Güncelleme Tarihi:
Törende cüppe giydirilen Başbakan Erdoğan'a, Üniversite Rektörü Peyami Battal tarafından fahri doktora dipolması takdim edildi.
Başbakan Erdoğan, yaptığı konuşmada, kendisine tevdi edilen fahri doktora unvanı için üniversite yönetimine şükranlarını sunduğunu belirtti. Erdoğan, resmi olarak üniversiteye kazandırılan yatırımlardan ilahiyat fakültesi, iktisadi idari bilimler fakültesi, merkezi laboratuvar ve bunun yanında 496 lojmanın öğretim üyeleri ve öğrencilerine hayırlı olmasını diledi.
Eserlerin yapımında, öğretim ve bilim camiasına kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik eden Erdoğan, "Van Yüzüncü Yıl Üniversitemizin, 2013-2014 akademik yılının hayırlı olmasını, öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz için başarılı geçmesini diliyorum" diye konuştu.
Van'ın da yüzyıllar boyunca ilmin yuvası olduğunu ve kendinden söz ettirdiğini aktaran Erdoğan, "Van, ışığın doğudan yükseldiği, ışık kaynağı olmuştur" dedi.
Üniversite, otorite ile sorunlu değildir
Uzun bir aradan sonra Van'ın tekrar bir ilim, ışık kaynağı olduğunu, son dönemde eğitim öğretimin yanında üniversitelere yaptıkları yatırımlardan Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin de istifade ettiğini ve ciddi gelişme kaydettiğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üniversitelerimize ilişkin birkaç hususa değinmek istiyorum. En büyük eksiğimizin de bu olduğunu zannediyorum, buna inanıyorum Tayyip Erdoğan olarak. 'Nedir bu' derseniz, biz, geçmişimiz itibarıyla özellikle eğitim, öğretimde bir şeyi ecdadımız çok iyi işlemiş, o da ilim ile hikmeti birarada götürmüş. Çünkü hikmetsiz ilmin hiçbir anlamı yoktur. Şimdi bizim en büyük eksiğimiz bu. Şu anda bilgiyi alıyoruz ama bu bilgide hikmet maalesef yok. Bunu yakalamamız lazım, hocalarımızın vermesi gereken bize hikmetle zenginleştirilmiş ilim. Hani diyor ya şair, 'ilim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir, sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır.' Alim olursunuz ama arif olamazsınız. Hem diyoruz alim olalım hem de arif olalım. Bu ikisi birarada olduğu zaman bu ülkenin geleceği farklı olacaktır."
Tarihi tecrübenin, üniversite ile otorite arasındaki ilişkinin çok farklı, hassas olmak zorunda olduğunu belirten Erdoğan, "Esasen üniversite, bilimle iştigal eden kurum olarak otorite ile sorunlu değildir, olmamıştır ama kapalı rejimlerde otorite üniversiteyi bir formatlama aracı olarak kullanmak istemiş, müdahale etmiş tabiatını bozmuştur" değerlendirmesinde bulundu.
Üniversitelerimiz formatlama ünitesi olarak tasarlandı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin üniversiteler konusunda özeleştirisini yapmak zorunda olduğunu belirterek, "Bizim üniversitelerimiz özellikle de 27 Mayıs müdahalesinin ardından ne yazık ki birer formatlama ünitesi olarak tasarlanmış ve bu şekilde bir gelişim göstermiştir" dedi.
"Üniversiteye sınır çizen, üniversiteye belli kalıplar dayatan, üniversiteleri kontrol altında tutmaya çalışan bir anlayış; bilime sınır çizen, bilime dayatmalarda bulunan bir anlayıştır" diyen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"İktidarlar eğitim ve öğretimle ilgili olarak, biz tabii hep eğitim, eğitim diyoruz da bazı yerlerde de öğretim diyoruz. Halbuki bunların ikisini birarada ifade etmek gerekir, diye düşünüyorum. Sadece öğretim olmaz, sadece eğitim olmaz. Eğitim dediğiniz zaman, öğretimsiz bir eğitim olmaz. Orada avami, yani böyle kendiliğinden yetişen hani geçmişte olanlar varya, ustalarımız vesaire... Hani halk arasında var ya, alaylı olur. Ama biz şimdi bunu ne yapacağız? Teori, pratik buluşmasında, eğitim öğretimde bu şekilde yetiştirmek suretiyle geleceğe hazırlayacağız."
Türkiye'nin üniversiteler konusunda özeleştirisini artık yapmak zorunda olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, "Bizim üniversitelerimiz özellikle de 27 Mayıs müdahalesinin ardından ne yazık ki birer formatlama ünitesi olarak tasarlanmış ve bu şekilde bir gelişim göstermiştir" diye konuştu.
Çoğu zaman okula bile gidemedik
Şu andaki gençlerin o dönemleri yaşamadığına dikkati çeken Erdoğan, gençlerde söz konusu dönemleri araştırmalarını, öğrenmelerini istedi. Kendisinin de 1980 öncesinin üniversite öğrencilerinden olduğunu hatırlatan Başbakan Erdoğan, o dönemde bir siyasi partinin İstanbul gençlik kolları başkanı olduğunu söyledi.
Terörün o zaman Türkiye'ye kavram olarak girmediğini, anarşi kavramının olduğunu anımsatan Erdoğan, "O anarşik ortam içerisinde teşkilatımı o ortamın içine sokmamak için bir mücadelenin içindeydim. Hamdolsun bunu büyük ölçüde başardım. Genç arkadaşlarımdan o dönemde şiddete bulaşan hemen hemen hiç olmadı. Çünkü biz hep kaleme ve kitaba yöneldik" dedi.
Bu durumun kendine zaman kaybettirdiğini, 4 yıllık okulu 6 yılda bitirdiğini belirten Erdoğan, yaşananlar nedeniyle çoğu zaman okula bile gidemediklerini anlattı.
Bu dönemleri yaşatanların bazılarının, bugün o dönemde yaptıklarını sanki büyük işler başarmış gibi ortaya koymaya çalıştıklarını belirten Başbakan Erdoğan, "11 Eylül 1980 günü neredeyse bütünüyle sokakta olan üniversite öğrencilerinden, 12 Eylül 1980 sabahında hiç eser kalmamıştır. Bizim üniversitelerimiz belli zamanlarda bilimden, eğitim öğretimden ziyade sadece ve sadece gösterilerle protestolarla hatta anarşiyle gündeme gelmek zorunda kalmıştır. Özgür düşüncenin merkezi olması beklenen üniversite, şekilciliğin, dayatmaların hatta baskının, hoşgörüsüzlüğün ve tek tip insan yetiştirmenin merkezlerine dönüşmüştür" değerlendirmesinde bulundu.
Öğrenci Andı’nın içeriği problemliydi
Yakın tarihe kadar üniversite demenin "farklı olana tahammülsüzlük" olarak algılandığına değinen Erdoğan, bunun öğrenciler değil, bizzat en tepedeki yöneticiler eliyle, üniversitelerin ötekileştirme aracı yapılmak istendiğini söyledi.
Yaptıkları idari bir değişiklikle ilkokullardaki "And" uygulamasını kaldırdıklarını hatırlatan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Andın içeriği problemliydi ama şekli içeriğinden çok daha problemliydi. Altı yaşındaki, 7 yaşındaki çocukların sıraya dizilip, 'hazırol' komutuyla bir askeri disiplin görüntüsünde, aynı ağızdan bir metni okumaları açıkçası soğuk savaş dönemi kapalı rejimleri hatırlatan bir manzaraydı. İlkokulları, ortaokulları bu şekilde formatlamaya müsait olarak gören zihniyet, üniversitelere de aynı nazarla bakıyordu. İnanın o zihniyet eğer imkan bulabilseydi, üniversitelerde de and okutur, üniversitelere de forma zorunluluğu getirir, farklı olanı üretim hatası olarak görüp, eleğin altına bırakırdı. Gençler çıkıyor, birileri ne diyor şimdi? And kalktı ya diyor ki 'Bunlar Türklüğe karşı.' Bunun Türklüğe karşı olmakla ne alakası var. Şimdi ben Türk'üm. 'Ben Türk'üm' demekten hiçbir zaman gocunmadım ki böyle bir derdim, böyle bir sıkıntım yok. Benim bir Kürt kardeşimin de 'Ben Kürt'üm' demesinden hiçbir sıkıntım yok, Laz'ım, Boşnak'ım, Roman'ım demesinden bir sıkıntım yok. Çünkü bizim indimizde insan olması önemlidir, insan."
Kısıtlanan hakları iade ettik
Eğitimde 4+4+4 uygulamasıyla gerek Andın kaldırılması, gerek başörtü serbestisiyle belli kesimlere imtiyaz sağlamadıklarını söyleyen Başbakan Erdoğan, tam tersine kısıtlanan hakları iade ettiklerini bildirdi.
Üniversiteler özgürlüğün öncüsü olmalı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bugün bazı üniversitelerin tıpkı yakın tarihte olduğu gibi demokrasiye yönelik şiddet içeren hareketlerin odağında olması da düşündürücüdür. Üniversiteler savaşın çatışmanın, terörün, şiddetin değil, barışın demokrasinin özgürlüğün öncüsü ve lideri olmalıdır" dedi.
Başbakan Erdoğan, Üniversitelerarası Kurul'un Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde bir araya gelmesinin güzel bir tevafuk olduğuna değinerek, Kurulun üniversitelerdeki bazı sorunları müzakere edeceğini söyledi.
"Çünkü üniversitelerimiz artık kaybettiği birçok değerleri yeniden kazanma süreci içerisinde olmalı biz şiddetle kesinlikle gençliğimizi iç içe görmemeliyiz" diyen Erdoğan, buna fırsat verilmemesi gerektiğini belirtti.
Erdoğan, "Gençliğimizi terörize etmek isteyenlere karşı da inanıyorum ki hocalarımız gerekli olan tavrı çok açık, net ortaya koymalıdır. Bunun yapılması lazım, bizi bu şekilde yetiştirmeleri lazım. Ben ne aldıysam şöyle dönüyorum geriye, imam hatipli yıllardaki hocalarımdan aldım. Ama üniversitede alamadım. 'Niye alamadınız' derseniz söylüyorum. Çünkü anarşinin gündem belirlediği bir dönemde üniversiteye gidip hocamı dinleme fırsatım olmadı ki. Hocalarımızın birçoğu da zaten derse gelemiyordu. Çünkü onlar da tehdit altındaydı, böyle bir dönemden geldik" dedi.
Güçlü bir Üniversitelerarası Kurulun olduğunu, 81 vilayette üniversitesi bulunan bir Türkiye'nin var olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, bazı sıkıntılar yaşandığını ancak bunların da aşılacağını dile getirdi.
Üniversitelerin çoğunun kabuklarını kırdıklarını, ciddi bir gelişme ve büyüme içinde olduklarını anlatan Erdoğan, "Biz, bu gelişmeyi desteklemeye, üniversitelerimizin imkanlarını artırmaya devam edeceğiz. Biz, normalleşme için gerekli zemini hazırlamaya ve sağlamlaştırmaya devam edeceğiz. Türkiye normalleştikçe, inanıyorum ki üniversitelerimiz de normalleşecek ve tabi mecrasını bulacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
21’inci yüzyılın Türkiye'si
Başbakan Erdoğan, nefesleri yettiğince güçlü Türkiye'nin, 21’inci yüzyılın Türkiye'sinin temellerini attıklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Bizi biz eden, bizi var eden o ruh kökünden yola çıkıyor, geçmişten aldığımız ilhamla geleceğimiz için bir ufuk çizmenin mücadelesini veriyoruz. Büyük düşünüyor, geleceğe eserler bırakmak için emek sarf ediyor, en büyük yatırımı da gençlerimize yapıyoruz. İşte 10 yıl öncesi gençliğine nasıl bakan bir yönetim vardı. Bugün ise madden, manen gençliğine nasıl bakan bir Türkiye var. Eğer bunu masaya yatırırsak görürüz, işte ta bursundan alınız, okullardaki imkanına varıncaya kadar. İşte üniversite gençliği 45 lira burs alıyordu, o da hepsi alamıyordu ama şimdi 280 lira burs alıyor. Kredi yurtlarda kalıyorsa 200 lira da beslenme yardımı alıyor, toplamda 480 lira. Bunu doktora öğrencilerine çıkardığımız zaman 780 liraya kadar çıkıyor. Kredi yurtlarda yurtlarımızı, her geçen daha modern hale getirmenin mücadelesi içerisindeyiz. 3 öğrencili odalar, tuvaletiyle banyosuyla bunları inşa ediyoruz. Eskileri de yenilemenin hep gayreti içerisindeyiz."
Erdoğan, geçen yıla kadar 100 bin öğrenciye burs verdiklerini, müracaat eden her öğrencinin de kredi aldığını söyledi.
İsteyen tüm öğrencilere bu krediyi verdiklerini bildiren Erdoğan, bu yıl bursu da biraz artırdıklarını aktardı.
Yeni kurulan 51 devlet üniversitesine 105 bin 933 kadro ihdas ettiklerini hatırlatan Erdoğan, "Şunu da söyleyeyim, akademisyen açığımız var, bir taraftan da bizim tabi rektörlerimizden, rektör yardımcılarımızdan isteğimiz, arzumuz, hele hele Üniversitelerarası Kurulun olduğu böyle çalışma ortamında akademisyen yetiştirmede biraz daha önü açık adımlar atmak ve süratle akademisyen açığımızı kapatalım" dedi.
Yükseköğretim öğrencilerine yönelik desteklerin bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edeceğini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yükseköğretim bütçesi 2002'de 2,4 milyar lirayken 2013'te 2002 yılına göre yüzde 510 artışla bu rakamı biz 15,2 milyara çıkardık. 11 yıl önce 53 devlet, 23 vakıf olmak üzere 76 üniversite varken, 11 yıl içinde biz, buna 99 yeni üniversite ilave ettik, 175 çıkmış oldu. Şu anda 81 vilayetimizin tamamında üniversite olmasının en önemli bize kazancı bir defa gençliğin göçünü engelledik. Yani gençlik büyük ölçüde artık kendi ilinde kalabiliyor. Yani Vanlı bir gencimiz, fevkalede çok yüksek puanlarla Ankara, İstanbul gibi illeri tercih etmezse, burada o aradığı branşları, fakülteleri bulabiliyorsa kalkıp Van'ı tercih edip burada kalıyor. Hakkari'deki Hakkari'de kalabiliyor. Bunlar çok önemli gelişmeler."
Erdoğan, üniversite harçlarını kaldırdıklarını da hatırlatarak, 2002'de 193 yurtta 188 bin öğrenciye hizmet verilirken, şu anda 365 yurtta ve blokta 303 bin öğrenciye hizmet sunulduğunu bildirdi.
Burs ve kredi de artış
Burs ve kredileri de yüzde 522 artırdıklarını, Türkiye'yi eğitimli gençlerle büyüteceklerini belirten Erdoğan, "3 gün sonra salı günü cumhuriyetimizin 90’ıncı yılını hep birlikte kutlayacağız. Özellikle son 11 yılda yaptığı atılımlarla cumhuriyetimizin kazanımlarını demokrasimizin kazanımlarını çok daha yükseğe taşımış muasır medeniyetlerin üzerine çıkarma hedefine de adım adım kararlılıkla yürüyeceğiz.
Rektör Prof. Dr. Peyami Battal da üniversitelerinin artık Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile anılacağını belirterek, "Ailemiz adına oldukça gurur vericidir, ailemize hoşgeldiniz Sayın Başbakanım" dedi.
Törende, daha sonra İlahiyat Fakültesi, İkdisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Merkezi Laboratuvar, 496 adet lojmanın açılışı yapıldı. Açılış kurdelesini Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ve Üniversite Rektörü Peyami Battal ile kesti.
Erdoğan, "Tüm eserlerin Van Yüzüncü Yıl Üniversitemize hayırlı olmasını, daha nice eserlerle üniversitemizin güç bulmasını diliyorum, emeği geçenleri kutluyorum" diyerek açılış kurdelesini kesti.