Güncelleme Tarihi:
Öncelikle şunu vurgulamak gerekir ki sınav başarısı her zaman okul başarısıyla aynı şeyi ifade etmeyebilir. Çocuklarımıza okullarda kazandırmaya çalıştığımız bilgi ve beceriler bu sınavlarda ölçülen bilgi ve beceriyle her zaman bire bir örtüşmeyebilir. Okullarda çocuklarımıza kazandırmaya çalıştığımız bilgi, beceri ve yeterlikler bu sınavlarla ölçülmeye çalışılanın özelliklerin ötesinde ve daha kapsamlı. Onların yaşamda başarılı olmaları için gerekli olan pek çok bilgiyi ve beceriyi kapsıyor. Ancak uygulamaya bakıldığında öğrencilerin okul başarılarının en önemli göstergesi olarak çoğu zaman bu sınavlardaki başarıları dikkate alınıyor. Sonuçta öğrenciler geleceklerine yön verebilmek için bu sınavlarda başarı sağlamak zorunluluğuyla karşılaşıyor. Peki gerek Liselere Giriş Sınavı (LGS), Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) gibi ulusal sınavlarda gerekse uluslararası düzeyde uygulanan sınavlarda öğrencilerin başarılı ya da başarısız olmalarında rol oynayan etkenler neler? Bununla ilgili yapılan çeşitli bilimsel çalışmalar var. Burada, bu araştırmalar ışığında kısaca bu etkenlere değineceğim. Bu etkenler ülkemizdeki LGS, YKS ile ilgili yapılan çalışma sonuçlarına ve TIMMS (Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması) gibi Türkiye’nin de 4 ve 8’inci sınıflar düzeyinde katıldığı yine PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) gibi 15 yaş grubu öğrencilerle katıldığımız uluslararası programların sonuçlarına dayalı.
OKULÖNCESİ EĞİTİMİN YAYGINLAŞTIRILMASI ÖNEMLİ
En baştan başlamak gerekirse, okul ya da sınav başarısı, iyi planlanmış, bilimi esas alan öğretim programları ve eğitim sistemleriyle mümkün. Görülüyor ki, TIMMS ve programlar çerçevesinde gerçekleştirilen uluslararası sınavlarda ilk sıralarda yer alan ülkeler aynı zamanda eğitime en çok yatırım yapan, bütçeden önemli pay ayıran, eğitim politikaları üreten, öğretim programlarını bilimsel esaslara göre yapılandıran, eğitimi ülke önceliği haline getiren ülkelerdir. Bu okul ve sınav başarısı için bir önkoşul. Bunun bir devamı olarak gerek ulusal gerekse uluslararası sınavlarla ilgili çalışmalar gösteriyor ki okulların yeterli fiziksel altyapıya sahip olmaları okul ve sınav başarısını etkileyen önemli bir gösterge. Çünkü öğrenciler öğretimi bu çevrede alıyor. Aynı şeklide, beklendiği üzere, öğrencilerin evdeki imkânları onların okul ve sınav başarılarını etkileyen diğer önemli bir gösterge. Araştırmalar gösterdi ki öğrencinin kendisine ait odasının olması, bilgisayar, çalışma masası gibi ekipmanlarının olması, evde bir kitaplığın olması, evdeki kitap sayısı gibi faktörler öğrencilerin okul ve sınav başarısını belirleyen önemli göstergeler arasında. Öğrencinin evdeki şartlarını geliştirmek başarıyı beraberinde getiriyor. Bu anlamda sınırlı imkânlara sahip olan öğrencilerin desteklenmesi önemli.
Okulöncesi eğitimin yaygınlaştırılması da okul ve sınav başarısını etkileyen önemli bir etken. Okulöncesi eğitimi alan çocukların almayanlara oranla gerek okulda gerekse hayatta daha başarılı olduğunu gösteren pek çok bilimsel çalışma bulunuyor. Okulöncesi eğitimin yaygınlaştırılması bu anlamda da önemli.
AİLELER OKULLARLA İLETİŞİM İÇİNDE OLMALI
Yine milli eğitim müdürlüklerinin okullarla işbirliği içinde olması, öğrencilerin başarısını destekleyen önemli bir gösterge. Bu kurumlar kendi içlerinde her zaman işbirliği içinde olmalı, okulların her tür ihtiyaçlarını karşılama anlamında destek olmalı. Bu durum özellikle LGS ve YKS gibi ulusal sınavlarda başarılı olan illerde gözlenen bir tespit.
Başarıyı getiren diğer bir etken ise velilerin okullarla işbirliği içinde olması ve eğitime destek sağlaması. Aileler çocuklarının eğitimleri, gelişimleri, ihtiyaçları konusunda okullarla iletişim içinde olmalı. Araştırmalardan çıkan diğer önemli bir sonuç ise özellikle annenin eğitim seviyesinin öğrenci başarısını arttıran önemli bir faktör olduğu. Annenin eğitim seviyesi yükseldikçe çocuğun başarısı da artıyor. Bu bulgu TIMMS gibi uluslararası çalışmaların sonuçlarıyla da desteklendi. Özelde anne genelde aile eğitime önem verdiği, çocuğun eğitimini desteklediği takdirde başarılı olma olasılığı artıyor.
Sınav başarısı üzerinde etkili olabilecek diğer bir etken ise öğrencinin sınava hazırlanırken deneme sınavları alması, örnek sorular çözerek hazırlanması. Sınavların tamamına yakınının halk arasında test olarak tabir edilen çoktan seçmeli sorulardan oluşması soru tekniklerine yönelik pratik yapmayı da beraberinde getiriyor. Öğrenci örnek sorular çözerek soru tekniğine alışıyor, sorulara aşinalık artıyor. Öğretmen ve yöneticilerin yeterliliklerinin saptanması ve geliştirilmesi de yine öğrencinin gerek okul gerekse sınav başarısını desteklemesi açısından önemli.
SORULAR DA ÖNEMLİ
Elbette işin bir de diğer yanı var; sınavların hazırlanması, soruların yazılması. Özellikle uluslararası ölçekli sınavlarda kullanılmasıyla beraber son yıllarda önemi artan bir diğer konu da soru tarzları. Halk arasında ‘yeni nesil sorular’ olarak ifade edilen soru formatları LGS, YKS gibi ulusal ölçekli sınavlarda da kullanılmaya başlandı. Ancak bu sorular incelendiğinde bazılarının gereğinden fazla uzun olduğu ya da öğrencinin anlamasını zorlaştıracak şekilde karmaşık olduğu görülebiliyor. Soru yazımında bunlara dikkat edilmeli. Ayrıca, soru formatındaki değişiklikle okulda konuların, kazanımların öğretilmesinde kullanılan yaklaşımların, öğretim yöntemlerinin paralellik içermesi önemli. Örneğin sınavlarda akıl yürütme ve eleştirel düşünme becerileri ölçülüyor ise, ki son yıllarda bunlar üzerinde daha yoğun duruluyor, derste de içerik bu beceriler çerçevesinde uygun yöntemlerle, materyallerle işlenmeli ve bu beceriler geliştirilmeli. Gerekiyorsa öğretim programları bu çerçevede gözden geçirilmeli ve birbirini destekler nitelikte olmalı. Ancak okullardaki öğretimin büyük ölçüde sınav odaklı hale gelmesi durumu bir handikap. Yani okullardaki öğretimin birincil amacı sınava hazırlamak değil, bu da unutulmamalı.
Elbette şu anda tüm dünya gibi ülkemiz de bir salgın tehdidiyle karşı karşıya ve bu durum eğitimi, öğrencileri olumsuz yönde etkiliyor. Uzaktan öğretim gören öğrencilerimiz doğal bir sonuç olarak yüz yüze öğretimdeki kadar etkili bir öğrenme gerçekleştiremiyor. Buna bazı öğrencilerin olanaksızlıklar nedeniyle bu öğretimden yaralanamadıkları ya da sınırlı oranda yararlandıkları gerçeği eklendiğinde ciddi bir sorun haline geliyor. Farklı imkânlara sahip bu öğrencileri eşit şartlarda sınava tabi tutmak bir eşitsizlik yaratıyor. Bu şartlar altında özellikle LGS’de en azından müfredatın daraltılması gibi birtakım düzenlemelerin yapılması yoluyla öğrencilere ve velilerine kolaylıklar sağlamak önemli. Sonuç olarak eğitimde başarılı olmak ciddi yatırımlar ve eğitim politikaları gerektiren topyekün verilmesi gereken bir mücadeledir ve toplumların geleceği buna bağlı.
PROF. DR. MEHTAP ÇAKAN KİMDİR?
Lisans eğitimini 1991 yılında Hacettepe üniversitesi Eğitim Fakültesinde Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme alanında tamamladı. 1993-2000 yılları arasında yine bu alanda yüksek lisans ve doktora çalışmasını yapmak üzere ABD’de Louisiana State Üniversitesine burslu olarak gitti ve doktora derecesini alarak Türkiye’ye döndü. Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde sırasıyla araştırma görevlisi, yardımcı doçent ve doçent; daha sonrasında ise Gazi Üniversitesinde doçent ve profesör olarak görev yaptı. Halen Gazi Üniversitesinde öğretim üyeliği görevine devam ediyor.