Güncelleme Tarihi:
Bab-ı Ali Toplantıları'na "onur konuşmacı" olarak katılan Avcı, herkesin öğrenciliğinden, hatta doğumundan başlayarak eğitim sürecinin içinde yer aldığını söyledi. Eski Maarif Nazırı Emrullah Efendi'nin "Şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim" sözünün yanlış anlaşıldığını ifade eden Avcı, bu sözü Hasan Ali Yücel'e atfedenlerin de bulunduğunu anlattı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, bu söze ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
"Bize çok hizmetleri geçmiş bir maarif nazırımız. Allah gani gani rahmet eylesin. Bu sözü de söylemiş hakikaten. Ama orada söylediği şu; o dönemde maarif sistemimizin temel gövdesini, ana yapısını medreseler teşkil ediyor. Mektep, o günlerde yeni yeni kullanılmaya başlanmış bir tabir. Daha çok İstanbul'da, sefarethanelerin sağında solunda açılmış olan, sefarethanelerin kanadı altında faaliyet gösteren bu müesseseler, Emrullah Efendi'nin de çok başını ağrıtmış. Adamcağızın şikayeti, o çok sınırlı sayıdaki, o özel kurum, çok ayrı bir gruba, bir okul türüne ait bir vasıf. Onlar için söylüyor 'Şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim' sözünü. Bunu bugünlerde maarif vekili olarak diyelim, nazırı demek fazla kaçar, bu sözü şöyle çevirirsek, derdimi daha iyi anlatırım: 'Şu maarif nezareti olmasa, biz bu maarifi çok güzel idare ederdik.' Bununla şunu söylemek istiyorum. Mesai arkadaşlarımı şikayet babında değil. Ama yapılanmamız, maarifimizi idare için kurduğumuz sistemin ne kadar anakronik hale gelmekte olduğunun bir ifadesi olarak büyük bir teşkilatımız var. Geçmişin ihtiyaçlarına göre teşkilatlanmış bir bakanlığımız var ama zaman içerisinde ihtiyaçlar da değişiyor. Sorular da değişiyor, cevaplar da değişiyor."
Milli Eğitim Bakanı Avcı, eğitimde yapılanmayı, günün yeni sorularına ve muhtemel cevaplarına göre yeniden örgütlemeleri gerektiğini ifade ederek, 10-12 yıldır bunu yapmaya çalıştıklarını anlattı.
"Bunu yapmaya çalıştığımız için de sık sık eğitimi yazboz tahtasına çevirmekle suçlanıyoruz" diyen Avcı, eğitim dahil pek çok alanda her gün ortaya çıkan yeni sorulara eski yapılar, alışkanlıklar, teamüller ve müesseselerle cevap vermenin yeterli olmayabildiğini söyledi.
"Bakanlık olarak bunu daha çok yaşıyoruz"
Bakan Avcı, onun için bazı şeyleri, özellikle eğitimi yeniden tasarlamak ve yapılandırmak gerektiğini vurgulayarak, eğitimde kullanılan bütün teknolojilerin değiştiğini ve değişeceğini anlattı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğitimin herkesçe bilinen bir özelliği de aynı zamanda çok tutucu sistemler olması, öyle olmak zorundadır da ayrıca. Bir tarafıyla da muhafazakar olmak zorunda. Belli değerlerin sürüp gitmesine hizmet etmek için oluşturulmuş alan olduğu için eğitimin böyle kendi içinde değişik bir yapısı olduğu da hepinizin malumu. Bir şeyleri muhafaza edeceksiniz ama o muhafaza etmek istediğiniz şeyleri değişen dünya koşullarına uygun olarak, genç kuşaklara aktaracaksınız. Hepiniz eğitimci olarak bunu hem bireysel hem daha geniş ölçekli uygulamalarda yaşıyorsunuz. Biz de Milli Eğitim Bakanlığı olarak bunu daha çok yaşıyoruz. Son zamanlarda eğitimde yapılan yeniliklerin, değişikliklerin, dönüşümlerin dokunduğu bazı kişiler, kurumlar, anlayışlar kendi çıkarları zedelendiği için veya yapılan işleri kendi anlayışlarına uygun bulmadıkları için veya kendi geleneksel eğitim anlayışları ile pek bağdaştıramadıkları için özellikle bakanlık uygulamalarına yönelik zaman zaman biz de 'sistematik bir kampanya ile karşı karşıya mıyız acaba' duygusunu uyandıracak kadar yoğun çalışmalar olduğunu ve bunların büyük bir kısmının da dezenformasyon içerdiğini söylemek zorundayım."
"Zaman zaman bu tedirginliği yaşadığımı itiraf etmeliyim"
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "eğitim felsefesi" ve "eğitim politikası" gibi büyük sözlerin günümüzde çok anlamlı olmadığını, 18. ve 19. yüzyılda anlaşılabilir ifadeler olan bu tür büyük çerçevelerin, günümüzün oynak ve değişken hayatını karşılamakta yetersiz kaldığını anlatarak, "O yüzden daha pragmatik olmak zorunda bulunduğumuzu, bunun sadece eğitimde değil, tüm toplumsal süreçlerde ideolojilerin yaşadıkları toplumsal buhranlardan da görülebildiğini düşünüyorum" diye konuştu.
Bununla herhangi bir ideoloji adına eğitimde çok kuşatıcı, A'dan Z'ye her şeyi düzenleyici programlar yapılamayacağını belirten Avcı, eğitim sürecinin değişik alanlara yayıldığını, dolayısıyla bunların hepsini, totaliter bir kavramsal çerçeveye göre tasarlamanın ve gençleri de onlara göre formatlamanın doğru da mümkün de olmadığını söyledi.
Avcı, özellikle üniversite hocalarının öğrencinin ilgisini derse çekebilmek için fıkra anlattığını veya espri yaptığını ifade ederek, tecrübeli hocaların bunu yaparken de çok dikkatli olması gerektiğini bildiğini anlattı. Avcı, "Çünkü sınıfta geçen seneden kalma öğrenciler olabilir. Bu öğrencilerin gözünde çok zor duruma düşersiniz, böyle hazır tedbirlerle hareket ettiğiniz zaman. Siyasette de zaman zaman bu tedirginliği yaşadığımı itiraf etmeliyim" dedi.