Güncelleme Tarihi:
11 ve 12’nci sınıftaki mobilya ve iç mekan tasarımı, metal ve makine bölümü öğrencileri özellikle okulların tatil olduğu haziran, temmuz ve ağustosta çalışarak asgari ücret kadar para kazanıyorlar. Yıl içinde de okulda üretim yapmaya devam ediyorlar. Öğrendiklerini pratiğe döküyorlar. Kendilerine, öğretmenlerine ve okullarına para kazandırıyorlar. İşte bu üretimle 2017’de 5 milyon 455 bin TL kazanarak rekoru elinde tuttular. Tüm Türkiye’de geçen yıl 217 milyon liralık üretimin birinci sırasında yer aldılar. Okulun sekiz yıllık müdürü Necati Tunç da bundan çok memnun, “Öğrencilerimiz yaz ayları boyunca çalışarak hem kendilerine, hem de aile ve okulun ekonomisine katkıda bulunuyor. Her ay olmasa da okullar açıkken de asgari ücretin altında para kazanıyorlar. Pratikleri, el becerileri gelişiyor. Kazandıkları ile üstüne başına bir şeyler de alabiliyorlar. Mutluyuz, bu Türk eğitim sisteminin, mesleki teknik eğitimin bir başarısı” diyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı listeye göre Batman Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ni 4.8 milyon liralık üretimle Ankara Altındağ Siteler Mesleki Eğitim Merkezi ve 4.5 milyon liralık üretimle Samsun Atakum Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi izledi.
TOPLAM GELİR 217 MİLYON TL
En iyi gelir yapan okullar listesi dışında 81 ilin bu kapsamda ürettikleri gelirler de açıklandı. En fazla üretim yapan iller arasında Bursa, Kocaeli, Sakarya, Denizli ve Afyon’dan hiçbir okulun yer almaması ve İstanbul’un çok düşük üretim seviyesinde temsil edilmesi dikkat çekiyor. Özellikle bu illerde mesleki ve teknik eğitimle ilgili sektörlerin çok daha yoğun kümelendikleri göz önüne alındığında buralardaki okullardaki performansın gözden geçirilmesi gerekiyor.
Bütün bunları mesleki ve teknik eğitimden sorumlu Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Özer’e sordum. Özer, şunları söyledi:
“Mesleki eğitimde okulların döner sermaye üretimini artırmayı hedefliyoruz. Mevcut durum iyileştirmeye çok açık bir görüntü arz ediyor. Tüm ülkede elde edilen gelir 217 milyon TL. Bu önemli bir katkı, ancak yeterli görmüyoruz. Üretim çeşitliliği de sınırlı. Mevcut üretim alanları mesleki eğitim verilen alanların çok az kısmına karşılık geliyor. Hedefimiz, üretimin hem kapasitesini hem de çeşitliliğini artırmak. Bu konuda hem süreçleri gözden geçirdik ve iyileştirme alanlarını belirledik, hem de mevzuat düzenlemelerinde son aşamaya geldik. Bunu sağladığımızda mesleki eğitimde çok önemli bir dönüşüm sağlayacağız. Böylece ekonomiye mesleki ve teknik eğitim üzerinden yerli katkı verilecek. Ayrıca öğrenciler uygulamalı eğitim alacaklar ve mesleğin gerektirdiği becerileri kazanacak ve mezun olduklarında istihdamları daha kolay olacak. Tüm bunların sonucunda da öğrenciler eğitimleri sırasında üretimden pay aldıkları için bu yükseldikçe öğrencilerin mesleki eğitime ilgisi de artacaktır. Gelirin belirli oranı birim payı olarak söz konusu işletmeye kaldığı için üretim ve dolayısıyla eğitim altyapısını sürekli iyileştirme imkânı olacak. Bunu ülke çapında yaygınlaştırdığımızda mesleki eğitimde eğitim-üretim ilişkisi sürekli güçlenecek ve sonunda istihdam da kolaylaşacağı için eğitim-üretim-istihdam döngüsü sürekli birbirini besleyecektir.”
Bu durumda işlevsel olan meslek liselerini desteklemek, artık günümüz koşullarına uygun olmayanların da tekrar gözden geçirilmesi gerekmiyor mu?