Güncelleme Tarihi:
Bakan Tekin katıldığı bir televizyon programında, son yaşanan öğretmene şiddet olayları, müfredat değişikliği, integral tartışması vemülakat konularında soruları yanıtladı.
JÜRİ NOTU GİRİNCE SİSTEM KAPANACAK
Bakan Tekin şunları söyledi: “Öğretmen mülakatlarında jüriyi de adayı da kodlarla tanımlayacağız. Kimse kimseyi bilmeyecek. Bunun adaleti sağlamak için çok önemi var. Öncesinde iletişim sağlanması mümkün olmayacak. Mülakatın ardından jüri notlarını girecek ve sistem kapanacak. Aday notunu bilemeyecek, salondan çıktıktan sonra ise kimse nota müdahale edemeyecek. Eğer nota itirazı olursa adayın, o zaman sisteme tekrar girilir ve bakılır. Diğer bir önlem ise aday onlarca soru içinden bir tuşla gelen rastgele bir soruyu cevaplayacak. Ardından ‘Bana sorulan şu sorulara cevap verdim’ şeklinde bir tutanağa imza atacak. Ayrıca mülakattaki görüşme kameralarla kayıt altına alınacak.”
FARKINDALIK OLUŞTURMAK İSTİYORUZ
Şiddet olaylarının, eğitim sisteminin ya da sadece öğrenci, öğretmen ve veli tutumundan kaynaklanan bir durum olduğunu düşünmüyorum. Toplumun tüm kesimlerinin kendini revize etmesi gerektiğine inanıyorum. Şiddet içeren durumlarda tüm öğretmen arkadaşlarımızla iletişim halinde olduk. Bu durumun ardından okullarımızdaki güvenlikle ilgili problemler daha sıkı denetlenecek. Güvenlik tedbiri arttırılacak. 1 milyon 200 bin öğretmenin olduğu bu ailede kendi içimizde önleyici bir mekanizma kurma çabasındayız. Şiddet uygulama ihtimali olan öğrencilerle ilgili biraz daha dikkatli olunarak önceden önlem alınabilir. Farklılıkları bir tarafa bırakalım, meslektaşlarımızın hakları konusunda kenetlenelim, farkındalık oluşturalım istiyoruz.
MÜFREDATTA MERKEZE HUZURLU TOPLUMU KOYDUK
Okul içinde bu farkındalığı desteklemek için sendikalardan yardım istedik, kendi içimizde programlar hazırlıyoruz. Öğretmenlik Meslek Kanunu taslağı çerçevesinde aldığımız yeni kararlarla caydırıcılık bekliyoruz. Tasarı önümüzdeki hafta TBMM’ye gönderilecek. Yeni müfredatla, birbirlerinin hak ve hukukuna saygı duyan, huzurlu toplumun inşa edilmesine katkı sağlamak istiyoruz. Bu olduğunda şiddet zaten azalacak.
EVRENSEL TANIMLAR VAR
Müfredatla ilgili eleştirileri saygıyla karşılıyorum. Fakat evrensel bir perspektifle insan hakları odaklı bir müfredatımız olsun istiyorum. Laiklik, demokrasi, hukuk devleti gibi tanımlanmış metinler varken bazıları kendi tanımlarıyla müfredatı eleştiriyor. Oysa yazılmış metinler ve evrensel tanımlamalar elimizde var. Müfredatla ilgili otoriter bir bakış açısıyla; ‘Bu kavramları ben tanımlarım, bu kapsamda bir çerçeve oturtmak zorundasınız. Bunun dışında sizin tanımladığınız laikliği kabul etmiyorum’ diyorlar. Ben yıllarca insan hakları dersleri anlattım, evrensel laiklikten bahsediyorum.
BECERİ ODAKLI MÜFREDAT
Daha önce de müfredat çalışmalarında hep, ‘Biz PISA, TIMSS gibi derecelendirmelerde neden sorun yaşıyoruz’ sorusunun cevabını aradım. Onlar bilgiyi beceriye dönüştürüp dönüştüremediğini ölçerken, biz bilgi yüklüyoruz. Dolayısıyla müfredatı azaltmak gerek. Geldiğimiz noktada bilgiye ulaşmak çok kolay ancak bilginin doğru kullanılması önemli. O yüzden müfredatı sadeleştirdik, beceri odaklı yaptık. Akademisyenlerle komisyonlar oluşturarak çalıştık. Hangi konuyu çıkarırsak çıkaralım tartışma konusu olacaktı. Teknik anlamda müdahale etmeyi kendime doğru bulmadım. Bizim şu anda müfredatımızın içinde sömürgecilik dahil uluslararası arenada, kendi coğrafyamızda olan yerlerde ne tür bir tarih yaşanmış asgari düzeyde de olsa bilgi sahibi olacak öğrenciler. Müfredatın ideolojik olarak karikatürize edilmesine karşıyım.
TÜRKİYE’YE AİT BİR YÜZYIL
Türkiye Yüzyılı kavramı AK Parti’nin seçim öncesinde gündeme getirdiği bir şeydi. Ancak Cumhurbaşkanımız, benden önümüzdeki yüzyılı Türkiye’ye ait bir yüzyıl olarak tasarlamamızı istedi. Biz de bunu hükümet programları dahilinde inşa etmek için çabalıyoruz. Kullanabileceğimiz her türlü ifadenin başka siyasi çağrışımları olabilirdi ancak ‘Türkiye Yüzyılı’ ifadesinin ortak bir ifade olduğunu düşünüyorum.