Kopenhag Üniversitesi, Cambridge Üniversitesi ve Koç Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Davranış bilimlerinin eğitimde uygulanması, bilişsel olmayan becerilerin çocuklukta gelişimi ve kontrollü deneylerle test edilmesi konularında Türkiye sahasına odaklanmış ve saha çıktılarını dünyanın en prestijli bilim dergilerinde yayınlamıştır. Ayrıca bilim insanı Dünya Bankası’nın eğitimde katılımı ve başarıyı arttırma amaçlı projelerine akademik danışmanlık yapıyor.